Hürriyet yazarı Ahmet Karabıyık, "Bankalar milyonluk cezayı gider yazabilir mi?" diye sorarak, "Vergi mevzuatı bu türden para cezalarının beyan edilecek gelir vergisi-kurumlar vergisi hesabında gider yazılmasına imkân tanımıyor" cevabını verdi. "Dolayısıyla ilgili bankalar cezanın kesinleşmesi ve ödenmesi durumunda bu ceza tutarlarını vergi hesabında '-' olarak dikkate alamayacaklar" diyen Karabıyık, "Vergiyi azaltıcı bir etkiye sahip olmayacak, böylece bu cezadan dolayı ikinci kez mali bir yüke katlanmış olacaklar" ifadesini kullandı.
Karabıyık'ın "Bankalar milyonluk cezayı gider yazabilir mi?" başlığıyla (22 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Hürriyet’te Aysel Alp’in 15 Kasım tarihli haberinde okudum...
Japon Toyota Bank bizzat pişmanlık hükmünden de yararlanarak Türkiye pazarında rekabeti ihlal ettikleri gerekçesiyle Rekabet Kuruluna başvuruyor. Soruşturma heyeti; inceleme sonucunda, Bank Of Tokyo Mitsubishi ile Citibank, Deutsche Bank, ING Bank, JP Morgan Türkiye şubesi, Sumitomo Mitsui Banking, Royal Bank İstanbul Şubesi’nin kendi aralarında 8 ayrı ikili anlaşma yaptıkları ve uyumlu eylemde bulundukları sonucuna varıyor. Mitsubishi Bank hariç olmak üzere 7 bankaya Rekabet Kanunun 4.maddesini ihlalden cirolarının yüzde 2 ila 4’ü oranında ceza kesilmesi isteniyor.
Dünya devi yedi banka; savunmalarında, yeterli delil olmadığını, böyle bir ceza verilmesi halinde Türkiye’ye sendikasyon kredisi açılmasının sıkıntıya gireceğini iddia ediyor.
Cezanın kesinleşmesi durumunda; ilgili bankalar milyonlarca liralık öngörülmeyen ciddi bir mali yük üstlenmiş olacaklar...
Cezanın kesinleşip ödenmesi durumunda diğer yandan vergisel yönünün de dikkate alınması gerekecektir. Kritik soru da şu olacaktır: “Bu yüklü ceza ödemeleri kurumlar vergisi hesabında indirim olarak dikkate alınabiliyor mu?” Bu sorunun cevabına göre cezanın haricinde ilave bir yük daha gelecektir çünkü... Cezanın; vergi hesabında dikkate alınmadığı durumda, ödenecek Kurumlar Vergisinin yüzde 20 (meclisteki torba yasaya göre yüzde 22) daha az ödenme imkânı da ortadan kalkıyor...
Vergi mevzuatı bu türden para cezalarının beyan edilecek gelir vergisi-kurumlar vergisi hesabında gider yazılmasına imkân tanımıyor. Dolayısıyla ilgili bankalar cezanın kesinleşmesi ve ödenmesi durumunda bu ceza tutarlarını vergi hesabında “-“ olarak dikkate alamayacaklar. Vergiyi azaltıcı bir etkiye sahip olmayacak, böylece bu cezadan dolayı ikinci kez mali bir yüke katlanmış olacaklar.
Vergi mevzuatı ‘her türlü para cezalarının’ gider olarak dikkate alınmasını engelliyor. (Gelir Vergisi Kanunu, ‘gider kabul edilmeyen ödemeler’ -Md.41-, Kurumlar Vergisi Kanunu ‘kabul edilmeyen indirimler’ -Md.11-) Tabi ki bu durum yalnız bankacılık sektörü için değil diğer sektörler için de geçerli bir durum... Yalnız cezalar değil, işletmelerin ve yöneticilerinin suçlarından doğan maddi ve manevi tazminat ödemeleri için de aynı durum söz konusu, bu tip ödemeler de gider yazılamıyor...
Hangi ceza ve tazminatlar gider yazılabiliyor?
- Sözleşmelerde ceza şartı olarak yazan tazminatlar cezai mahiyette tazminat sayılmadığından gider yazılabiliyor. Elektrik, telefon, su faturalarının geç ödenmesinden kaynaklı ödenecek vade farkları gider yazılabiliyor.
- Süresinde teslim edilemeyen mal-hizmet için sözleşmede ceza şartı öngörülüyorsa, satıcı bu cezai şartı ödediğinde gider yazabiliyor.
- Çalışanlara iş yasasından kaynaklı ödenen; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe başlatmama tazminatları (ve boşta geçen süre ücreti) gider yazılabiliyor.
Hangileri gider yazılamıyor?
- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri, (Vergi cezaları, vergilerin gecikme zamları, faizleri,)
- Şirketlerin kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminatlar, gider yazılamıyor.
Banka 'Müşterinin parasını' çaldırırsa
YİNE bir banka haberi... Hürriyet’te Dinçer Gökçe’ nin 20 Kasım tarihli haberi... Gurbetçi vatandaşımız Cemal Karanar (50), İstanbul’da bir banka şubesine yatırdığı parayı (740 bin lira) çekmek istediğinde kendisine hesabında para olmadığı söyleniyor. Hesabındaki paranın buharlaşma nedeni, bir banka çalışanının bu parayı zimmetine geçirmesi... Cemal Karanar, konuyu hem BDDK’ya, hem de bankanın genel müdürlüğüne bildirmiş ve avukatı aracılığı ile savcılığa da başvurmuş.
Haberde; ‘incelemenin henüz sonuçlanmamasından’ söz konusu kaybın banka tarafından telafi edilmediği de belirtiliyor. Her durumda; gurbetçimizin kendi isteği dışında hesabından buharlaşan para, geç de olsa kendisine banka tarafından bizzat ödenecektir.
Bu işlemin de vergisel yönü var. Bankanın müşterisinin kaybının telafisi için müşterisine ödeyeceği tutarı vergi hesabında gider yazamayacak, ödeyeceği vergiden düşme imkânı olmayacak. Böylece hem çalışanının suistimalinden dolayı öngörülmeyen bir zararı yüklenmiş olacak hem de bu zararı vergiden düşme imkânı olmayacak...
Ancak bankalar; emniyeti suistimal sigorta poliçesi çerçevesinde zararlarını sigorta şirketinden tazmin yoluna gidebiliyorlar.