15 Haziran 2019 20:54
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye S-400'ü alacak ve konuşlandıracaktır. Bu iş bitmiş, konu kapanmıştır. Gerisini ABD düşünmelidir. F-35'i vermeyiz diyenler, günü geldiğinde bir Türk mucizesiyle inşallah tanışacaklar, milli silah ve uçakların da tamamıyla kendi imkan, akıl, zeka ve bilgimizle yapıldığını niyazım odur ki, göreceklerdir. Bu kabiliyet bizde vardır." dedi.
Bahçeli, "Türk-Kürt arasına nifak sokmaya çalışanlar bozguna uğratılacaktır. Kürt kökenli kardeşlerimiz bizim canımızdır, ciğer parelerimizdir. Ortak bir maziden, ortak bir geleceğe birlikte uzanacağız. Kürt kökenli kardeşlerimizin terörle en ufak bir ilgisi yoktur. PKK onların hiçbir zaman temsilcisi olmamış, olamayacaktır. Kürt kökenli kardeşlerim şereflidir, bekasına, birliğine ve dirliğine sahip çıkacaklardır" ifadesini kullandı.
Bakırköy'deki bir otelde muhtarlarla kahvaltı programında bir araya gelen Bahçeli, İstanbul'da fedakarca görev yapan, demokrasi mücadelesiyle öne çıkan 961 muhtara en iyi dileklerini sunduğunu söyledi.
İstanbul'un hem bir Türk ve İslam kenti hem de bir dünya markası olduğunu anlatan Bahçeli, "Tüm gözler buradadır. Tüm dikkatler buraya çevrilmiştir. İstanbul denildi mi bizim aklımıza ihtişam, muhasım odakların aklına da intikam, bozgun ve çöküş gelir. İstanbul denildi mi milli hafızalarda muzaffer anılar canlanır, buna karşılık haçlı emellerinin uykuları kaçar, zalim ve habis çevrelerin hayalleri kararır. Şu anda dünyanın gizli gündemi İstanbul’daki seçimin akıbetinin ne olacağı, neticesinin nasıl şekilleneceğidir." diye konuştu.
Türkiye'nin köklü bir demokrasi tecrübesi olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"1946'dan bu tarafa adil, serbest ve hür seçimler vasıtasıyla milli irade tecelli etmektedir. Muhtarlarımız seçim yoluyla, sandıktan çıkarak, vatandaşlarımızın takdir ve tercihiyle görevlerini ifa ve idame etmektedir. Muhtar demek mahallesinin onuru, demokrasinin namusu, idari sistemimizin ana damarı demektir. Sizlerin İstanbul'daki seçim sürecini yakinen takip ettiğinizi düşünüyorum. İstanbul'u hedefine alan musibet senaryolarını ibretle, esefle, endişeyle karşıladığınızı değerlendiriyorum. Kaldı ki başka türlüsünü akla getirmek en azından muhtarlarımıza haksızlık, muhtarlık görevinin şanına hürmetsizliktir."
Devlet Bahçeli, 31 Mart seçimlerinin ardından yeni bir sistem önerisinde bulunduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Demiştim ki, 30 büyükşehir belediye başkanı seçilsin, seçilenler de alt belediyeleri doğrudan belirlesin, direkt tayin etsin. Kendi içinde son derece tutarlı olan bu teklifimle birlikte, büyükşehir belediye başkanı ve teşkil edilen belediye meclis tablosu arasında bariz bir tutarlılık, denge ve uyum sağlanmış olacaktır. İstanbul’da 25 ilçede Cumhur İttifakı seçimi kazanmış, aday gösterilen değerli arkadaşlarımız belediye başkanı seçilmiştir. 39 ilçenin 25'inde başarılı olan Cumhur İttifakı'nın Büyükşehir Belediye Başkanı seçiminde haksız ve hukuksuz şekilde de olsa önünün kesilmesi tartışmasız demokrasi açığıdır."
