Gündem

'Balyoz darbe değil, savaş oyunu'

Aydıntaşbaş, Balyoz darbesini planladığı iddia edilen ordu komutanı Çetin Doğan’ın kızı ve Dani Rodrik ile görüştü.

16 Aralık 2010 02:00

T24- Yazar Aslı Aydıntaşbaş, Balyoz darbesini planladığı iddia edilen emekli birinci ordu komutanı Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan ve kocası Harvard'lı ekonomist Dani Rodrik ile görüştü. İddianamedeki çelişkileri cdogangerçekler.blogspot internet sitesinden ifşa eden ve belgelerde en az 10 tane zamanlası hatası olduğunu belirten çift, çelişkileri yayımlamayı reddeden basını eleştirdi.



Aslı Aydıntaşbaş'ın Miliyet gazetesindeki köşesinde yayımlanan yazısı (16 Aralık 2010) şöyle:


 

Rodrik’e göre iddianame delik deşik



“Balyoz davasını araştırmak bizim için ikinci bir akademik iş haline geldi. Keşke bu bize kalmış olmasa” diyor Boston’dan telefonla ulaştığım ünlü ekonomist Dani Rodrik.


“Bazen Don Kişotluk yapıyoruz gibi geliyor” diyor yine Harvard’da öğretim görevlisi olan eşi Pınar Doğan, “İddianamedeki sahtekârlıkları ispatlıyoruz, yazıyoruz ama kimse ilgi göstermiyor. Avrupa ve Amerika’da manşet olacak çelişkileri tek bir gazete bile yazmıyor.”


Bugün başlayan Balyoz davası etrafındaki en inanılmaz öykülerden biri, Harvard’da yaşayan kendi halinde iki ekonomistin, Kafka romanlarını andıran bir şekilde bir gün uyandıklarında kendilerini Türk ordusuna yönelik cumhuriyet tarihinin en kapsamlı (ve en tartışmalı) davasının göbeğinde bulmaları.



Pınar Doğan, Balyoz darbesini planladığı iddia edilen emekli birinci ordu komutanı Çetin Doğan’ın kızı; Dani Rodrik de damadı. Dün görüştüğümde, davayı izlemek için Türkiye’ye gelmeye hazırlanıyorlardı.


Harvard’da yaşayan genç akademisyen çift, Balyoz iddiaları ortaya çıkalı beri, bayramlarda, tatillerde, derslerden kalan zamanlarında, hatta akşam küçük çocuklarını yedirirken bile Balyoz okuyup Balyoz yazıyorlar. Hem de büyük sürprizlerle. Rodrik-Doğan çifti, aylardır iddianamedeki çelişkileri bir bir internet sitelerinde ifşa etmekteler. (cdogangerçekler.blogspot)



Bu sitede yazılanlar ve Sedat Ergin’in Hürriyet’teki Balyoz yazıları, daha başlamadan davayla ilgili soru işaretleri yaratmış vaziyette.


Nedir bu çelişkiler diye Doğan’ın avukatı Celal Ülgen’e sorduğumda tek tek anlatıyor. 2003’te yapıldığı iddia edilen darbe planında, o tarihte olmayan sivil toplum kuruluşu (2006’da kurulan Liberal Avrupa), o tarihte kurulmamış hastane (2008, Medikal Park), o tarihte açılmamış gazete, var olmayan ilaç şirketi (2009, Yeni Recordati) ve daha nice “anakronistik” bulgu var. Avukat Celal Ülgen’in en son İstanbul Müftülüğü’ne başvurarak su yüzüne çıkardığı, “darbe sonrası kapatılacak Kuran kurslarının” 4 tanesinin daha 2003’te olmadığı, bunların 2006’da açılmış olduğu. Pınar Doğan “Kesin belgelediğimiz 10 zamanlama hatası var” diyor.



Zaten başından beri Rodrik-Doğan çiftinin ve avukatların iddiası, geçen ocakta bir valizle Taraf gazetesine bırakılan Balyoz belgelerinden 11 no’lu CD’nin “sahte” olduğu, daha doğrusu 2003’te yapılan plan semineriyle ilgisi olmayan sahte belgeler içerdiği. (Balyoz, Oraj, Suga, Çarşaf gibi suç unsuru taşıyan planların hepsi bu CD’de.)


“Karşımıza çıkanlar gerçekten dehşet verici” diyor Rodrik, “En kabul edemediğim, aralarında yakın dostlarımızın da bulunduğu liberallerin, demokrasi ve hukuk devleti taraftarı olanların bu tür kanıtlara kayıtsız kalmaları ve hatta örtbas etmeleri” diye ekliyor Rodrik, “Demek ki bu liberaller liberal değil, tam anlamıyla jakoben.”


İşin ilginç yanı, daha düne kadar Dani Rodrik’in de o liberallerden biri olması. Harvardlı ekonomist, yakın zamana kadar Yasemin Çongar’dan Hasan Cemal’e liberal çevrelerin gözbebeğiydi. AK Parti’yi desteklemiş, hatta Davos’ta Başbakan Erdoğan’ın katıldığı bir paneli yönetmişti.


“İtiraf edeyim ki bir yıl öncesine kadar ben de AKP’ye sıcak bakıyordum. Hiç AKP karşıtı falan da değildik. Ergenekon davasındaki tartışmalı durumları da ‘bu bir süreç, sonu iyi olacak’ diye yorumluyorduk. Türkiye için iyimserdik. Hayatımızdaki en büyük değişim, artık yakın gelecek için umutsuz olmamız” diyor.


Karı koca didik didik ettikleri iddianamedeki çelişkileri ısrarla Taraf’a, Çongar’a, Ahmet Altan’a yazmış ancak cevap alamamışlar.


Rodrik sert konuşuyor: “Artık buna gazetecilik diyemiyorum. Belgelerin üretildiği bir ortamda suç ortaklığı...” diyor.


Dava bu atmosferde başlarken, Amerika’dan gelen iki konuk, hukuk işlerse mahkemede 2003’te toplanan plan seminerinde darbe değil, standart savaş oyunları olduğunun ortaya çıkacağından emin. İddianame delik deşik, diyorlar.


Ancak “Korkarım bu belgelerin sahteliği ortaya çıktığı için şimdi davayı başka yönlere çekmeye çalışacaklar” diyor Rodrik. Dava hâkiminin son dakikada değiştirilmesi ve Gölcük’teki donanma baskınını ise, bunu hazırlayan adımlar olarak yorumluyorlar.