T24 - Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu, dün yayımlanan "istihbarat MİT ajanından geldi" şeklindeki haberinin ardından bugün MİT'in jandarmaya ve 2. Ordu Komutanlığı'na gönderdiği istihbaratı yayımladı. Başbakan Erdoğan'ın "istihbarat 9-10 gün önce geldi" sözlerini doğrulayan Baransu, bilginin 21 Aralık'ta geldiğini söyleyerek, "MİT’e söz konusu yanlış istihbaratı veren elemanın PKK içindeki bir “ajan” olduğunu artık biliyoruz. Bu kişi MİT’e çalıştığını söyleyip, aslında PKK’ya mı çalışıyor?" diye sordu.
Savaş uçakları Uludere'de sivilleri vurdu / FOTOGALERİ
Baransu: İstihbarat MİT ajanından geldi
Erdoğan'dan ilk açıklama: Üzücü
Baransu: Kasımpaşalı Erdoğan, senden korkmuyorum
Mehmet Baransu'nun Taraf'ta "Bahoz kaçakçı kılığında gelecek" başlığıyla yayımlanan (31 Aralık 2011) yazısı şöyle:
Bahoz kaçakçı kılığında gelecek
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Cuma Namazı çıkışı sonrası “devletin bombaladığı” 35 siville ilgili açıklama yapmak üzere kameralar karşısına geçti. Önce Taraf ’ı ardından da beni hedef aldı. “İstihbaratın MİT tarafından askere iletildiğini, son anda bir şüphe üzerine MİT’le tekrar temasa geçildiğini” dünkü yazımda yazmıştım. Başbakan, istihbaratın MİT tarafından yaklaşık 9-10 gün önce verildiğini kabul etti. Son anda temas konusunu ise yalanladı. Ardından da kendisi açısından talihsiz olarak değerlendirdiğim şu açıklamayı yaptı;
“Burada bilir bilmez, yazan-çizen bazı maalesef köşe yazarı sıfatıyla cambazlar da var. Bunlar da istihbarat örgütlerimizi istihbarat örgütlerinden çok daha iyi biliyorlar. Herhalde bunların da istihbarat örgütleri içinde böcekleri var. O böceklerden aldıkları bilgilerle güya Milli İstihbarat Teşkilatımız yanlış bilgiler vermiş ve bu yanlış bilgilerle bu tür bir hareket yapılmıştır. MİT’in son anda vermiş olduğu bir bilgi herhangi bir terörist başı ile ilgili bilgi, son anı kastediyorum, yoktur. Bunlar 9-10 gün öncesine ait bilgilerdir.”
Mesleğe başladığım günden itibaren, gerçekleri belgeleriyle haberleştirmemin ardından hakkımda yürütülen kara propagandalara, psikolojik operasyonlara alıştım. Doğrusu benzer bir durumu bu ülkenin başbakanının yapacağı hiç aklıma gelmemişti. Hayat bunu da bana öğretti.
“Börtü böcekle” hiç işim olmadı. İp üzerinde gösteri yapan “cambazlara” ise hep hayranlık duydum. Hayatta yapamayacağım bu işi nasıl yaptıklarını da merak ettim. “Cambazlıkla” ilgili bildiğim tek şey, “bir ipte iki cambazın oynayamayacağı.” Bu küçük anekdottan sonra sadede geliyorum. “Böceklerimden” aldığım Uludere katliamıyla ilgili yeni bilgileri sizinle paylaşıyorum.
İlk rapor 14 Ekim'de gitti
MİT, 14 Ekim'de, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’na bir rapor gönderdi. MİT tarafından gönderilen “Kongra-Gel (PKK) Eylem Emaresi” konulu yazıda, “Türkiye metropollerine eylem yapacak HPG mensuplarına Irak’ın Kuzeyi‘nden silah/mühimmat ve malzeme aktarımının kaçakçılar vasıtasıyla yapıldığı/yapılacağı” bilgisi iletildi.
Bu raporun ardından da ikinci bir istihbarat notu MİT’e ulaştı. PKK içindeki MİT elemanının gönderdiği istihbarat bilgisi şu şekildeydi; “Fehman Hüseyin’in içinde olduğu 50 kişilik bir terörist grubun sınırda olduğu ve son dönemdeki kayıpların intikamının alınacağı bir baskın yapılacağı.”
MİT jandarmaya bildirdi
Gelen bu bilgi notunun ardından MİT konuyla ilgili çalışma yaptı. Ardından da Uludere katliamından yedi gün önce MİT tarafından askerlere ve Jandarma Genel Komutanlığı’na bir rapor gönderildi. İstihbaratın jandarmaya iletilme tarihi 21 Aralık 2011. İletilme zamanı ise 22 Aralık’a yaklaşan gecenin geç saatleri. İstihbarat “çoğunlukla güvenilir nitelikte ve haber elemanı” kaynaklı. Raporda şu ifadeler yer alıyor; “PKK üyesi Topal Bedran kod adlı Sait Tanıt, Şırnak Uludere Ortasu’daki üs bölgeleri, askeri birlikler ve hareket tarzları, bölgedeki asker sayısı ve Ortasu’daki örgüte yakın korucular hakkında araştırma yapıyor. PKK Zagros sorumlusu Dr. Bahoz Erdal kodlu Fehman Hüseyin, Şırnak Uludere Ortasu bölgesinde yer alan Düğün Dağı karşısında Türkiye sınırına 10 km yakınlıkta telsizle konuşuyor. Keşif çalışması ve Dr. Erdal’ın sınır bölgesine yakın mıntıkada bulunması, adı geçen alanda bir eylem arayışı içinde olabileceği yönüyle önemlidir.”