Bahçeli, ilçelerde yeşeren iradenin büyükşehire aynen yansımamasının pek çok soruna davetiye çıkaracağını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bunlardan birisi büyükşehir belediye başkanıyla belediye meclis tablosu arasındaki anormal farklılık ve uyumsuzluktur. Yani, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı seçilmiş olsaydı bile, İstanbul'da nasıl çalışacak, İstanbullu kardeşlerimize sükunet, verimli ve etkin biçimde nasıl hizmet edecekti? İstanbullular belediye meclisindeki tartışmalarla, hatta kavga ve gerilimlerle meşgul edilmeyecek miydi? Çoğunluğun Cumhur İttifakı'nda olduğu bir belediye meclis yapısında kararlar nasıl alınacak, nasıl çıkacaktı? Bizim bu değerlendirmelerimizi maalesef istismar edenler oldu. Bilhassa muhtarlıkların kaldırılmasını istediğimizi iddia eden yalancılar süreç içinde boy gösterdi. Altını kalın olarak çizmek isterim ki, muhtarlıkların kaldırılması hususunda kesinlikle bir görüşümüz yoktur, olmamıştır, buna da asla gerek olmayacaktır."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, muhtarlıkların önemine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Muhtarlıklarımız varsa demokrasimiz diridir. Muhtar demek mahallesinin hadimi demektir. Muhtar demek mahalledeki devlet, mahalledeki dirayet, mahallindeki cesaret demektir. Milliyetçi Hareket Partisi muhtarlıkların kaldırılmasını değil, sorunlarının çözümünü, muhtarlarımızın taleplerinin karşılanmasını ve daha da güçlenmesini isteyen karardadır, samimi düşüncededir.
Muhtarlıkların kaldırılmasını istediğimizi utanmadan, sıkılmadan, en küçük pişmanlık duymadan diline dolayanlar bir defa müfteri, kesinlikle de kötü niyetlidir. Muhtarlarımız demokrasimizin itibarıdır. Devletin mahalledeki gözüdür, kulağıdır, nefesidir. Elbette sorunlarınızı biliyoruz. Elbette beklentilerinizi haklı buluyoruz. Muhtarlarımızın her meselesi bizim de meselemizdir. Muhtarsız idare sistemi, muhtarsız sosyal ve toplumsal yapı akla da, mantığa da, yönetim sistemimizin doğasına da tamamen aykırıdır.
Muhtarlarımızın yanındayız, muhtarlıkların yaşamasını istiyoruz, sizlerin her zaman tercümanı olmaya kararlılıkla devam edeceğiz."
Türkiye'nin köşeye sıkıştırılmak istendiğini belirten Bahçeli, küresel dayatmaların milli varlığı hedef aldığını söyledi.
Devlet Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"ABD ile yaşanan S-400 anlaşmazlığı derinleşirken, günden güne boyut değiştiriyor. Müttefiklik hukuku ne yazık ki tahrip edile edile kırılma noktasına kadar gelmiş bulunuyor. Öncelikle şunu herkesin bilmesinde yarar vardır: Türkiye tam bağımsız bir ülkedir. Bu konuda kuşku ve tereddüdü olan varsa ya cahil ya da işbirlikçidir. Kimden hangi silahı alacağımızın kararını yalnızca ve yegane olarak biz veririz. Bu kapsamda olmak üzere, ABD’nin şımarıklığı, kabalığı, tehdit dili şirazesinden çıkmıştır. Türkiye sömürge ülkesi değildir. Türkiye ricayla, minnetle, el avuç ovuşturarak, icazet ve izinle kurulmuş köhne bir devlet hiç değildir."
