-BALYOZ'DA TARTIŞMA İSTANBUL (A.A) - 06.05.2011 - Balyoz Planı davasında üye hakimlerin ''iç tehdit'' konusundaki sorularına avukatlar tepki gösterdi. Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken ile avukatlar arasında doyanın incelenmediği gerekçesi ve sanıkların tahliyesi yönünde oy kullanan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay'ın kararı üzerine tartışmalar yaşandı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada bazı sanık avukatlarının talepleri alındı, ardından da sanıkların savunmalarına geçildi. Dünkü duruşmada savunmasını yapan Halil Kalkanlı'nın çapraz sorgusunda, üye hakim Murat Üründü, plan seminerinden önce ayrıca plan çalışması yapılıp yapılmadığını ve seminerde iç tehdide yönelik bir çalışmanın hayata geçirilip geçirilmediğini sordu. Kalkan da kendisinin bir sunum yapmadığını harekat teknik şube müdürünün ''Egemen harekata yönelik bir sunum yaptığını'' söyledi. Üründü'nün seminerin dış tehditle ilgili olup olmadığı sorusuna Kalkanlı, ''Ben kendi bölümümden bakıyorum. Siz kendi açınızdan bakıyorsunuz. Seminerde iç tehdide yönelik de bir çalışma olmadı'' yanıtını verdi. Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık da bu konuda açıklama yaptığını belirtti. Yaptıkları çalışmanın, Balyoz Planı ile ilgili olmadığını ifade eden Sarıışık, ''Bunlar egemen plan ve alternatif planlardı. İç güvenlik harekatına yönelik bir çalışma söz konusu değildir'' dedi. Sanıklardan Ayhan Taş ise hakim Murat Üründü'ye hitaben, ''Sorularınızdan anlaşılıyor ki askeri bilgi eksikliğinizden kaynaklı bir boşluk var. Bir ordunun savaşta icra ettiği coğrafi bölgeye harekat alanı denir'' diye konuştu. Sanık avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol ise plan semineriyle ilgili Genelkurmay Başkanlığının, 1. Ordu Komutanlığına ödül verdiğini belirterek, iç ve dış tehdidin plan seminerinde tartışılmasının suç olmadığını söyledi. Erol'un, mahkemenin dava dosyasını okumadığını ve incelemediğini bu nedenle de ''üstünkörü sorular yönelttiğini'' belirtmesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, dosyanın mahkemece incelendiğini söyledi. Avukat Erol'un, ''İncelemiyorsunuz. Dosyayı inceleyin. İnceleseydiniz bu tür sorular sormazdınız'' sözleri üzerine de Başkan Diken, ''Dosyayı inceleyin, diyerek mahkemeyi zan altında bırakıyorsun'' dedi. Ömer Diken, ''Bu sizin görüşünüz. Biz dosyayı inceledik. Hala daha inceliyoruz. Siz mahkemenin üzerindeki bir makam mısınız da bu şekilde söylüyorsunuz?'' diyerek Erol'u uyardı. Duruşmada sanıklardan Tuncay Çakan da savunmasını yaptı. -ŞEREF AKÇAY'IN KARARI- Tuncay Çakan'ın avukatı Salim Şen ise ''Hakim, hukuka uygun karar vermiyorsa, adil yargılama iç tehdit altında kalmıştır. Hakimler tarafsız değilse, yapacak bir şey yoktur'' diyerek, sanıkların tahliyesi yönünde oy kullanan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay'ın, Beşiktaş'taki adliyede nezaket dışı davranışlara maruz kaldığını ileri sürdü. Şen, adliyede tarafsızlığın bittiğini de iddia etti. Avukat Salim Şen, Başkan Ömer Diken'in de Akçay'ın karşı oy kullandığı karardaki ''Selam sabah