İstanbul Zeytinburnu’nda Atatürk Kız Öğrenci Yurdu’ndaki öğrenciler, yaklaşık 3 aydır çevredeki minibüs, dolmuş ve oradan geçen erkeklerin tacizine uğradıklarını söyledi. Durumu yurt müdürüne şikâyet ederek, yurt giriş kapısının tramvay durağının olduğu tarafa alınmasını isteyen kadın öğrenciler, bürokratik engeller nedeniyle 3 aydır hiçbir gelişme yaşanmadığını belirtti. Bunun üzerine change.org’da kampanya başlatan öğrenciler seslerini sosyal medya aracılığıyla duyurmaya çalıştı.
Hürriyet yazarı Ayşe Arman'ın konuyu bugünkü (26 Kasım 2015) köşesine taşıyarak, yetkililerin konuya duyarsız kaldığını belirtmesinin ardından bir açıklama yapan Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç gerekli müdahale için talimat verdiğini açıkladı.
Ayşe Arman’a konuşan bir kadın öğrenci bir süre önce yurdu ziyaret eden Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç’a sorunlarını anlattığını, bakanın da kendisine “Ben de kapıdan buraya gelirken kimi arkadaşlarınızın hal ve hareketini beğenmedim” dediğini aktardı.
Arman’ın yazısının yayımlanmasının ardından açıklama yapan Bakan Çağatay Kılıç, "Yurtta kalan kız öğrencilerin isteği doğrultusunda, derhal ikinci kapının açılması talimatı verdim" dedi. Kredi ve Yurtlar Kurumu Başkanı Sinan Aksu'nun konuyla ilgilendiğini belirten Kılıç şöyle konuştu: "Kız öğrencilerle konuşur konuşmaz, onların isteği doğrultusunda ikinci kapının açılması talimatı verdim. Her türlü yazışma yapıldı, onaylar alındı. Bu konu, bürokratik bir konu olduğu için bu kadar uzun sürdü. Ancak Kredi ve Yurtlar Kurumu Başkanı bizzat konuyla ilgileniyor. Alınması gereken her türlü onayı, hızlandırmak için tek tek takip ediyor, telefon ediyor. Deyim yerindeyse, onayların tamamlanması için İstanbul'dakileri sürekli bunaltıyor. Bürokratik işlemlerde de en sona gelindi. Bir tek Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin onayı kaldı. O kapı açılacak" dedi.
Bakan Kılıç, kendisini en çok üzenin ise, "kız öğrencilerin şikâyetlerine duyarsız kaldığı" yönündeki açıklamalar olduğuna belirterek, "benim de iki kızım var. Eğitim almak için evlerinden uzaktaki kız öğrencilerin rahatsızlıklarına duyarsız kalabilir miyim? O kız öğrenciler bizlere emanet" dedi.
Ayşe Arman’ın Hürriyet’te “Yurt yolunda taciz var!” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
"Yurt yolunda taciz var!"
Bildirinin üzerinde böyle yazıyor.
Kız öğrenciler her yere yapıştırıyorlar ve yardım istiyorlar.
Aynı zamanda sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Çünkü minibüsçülerin, dolmuşçuların ve çeşitli araçların yurt yolunda onlara uyguladıkları tacizlerden yılmışlar, bıkmışlar!
Kimsenin kulak astığı yok
Bu nasıl bir rezilliktir!
Nasıl olur da hiçbir yetkili kulak vermez?
Olay, Atatürk Kız Öğrenci Yurdu’nda geçiyor.
Bunca kız öğrenci, “Yardım edin, üç aydır felaket bir sorun yaşıyoruz, sürekli taciz ediliyoruz! Başımıza bir şey gelecek” diye çığlık atıyor, kimsenin umuru değil...
Yapılması gereken onları dinlemek, onlara kulak vermek ve sorunlarına bir çözüm bulmak.
Yurdun kapısı değişmeli
Atatürk Kız Öğrenci Yurdu, Cevizlibağ, Zeytinburnu’nda.
Her üniversiteden öğrenci var.
Üç ay önce açılmış.
Ama bir sorunu var.
Yurdun kapısı.
Tramvay durağından indikten sonra 400-500 metre yürümek gerekiyormuş, kızlar işte o yolda tacize uğruyorlar, özellikle de minibüsler tarafından.
Bu yurt, aslında eski bir yurt, yıkılıp yeniden yapılmış. 15 yıl önce orada kalan biriyle de görüştüm, “O zaman da felaketti! Gasp olayları yaşanıyordu” diyor.
Yeniden yapılmış olmasına rağmen yine sorunlu.
Kız öğrenciler sürekli arkalarına bakarak, tedirgin bir şekilde yurda giriyorlar.
İş bu kadarla kalsa iyi...