ABD'nin S-400 üzerinden Türkiye'yi ablukaya alma çabasının dostane ve iyi niyetli bir tavır olmadığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu ülkenin Savunma Bakan Vekilinin 6 Haziran 2019 tarihinde Milli Savunma Bakanımıza gönderdiği, ardından medyaya sızdırılan lekeli mektubu gündemin en önemli konusudur. Bu mektup tepeden tırnağa mahsurlu, marazi ve maksatlıdır. Üslubun sorunlu olması bir yana, mektup içeriğinin hayal kırıklığı olması şöyle dursun tam bir akıl tutulması, tam bir ahlak tükenişidir. Anlaşılan mektup diplomasisine tekrardan tenezzül ve tevessül edilmiştir. ABD'nin mektupçu bakan vekili kısaca diyor ki; 'Rusya’dan S-400 füze savunma sistemini alırsanız ağır sonuçlarına katlanırsınız.' ABD ve NATO ile iş birliğinin aksayacağını, yani tıkanacağını nezaketsiz, saygısız, sert bir yaklaşımla dile getiriyor. Bu dil emperyalist ve zorba bir dildir. Bu dil küçümseyici, küçültücü, yok sayıcı bir dildir. Bu dile Orta Çağ'da bile tesadüf etmek neredeyse imkansızdır. ABD Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynamaktadır. Bu meşum ve melun mektuba verilecek en kalıcı ve kararlı cevap, buruşturup iadeli taahhütle gerisin geriye göndermektir. Beşinci nesil F-35 savaş uçağı üretim zincirinin içinde yer alan Türkiye'yi, milli güvenliğini temin etmek amacıyla ortaya koyduğu siyasi tercihinden dolayı yaptırım tehdidiyle kuşatmaya alma niyeti düşmancadır, stratejik ortaklığın infazı, müttefiklik hukukunun yoğun bakıma sokulmasıdır."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, NATO'nun, üye devletlerin güvenlik mülahazaları çerçevesinde eşit hak ve sorumluluklarıyla inşa ve ihya edildiğini anlattı. Bahçeli, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"NATO, ABD'nin arka bahçesi, demir yumruğu, oyuncağı, keyfi olarak onu alıp bunu atacağı küresel bir organizasyon değildir. Eğer böyleyse, Türkiye NATO üyeliği başta olmak üzere, tek taraflı işleyen uluslararası nitelikli tüm bağ ve bağlantıları derhal sorgulamalı, bağımlılık ve tutsaklık yaratan bütün oluşumlarla diyaloğunu kesmelidir. ABD'nin hesabı varsa Türkiye'nin de vardır. Onların yaptırımları varsa bizim de olacaktır. Kovboyların bildiği varsa Oğuz neslinin de kahramanca, fedakarca, 'Ya istiklal ya ölüm' diyecek bir inanmışlığı vardır. Milli sabrımızı zorlamanın sonuçları iki ülke açısından da ağır olacaktır. Kindar kalemle yazılan mektuptan anlamayız, kanlı hedeflerle feyizlenen mektupçuları tanımayız, ABD'nin vesayetine ise asla tahammül edemeyiz."
Türkiye'nin hiç kimseye mecbur ve mahkum olmadığını kaydeden Bahçeli, "İttifakı ihtilafa çeviren, müttefikliği taviz zanneden bir zulüm ve kibir mihrakına göz yumulamaz. ABD'nin, Suriye'nin kuzeyinde yaptığı provokasyonlar, Doğu Akdeniz'deki gerilim politikaları, Filistin'deki komploları, bölge ülkeleri etrafında döşediği mayınlar, kontrollü istikrarsızlıkla ulaşmak istediği karanlık amaçlar hepimizin malumudur. Türkiye diz çökmeyecektir. Türkiye boyun eğmeyecektir. Türk milleti birdir, beraberdir, zalimlere karşı hem kenetlenmiş hem de aşılmaz cephe oluşturmuştur." diye konuştu.
Bahçeli, 82 milyon Türk vatandaşının inanmışlıkla ve imanla bekasını savunacağını vurgulayarak, şunları anlattı:
"Biz tamam demeden hiç kimse başaramaz, biz susmadan hiçbir hain ve hasmane odak emellerine ulaşamaz. Türkiye S-400'ü alacak ve konuşlandıracaktır. Bu iş bitmiş, konu kapanmıştır. Gerisini ABD düşünmelidir. F-35'i vermeyiz diyenler, günü geldiğinde bir Türk mucizesiyle inşallah tanışacaklar, milli silah ve uçakların da tamamıyla kendi imkan, akıl, zeka ve bilgimizle yapıldığını niyazım odur ki, göreceklerdir. Bu kabiliyet bizde vardır. Bu yetenek, bu yeterlilik milletimizde ziyadesiyle havi ve hakimdir. Türkiye terörle mücadele ederken aynı zamanda arkalarındaki güç ve ülkelerle de hesaplaşmaktadır. Ekonomik saldırılara göğüs gererken bunu tahrik ve teşvik eden sermaye çeteleriyle, siyasi mihraklarla da kıyasıya boğuşmakta, çetin bir şekilde uğraşmaktadır."