MİT bu raporu hazırlamadan önce koordinat ve kestirme çalışmaları da yapıyor. Ardından da elde ettiği bilgileri Jandarma Genel Komutanlığı’na rapor olarak veriyor. MİT’ten gelen bu istihbaratın ardından, konu 2. Ordu Komutanlığı’na aktarılıyor. Heronların, ilgili koordinatlarda inceleme yapması isteniyor. 35 sivilin hayatını kaybettiği günün akşam saatlerinde de heronlar görüntü almaya başlıyor. Saat 19:00 sularında da görüntüler merkeze aktarılıyor. Görüntüleri izleyen birim, gelen görüntülerden bu kişilerin kaçakçı olabileceği şüphesi üzerinde duruyor. Başbakanın yalanlamasına rağmen, konu MİT’e tekrar soruluyor. MİT, daha önce gönderdiği istihbarat raporlarının doğru olduğu teyidini veriyor.
‘Kaçakçı’ görünümünde PKK’lı
MİT’in 14 Ekim'de gönderdiği ilk rapor, “PKK’lıların kaçakçı kılığında sınırdan giriş yaptığı ve silah soktuğu” bilgisi ile 21 Aralık gecesi geçilen “Fehman Hüseyin’in içinde olduğu PKK grubunun sınır bölgesinde baskın yapmak için hazırlık yaptığı“ istihbarat bilgileri ve heron görüntüleri birleşince, 2. Ordu Komutanlığı yeni bir rapor hazırlıyor. 2 Ordu’da heron görüntülerini değerlendiren birim “içerisinde Fehman’ın olduğu kaçakçı görünümünde PKK’lılar” olduğunu raporluyor. Ardından da operasyonun başlatılması emri veriliyor. Önce topçu atışı, ardından da F-16’ların saldırıları başlıyor.
Yanıt bekleyen sorular
Başbakan’ın yaptığı açıklama ve yukarıda paylaştığım istihbarat raporlarının ardından dikkatimi çeken ve cevabımı bulamadığım bir soru var. Yedi gün önce MİT yanlış bir istihbarat raporunu askerlere sunuyor ve bu bilgiyi doğrulatmak için zaman olmasına rağmen, konu neden doğrulatılamıyor? 35 sivil vatandaş göz göre göre nasıl öldürülüyor? Doğrusu bu ve bunun gibi merak ettiğim onlarca soru var.
MİT’e söz konusu yanlış istihbaratı veren elemanın PKK içindeki bir “ajan” olduğunu artık biliyoruz. Bu kişi MİT’e çalıştığını söyleyip, aslında PKK’ya mı çalışıyor? Örgüt kendine sadık bazı kişilerin MİT elemanı olmasını mı sağlıyor? İlk etapta doğru, ardından yanıltıcı ve yönlendirici istihbarat mı iletiliyor?
Bir süredir Genelkurmay, PKK’ya karşı başarılı operasyonlara imza attı. Örgüt iki buçuk ay gibi kısa sürede hareket etmekte zorlandı. Örgütten kaçışlar hızlandığı gibi teslim olanların sayısı da her geçen gün artıyor. Örgütün bazı birimlerinin kış mevzisine çekilemediği de artık sır değil. Merak ettiğim bir nokta da örgütün bu noktaya gelmesine rağmen, örgüte “hayat öpücüğü veren” bu istihbaratı kimlerin ne için yaptığı? MİT içerisindeki bir grup, birilerini köşeye sıkıştırmak için, 1993 yılında Bingöl’de yaşanan 33 er olayına benzer bir olayı mı tezgahladı? Ve en önemlisi perde arkasında bazı hesapların olduğu net olan bu olayı hükümet aydınlatabilecek mi?
Başbakan Erdoğan’ın beni ve gazetemi hedef alan “böcek”, “cambaz” açıklaması, doğrusu bu olayın aydınlanamayacağı ihtimalini ortaya koyuyor. Ancak ben yine de umutluyum. “Böceklerime” güveniyorum. Bu işin peşini bırakmayacaklarını söylüyorlar. MİT’le ilgili başka sürprizleri de olabilir. Bekleyip göreceğiz...
MİT: İstihbarat bizden değil
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) “35 köylünün bombalanması istihbaratın MİT’ten verildiği” iddialarına ilişkin açıklama yaptı. MİT Müsteşarlığı’ndan yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: “30 Aralık 2011 tarihli bazı basın yayın organlarında yer alan hava operasyonuna ilişkin istihbaratın MİT’ten kaynaklandığı’ yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı 29 Aralık 2011 tarihli basın açıklamasında, söz konusu operasyonun nasıl gerçekleştirildiği belirtilmektedir. Buna rağmen bazı basın yayın organlarınca basın meslek ilkelerine aykırı bir şekilde Teşkilatımıza teyit ettirilmeden olayla ilgili gerçek dışı haberler yayımlanmasından üzüntü duyulmaktadır.”