Düşünebiliyor musunuz, tacizci manyaklar, odalarına lazer tutuyormuş!
Bir de üzerinde kamerası maket helikopterle odalardan görüntü almaya çalışmışlar. Kızlar, yolun ışıklandırmasının da yetersiz olduğunu söylüyor.
3500 kızın kaldığı bir yerde, yüzlerce kişi rahatsızsa, sizce onlara kulak vermek gerekmiyor mu?
B’irinizi alıp götürsek’ diye laf atıyorlar
Ben o yurtta kalan iki öğrenciyle görüştüm.
Biri Bengisu Biray. 21 yaşında. Denizlili. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü dördüncü sınıfta okuyor. “4 yıldır devletin yurtlarında kalıyorum, ilk defa böyle bir şeye tanık oluyorum” diyor, “3 aydır buradayız. Zaten yeni bir yurt. Yol çok tenha. Devamlı araçların tacizine uğruyoruz. Kişilerin tacizi de söz konusu. Her akşam başka bir kız arkadaşımız başına gelenleri anlatıyor. Hatta biri, mastürbasyon yapan bir erkek gördüğünü söyledi. İğrençlik yani! Sürekli bir tatsızlık oluyor. Her Allah’ın günü yurda ulaşıncaya kadar bu sefer başımıza ne gelecek diye düşünüyoruz. Şu kapının yerini değiştiremediler gitti. Onlar yapana kadar bizden birine bir şey olursa ne olacak?”
“Kimler taciz ediyor?” soruna bakın nasıl cevap veriyor:
“Hem minibüsçüler hem buradan geçenler. Buranın bir kız yurdu olduğunu bilerek geliyorlar. Güya kapıda güvenliğimiz var ama güvenliğe, ‘11’den sonra siz almayacaksınız biz alıp götürelim!’ diyecek kadar da yüzsüzler! Ya da şöyle sesleniyorlar: ‘Hep birlikte grup halinde yürüyorsunuz, keşke tek tek yürüseniz birinizi alıp götürsek...’ Herkes tedirgin anlayacağınız!”
“E peki yurt yönetimi bir şey yapamıyor mu?” diye soruyorum.
“Yurt müdürüyle defalarca konuştuk, yazı yazdık, sanırım elinden geleni yapıyor ama bürokratik engellere takılıyor. Üç aydır bir gelişme yok. Ben de bunun üzerine change.org’da kampanya başlattım. Bari biz kızlar bir araya gelelim, sesimizi birlikte yükseltelim diye. Kendi aramızda WhatsApp grubu da kurduk, Twitter’dan da yayın yaptık ama hâlâ bir sonuç alamıyoruz. Her gün taciz devam... Kapıyı tramvayın olduğu yere alırlarsa can güvenliğimizin olduğunu hissedeceğiz. İstediğimiz sadece bu. Biz bu bildirileri dağıtınca, yurt odamıza iki yurt görevlisi kadın geldi. ‘Burası İstanbul, ne var yani, her yerde kadınlar tacize uğruyor. Siz de çok abartıyorsunuz, sanki erkekler size taciz etmek için sıraya giriyor’ dedi, tabii ki bu yaklaşımdan hoşlanmadık...”
Bakan Bey: Ben de kızların halini, tavrını beğenmedim!
İsmini vermek istemeyen, çünkü yurttan atılmaktan korkan bir başka kız öğrenciyle daha görüştüm.
O da Bengisu’nun anlattıklarının aynısını anlatıyor.
Bir süre önce spor bakanı Çağatay Kılıç gelmiş. Diyor ki, “Dört-beş arkadaştık. Onlar da tanık. Ben Bakan Bey’e derdimizi söyledim. O da ne dese beğenirsiniz? ‘Ben de kapıdan buraya gelirken kimi arkadaşlarınızın hal ve hareketini beğenmedim!’ Aynen böyle dedi. O zaman, ‘E Bakan Bey bile böyle düşünüyorsa, bu kapının yeri asla değişmez diye düşünüyor insan” diyor.
Ya başlarına kötü bir şey gelirse?
Valla ne nedir bilmiyorum.
O kızların başına istenmeyen kötü bir şey gelirse, kimlerin sorumlu olacağına siz karar verin.
Çünkü bir sürü kadın cinayetinde, tecavüzünde, tacizinde, kadınlar şikâyetçi oldular fakat hiç ciddiye alınmadılar.
Sonra bir kısmı canlarından oldu.
Bu kadar öğrenci itiraz ediyorsa, huzursuz oluyorsa, korkuyorsa o kapının yeri değişir, değişmeli!
Sanırım çeşitli haber kanalları da bu meseleyi ele alıyor.
Ben de takipçisi olacağım.
Hürriyet'te yer alan yazı için tıklayın.