kesildi'' şeklindeki beyanlarını ''dedikodu mahiyetinde değerlendirdiğini'' kaydetti. Diken'in bir mahkemenin kararına ''dedikodu'' dediğini ifade eden Şen, ''Mahkeme kararına dedikodu derken, Mehmet Baransu'nun elinde bavulla savcılığa geldiğinde, 'Kaynağım güvenilir açıklayamam' beyanına nasıl itibar ettiniz? Bu kadar sahte evraklara nasıl dedikodudan öte hukuki gerçeklik addederek, 3 kere tutuklama kararı vererek, ısrar ettiniz. Adil ve tarafsız bir yargılamadan bahsedilebilmesi için bu getirilenlerin de çöp olarak kabul edilmesi gerekirdi'' diye konuştu. Avukat Şen'in bu sözlerinin alkışlanması üzerine Başkan Diken, ''Burası tiyatro değil'' diyerek, izleyicileri uyardı. Diken, dünkü duruşmada söylediği ''dedikodu'' konusunun yanlış anlaşıldığını belirterek, ''Hukuki olan kısımlar hukuk metnidir. Akçay'ın meslektaşlarının 'selamı sabahı kestiğine' ilişkin sözleri şahsi görüşüdür. Bu kısım hukuki değildir. Akçay'a verdiği karardan dolayı selamı kesen varsa, Teftiş Kurulu bunun gereğini yapsın'' dedi. Şen'in, Başkan Diken'in Akçay'ın kararını dedikodu olarak gördüğünü tekrarlaması üzerine Diken, ''O sizin subjektif görüşünüz'' diye konuştu. Sanık avukatlarından Şeref Dede'nin de Akçay'ın kararının mahkeme hükmü olduğunu, ortadan kaldırılmadıkça hukuki karar olduğunu belirtti. Başkan Diken ise Akçay'ın muhalefet gerekçesinin hukuki olduğunu ifade ederek, ''Gerçeği yok saymıyoruz. Şahsi görüşler hukuki karar değildir. Akçay meslektaşlarıyla sorun yaşıyorsa, Teftiş Kurulunun hakimler hakkındaki iddiaları incelemesi gerekir. Akçay'ın şahsi tespitlerinin burada açıklanmaması gerekir'' dedi. ''Bağımsızlık konusunda elimde bir veri yok. İç tehdit saydığım tarafsızlığınızı yitirdiğiniz konusunda çok ciddi kanaatlerim var'' diyen avukat Şen, ''Sanıklar ne söylerse söylesin. Mahkemenin tuzun kokup kokmadığını ortaya çıkarması lazım. Tuzun kokup kokmadığı bu akşam ortaya çıkacak'' şeklinde konuştu. -MÜDAHİL AVUKATI- Üye Hakim Ali Efendi Peksak'ın sanık Tuncay Çakan'a ''Sizce iç tehdit nedir?'' sorusuna ise bazı avukatlar, kişisel kanaatlere yönelik soru sorulduğunu belirterek, tepki gösterdi. Peksak ise yapılan davranışların disiplini bozucu olduğunu belirterek, ''Açıklama yapmak istiyorsanız butona basarsınız. Genelkurmay Başkanlığının iç tehditle ilgili tarifi varken, o zaman sanıklar niye farklı cevaplar veriyor? Beyanlar neden birbirinin zıddı çıkıyor?'' diye konuştu. Müdahil avukatlarından Necip Kibar da sanıklardan Tuncay Çakan'ın, ''Şimdi yeni bir şey türedi insanlar gecenin 3'ün de sorguya alınıyorlar'' sözleri üzerine, bu sorunun sıkıyönetim ve devlet güvenlik mahkemeleri ile şimdi de özel yetkili mahkemelerin yapısından kaynaklandığını söyledi. Kibar, ''Askeri darbeler döneminde insanların, gecenin 3'ünde eşleriyle çocuklarıyla götürüldüklerini yaşadık'' sözlerine sanıklar ve avukatlar tepki gösterdi. Kibar da ''Türkiye'de en büyük acılar, askeri darbeler döneminde yaşandı. Hukuki bir yargılama elde etmek istiyorsak Anayasa, yasalar konusunda çaba sarf etmeleri gerekir. Burada bulunmamızın sebebi Türkiye'de darbeler döneminin kapanması içindir'' dedi.