T24 - Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Balyoz davasından tutuklanan askerlerin terfi durumlarının YAŞ'ta krize neden olduğunu söyledi. Ergin, "Balyoz krizleri devam edecek" diyerek, ordu içerisindeki atamaların haksızlığa neden olacak dedi.
Sedat Ergin'in Hürriyet gazetesinde "Balyoz krizleri devam edecek" başlığıyla yayımlanan (31 Temmuz 2011) yazısı şöyle:
Balyoz krizleri devam edecek
Kendim de dahil olmak üzere köşe yazarlarının eski yazılarına atıf yapmalarına sıcak bakan biri değilim ama bugün izninizle bir istisna yapmak istiyorum.
Geçen yaz uzun bir süre Balyoz iddianamesi üzerinde çalışıp ilk partide 28 ayrı yazı yazdıktan sonra diziyi “2011 YAŞ’ında çıkacak krize hazır mıyız” başlığını taşıyan 29’uncu yazıyla kapatmıştım 10 Eylül 2010 tarihinde.
Bu yazıdaki tezim şuydu: Toplam 196 sanığın bulunduğu bu davanın sonuçlanması uzun yıllar alacak, her halükârda 2011 YAŞ toplantısına yetişmeyecektir. Bu durumun yaratacağı önemli bir sıkıntı, sanıklardan terfi sırası gelenlerin önlerinin kapanacak olması, bunun da ordu içinde adil rekabet koşullarını zedeleyecek olmasıdır.
Ayrıca, “bu dava görüldüğü süre içinde hükümet-ordu ilişkilerini her zaman potansiyel bir gerilimin baskısı altında tutacaktır.”
Terfi sırası gelenler ne olacak?
Sonuçta, bu yaz terfi sırası gelmiş olan 14 general ve 52 kurmay albayın durumu, ordunun zirvesinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde benzeri görülmemiş istifalarla sonuçlanan bir krize yol açmıştır önceki gün.
Meselenin temelinde TSK Personel Kanunu yatıyor. Bu kanunun 65’inci maddesi, çok açık bir şekilde “tutuklu bulunanların ya da kovuşturması veya duruşması devam edenlerin terfi ve kademe ilerlemelerinin yapılmayacağını” belirtiyor.
Ancak yasada terfi sırası gelenlerin pekâlâ uzatma alabilmelerine engel bir durum yok. Bir üst rütbeye terfi sırası gelen bir general o rütbede üç yıl bekleyebiliyor, terfi alamazsa emekliye ayrılıyor. Nitekim geçen yıl bu durumda olan Balyoz sanığı subayların görev süreleri uzatılmıştı. Ancak bu yıl hükümetin uzatmadan vazgeçerek, tutuklu olanların emekliye sevk edilmesi yolunda bir tutuma yönelmesi durumu iyice zorlaştırdı.
Genelkurmay böyle bir uygulamanın haklarındaki suç iddiaları kesinleşmemiş, masumiyet karinesinden yararlanmak durumunda olan sanıkların mağduriyetine yol açacağını belirterek, yine uzatmaya gidilmesini öneriyor.
Davanın seyri uzuyor
Buradaki temel sorunlardan biri, Balyoz davasının çok ağır bir şekilde seyrediyor olmasıdır. Gelinen noktada duruşmalarda toplam 194 sanıktan henüz yarısının ifadesi bile alınabilmiş değil. İfadeler tamamlanırsa delil değerlendirme aşamasına geçilecek, bunu daha sonra diğer aşamalar izleyecek. Bu tempoyla gitmesi halinde Balyoz davasının çok uzun yıllar sürmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu da bu davadan tutuklu olan bütün muvazzaf subayların zamanla her yıl partiler halinde TSK’dan tasfiye edilmesi gibi bir sonuç yaratır.
Konu Balyoz olunca problemli bir durum daha var. Bu davadaki sanıkların hepsi olmasa da önemli bir bölümü delil olarak bilgisayarda hazırlanmış imzasız belgelere dayanılarak tutuklanmış bulunuyor. Tek bir belgede adı geçtiği için tutuklu olan muvazzaf subaylar var.
Üstelik bu belgelerin azımsanmayacak bir bölümünün sahiciliğine dönük ciddi itirazlar var. Örneğin iddianamenin omurgasını oluşturan ve savcıların 2003 yılında hazırlandığı öne sürdükleri 11 numaralı CD’den çıkan belgelerde söz edilen tüzelkişiliklerin bazılarının 2007 ya da 2008 yılında kurulmuş olması bile tek başına bu omurgayı sakatlıyor. Bazı delillerdeki tutarsızlıklarla ilgili düzinelerce örnek verilebilir.
Gözler Orgeneral Özel'e çevrildi
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner önceki gün astlarının haklarını koruyamadığına kanaat getirerek istifasını verdi. Bir komutanın böyle bir muhasebeyle istifa etmesi kuşkusuz saygıdeğer bir tutum. Ama Orgeneral Koşaner’in istifası soruna bir çözüm getirmiyor. Yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel de bu sorundan bağışık değil. Aynı baş ağrıtıcı dosyayla o da uğraşmak durumunda.
Bu çerçevede terfi sırası gelmiş olan ve hükümetin emekliye sevk etmek istediği subayların dosyasında -Koşaner örneğinden sonra- Orgeneral Özel’in nasıl bir tutum alacağı önemli bir soru olarak karşımıza çıkıyor.
Ayrıca gelecekte günün birinde mahkeme sonuçlandığında beraat eden sanıklar çıktığı takdirde, onların uğramış olacakları mağduriyetin bedelini kimin ödeyeceği de bir başka geçerli soru.
Önümüzdeki dönemde giderek artacağı anlaşılan Balyoz davası eksenindeki sakıncaların ve krizlerin önüne geçilebilmesi için yargılama sürecinin hızlandırılması makul bir seçenek olarak beliriyor.