Gündem

Barış Meclisi: Barış için cesaret gerek!

Türkiye Barış Meclisi, Makine Mühendisleri Odası'nın (MMO) İstanbul şubesinde basın toplantısı düzenledi.

06 Kasım 2009 02:00

Türkiye Barış Meclisi, Makine Mühendisleri Odası'nın (MMO) İstanbul şubesinde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Prof. Dr. Gencay Gürsoy, Prof.Dr. Erol Katırcıoğlu, Ekinci, Gazeteci-Yazar Necmiye Alpay, Çevirmen  Ayşe Berktay ,  Şair Sennur Sezer, yönetmen Özcan Alper ve Orhan Eskiköy konuşmacı olarak katıldı.

TBM Sözcüsü Hakan Tahmaz, Türkiye Barış Meclisi Sekreteryası adına yaptığı açıklamada, hükümetin ''Demokratik açılım'' sürecinin toplumun geniş kesimlerinde büyük umut uyandırdığını vurguladı.

Kürt Sorunu’nun çözümü doğrultusunda atılan ilk somut adımın 34 Kürt yurttaşının Kandil Dağı ve Maxmur Mülteci Kampı’ndan Türkiye'ye gelişleri olduğunun altını çizen Tahmaz, ''Barış ve Demokratik Çözüm yolunu büyütmek amacıyla geldiklerini açıklayan 34 yurttaşın coşkuyla karşılanması, barış özleminin dışa vurumu olarak etki yapmak yerine, toplumsal atmosferi hızla gerdi. Sokaklarımız, gerilimin tırmandırıldığı, komşularımızın ötekileştirilmek istendiği, dostlarımızın yabancılaştırıldığı ve 25 yıllık çatışma ve şiddet dönemi boyunca oluşmuş toplumsal yaralarımızın kaşındığı alanlara dönüştürülmek istendi. Bu süreçte yeni kırılmalar yaşandı, umutsuzluk yeniden baş gösterdi'' diye konuştu.

'Siyaset dili sokağı kışkırtıyor'

Tahmaz, egemen siyasetçinin ve şoven siyaset dilinin sokağı kışkırttığını söylerken, Kürt Sorunu’nun çözümsüzlüğünün sonucu dökülen gözyaşları, yaşanan acılar ve alınan derin yaraların yok sayıldığının da altını çizdi. Ayrıştırıcı ve ötekileştirici politikaların insan duyguları ve duruşları çatıştırma tehlikesi barındırdığını belirten Tapmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu durum, Türkiye Barış Meclisi üyeleri olarak bizleri kaygılandırıyor. Kaygımızın kaynağını 25 yıl boyunca yaşadıklarımız, çatışma ve savaşı daha fazla yaşayacak olmamız oluşturuyor. Bu ülkeye barışın, ancak toplumun hassasiyetlerinin gözetilmesiyle ve özveride bulunma becerisi ilk biz gösterdiğimizde geleceğini  unutmamalıyız. Herkesin onuruyla, kimliğiyle özgürce yaşaması en temel insan hakkıdır.''

'Kürt sorunu kamusal bir mesele'

Kürt sorununda toplum kesimlerinin taraflardan daha çok sahiplenme göstermesi gerektiğini dile getiren Prof. Erol Katırcıoğlu, "Kürt sorunu kamusal olup, sadece AKP ve Kürt siyasetine bırakılacak bir mesele değildir. Herkes cesaretli davranarak bu soruna sahip çıkmalı" dedi.

'Anayasa değişmeli'

Büyük sorunların büyük politikacılara ihtiyaç duyduğunu söyleyen yazar Necmiye Alpay, Türkiye'de bu tarz siyasetçilerin olmadığını söyledi. Anayasa'nın değişmesi gerektiğinin altını çizen Alpay, Türkiye'nin toplumsal sözleşmesinin yenilenmesi gerektiğini, ancak iktidar ve muhalefetin bunun farkında olmadığını dile getirdi.

'Yoksulluğun nedeni yaşadığımız bu savaş'

Devletin insanları sürekli bir futbol taraftarları gibi algıladığını söyleyen İki Dil Bir Bavul filminin yönetmeni Orhan Eskisoy, "Bu korkularla bizi yaşattılar. Bu toprakları paylaştığımız Kürtler, Ermeniler, Rumlar ve diğerleri ile eşit olduğumuzu fark etmek zorundayız. Kültür, eğitim ve sağlık alanındaki yoksulluğun nedeni yaşadığımız bu savaştır.Türklerden empatiyi kurmalarını istiyorum. Barış olursa yoksullukta bir nebze ortadan kalkacaktır" diye konuştu.

'Kürtler fedakârdı'

Sonbahar filminin yönetmeni Özcan Alper "Aslında bu topraklarda nedense travmalarla yüzleşmek yerine o odaların kilitlendiğini düşünüyorum.Kürt meselesi ile Türkiye Cumhuriyeti temelindeki yanlışlarında konuşulabileceğine inanıyorum. Kürtler fedakârdı biliyoruz ama bu kez bizler her alanda daha farklı şeyler söylemeliyiz'' diye konuştu.

Sevince taşkınlık diyenler hiç mi Diyarbakır Newroz'a gitmediler!

Barış gruplarının gelişini değerlendiren çevirmen Ayşe Berktay, hükümetin süreci çaktırmadan halledilebilecek bir mesele olarak çözmeye çalıştığını kaydederek, toplumsal mücadele hakkının verilmesi gerektiğini söyledi.

Gruplarının gelişini duyunca barış geliyor diye ağladığını söyleyen Berktay, gelişlerdeki kararlılığın büyük bir fedakarlık olduğunu ifade ederek şöyle devam etti: ''Kürtlerin sevincinin anlaşılması gerekiyor. Barış konusunda sevinmek mi sorun sevinmemek mi? Bence patolojik vaka sevinmemektir. İşte tolerans gösterilmesi gereken barışa sevinmeyenlerdir. Çözüm konusunda adımlar atılırken bu bir sevinme değil bir tavır aynı zamanda. Taşkınlık dedikleri şey nedir anlamıyorum. Bayraklar posterler miydi? Bunu söyleyen insanlar hiç mi Diyarbakır Newroz'a gitmediler. İşte burada cesaret gerekiyor. Buradan geri adım atmamak gerekiyor."