Son yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile üniversitelerden ihraç edilen akademisyenler arasında barış bildirisi imzacısı ve Eğitim-Sen üyesi isimlerin de yer alması tartışma yarattı.
Perşembe gecesi yayımlanan 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen 40 binden fazla kamu görevlisi arasında toplam 2 bin 346 öğretim üyesi de bulunuyor.
Kararnamede ihraca gerekçe olarak, "terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmak" gösteriliyor.
İhraç edilenler arasında Barış İçin Akademisyenler inisiyatifinin 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' bildirisine imza atan veya Eğitim-Sen üyesi olan öğretim üyeleri de bulunuyor.
İsimlere bakıldığında imzacı yaklaşık 40 akademisyenin son KHK kapsamında ihraç edildiği görülüyor.
BBC Türkçe'ye konuşan imzacı akademisyenler, çalıştıkları üniversitelerin rektörlerinin, YÖK'ün istediği ve 5 Ağustos'ta teslim etmeleri gereken, üniversitelerdeki Gülen Cemaati mensuplarıyla ilgili listelere, isimlerinin eklendiğini ve bu şekilde tasfiye edildiklerini düşündüklerini söylüyor.
Bu KHK ile en çok imzacı akademisyenin ihraç edildiği okul Kocaeli Üniversitesi oldu.
Bu akademisyenlerden biri olan Doç. Dr. Gül Köksal, imzacı akademisyenlerin tümünün listede olmasına dikkat çekiyor:
"Özellikle barış imzası döneminde yaşadıklarımızdan dolayı, isimlerimizin YÖK'e kamu görevinden menle iletileceğini tahmin ediyorduk. Ama açıkçası KHK'ya gireceğimizi düşünmemiştik. Çok büyük bir ihtimalle 5 Ağustos'a kadar üniversitelerden beklenen FETÖ soruşturması dosyaları içerisine tüm imzacıların da yer alması için yönlendirme oldu. 19 kişilik imzacı grup olarak hepimiz listede varız."
Köksal bu karara karşı bir yandan hukuki olarak mücadele ederken bir yandan da dersleri okul dışında sürdürmeyi de içeren birçok eylem ve etkinliği tartıştıklarını söylüyor.
Niğde Üniversitesi'nden Fatma Gül Eryıldız da bu kararla kendi okullarındaki tüm muhalif, sol görüşlü akademisyenlerin tasfiye edildiği görüşünde.
Eryıldız İTÜ'den ihtiyaç talebiyle Niğde Üniversitesi'ne gönderilmesinden dört hafta sonra ihraç edildiğini belirtiyor.
İhraç sonucu tüm ÖYP'li (Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı) akademisyenlerin tazminat ödeyeceğini de ekliyor Eryıldız:
"Ben İTÜ'den sürgün yedim. İhtiyaç talebiyle beni buraya çağırdılar. Ben burada işe başlayalı dört hafta oldu ama ihraç edildim. İhtiyaç talebiyle çağrılmam işten atılmam için bir bahaneydi. Ayrıca burada mobbinge de uğradım.
"Niğde Üniversitesi bütün imzacılar ve muhalifleri FETÖ'cülerle birlikte YÖK'e bildirdi ve YÖK tarafından ihraç edildik. Bizi susturmak istediler. Burada imzacı dört kişi, HDP destekçisi de bir arkadaş var. Toplamda beş solcu işten atılmış durumda.
"ÖYP'li olduğum için işten atılınca bana verilen maaşların bir buçuk katını geri ödemem gerekiyor. İşten atıldığım için 210 bin lira bir borcum var. Muhtemelen icraya verecekler."
Eryıldız bu durumu "Muhalifleri akademiden temizleme politikası" olarak değerlendiriyor.
Tunceli Üniversitesi'nden Candan Badem de yaşananların akla 12 Eylül 1980 darbesi dönemini getirdiğini düşünüyor.
Badem, "FETÖ'cülerin yanına muhaliflerin de katılarak muhaliflerin hedef alındığını" söylüyor:
"FETÖ'cü olmadığımı herkes biliyor. Bunu büyük olasılıkla rektör yaptırmıştır diye düşünüyorum. Rektörle davalarım var. Cumhurbaşkanı'na karşı da dava açmıştım onun bedeli de olabilir. Barış akademisyeni olarak tazminat davası açmıştım.
"Benim aleyhime hiçbir delil yok. Bu yaşanan bence tam bir İslam faşizmi. Hitler Almanya'sı akla geliyor. 12 Eylül sonrası 1402'lik olanlar akla geliyor."
"Burada ben tamamen sosyalist, ateist, muhalif kimliğimden dolayı hedef haline geldiğimi düşünüyorum."
İhraç kararıyla ilgili YÖK'ten (Yüksek Öğrenim Kurumu) bir açıklama yapılmadı.