27 Mayıs'ta başlayan Pençe Harekatı'nın başarıya ulaşmasına duacı olduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:
"Terörist saldırılar sonucunda son günlerde hepimizi heder eden ve kedere sürükleyen şehadet haberleri aldığımız bir vakıadır. Aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, halen tedavi altında bulunan evlatlarımıza şifalar temenni ediyorum. Al bayrağa sarılı olarak omuzlara alınan her şehit naaşı kararlılığımızı daha da perçinlemekte, cesaretimizi, mücadele azmimizi daha da kamçılamaktadır. Huzurlarınızda diyorum ki, Türkiye'yi bölmeye, kardeş kavgası çıkarmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Bekamız muhafaza edilecektir.
Türk-Kürt arasına nifak sokmaya çalışanlar bozguna uğratılacaktır. Kürt kökenli kardeşlerimiz bizim canımızdır, ciğer parelerimizdir. Ortak bir maziden, ortak bir geleceğe birlikte uzanacağız. Kürt kökenli kardeşlerimizin terörle en ufak bir ilgisi yoktur. PKK onların hiçbir zaman temsilcisi olmamış, olamayacaktır. Kürt kökenli kardeşlerim şereflidir, bekasına, birliğine ve dirliğine sahip çıkacaklardır. Aramızı açmak için fitne-fesat çıkaran ahlaksızlara el ele direneceğiz, güç birliği yapıp tuzakları başlarına geçireceğiz. Kürt kökenli kardeşlerimin alayını hasretle ve muhabbetle kucaklıyorum.
İstanbul'da ve ülkemin diğer illerinde yaşayan kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. MHP'yi Kürt kökenli kardeşlerimizle sorunlu göstermek alçaklıktır, sapıklıktır, cinayettir. Biz, milletimizin her ferdini bir ve eşit gören, gösteren ve buna da sonuna kadar devam edecek olan engin bir fıtrat ve fazilete sahibiz. Ben demiyoruz, herkesi biz görüyoruz. Millet birdir, devlet birdir, bayrak birdir, vatan birdir, devlet birdir, Türkçemiz hepimizin ağzındaki ana sütüdür. İşte bu birlik ve beraberlikle İstanbul’da tarihi bir seçimi yapacağız."
Bahçeli, "Muhtarlarımızla kahvaltı" programında yaptığı konuşmada, 23 Haziran’da umudun, huzurun, cumhurun, ahlakın, kardeşliğin, helalin yanında duracaklarını, ortak gayelerinin İstanbul'un ehline emanetini sağlamak olduğunu söyledi.
İstanbul'un ehline emanet edilmemesi halinde bin yıllık kardeşliğin zarar göreceğini kaydeden Bahçeli, "İstanbul ehline emanet edilmezse kaynaşma potamız küflenecek, medeniyet cevherimiz karalanacaktır. Türk milleti İstanbul üzerinde oynanmak istenen oyunların kuşkusuz farkındadır. İstanbullu kardeşlerimin kurulan ve kurgulanan kirli tezgahları bozacağından şüphem yoktur." dedi.
MHP'nin yeniden seçim kararının alındığı günden bu yana İstanbul’u karış karış gezdiğini ve vatandaşlarla kucaklaştığını kaydeden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Attığınız mitil hani nerede diyenler, varlığımızdan ürken, paçası tutuşan, tir tir titreyen gafillerdir. Milliyetçi Hareket Partisi, İstanbul’un her yerindedir, mitil her yere serilmiştir. İnkarcılar bilse ne yazar, bilmese ne çıkar, üç hilal İstanbul’un her yanındadır. Milletimizden aldığımız işaretler 23 Haziran’da emanetin ehline yani Cumhur İttifakı Adayı Sayın Binali Yıldırım Bey'e verileceğini göstermektedir. Çünkü CHP’nin ve iş birlikçilerinin çarpık ve mahsurlu siyaseti eriyiştedir, iniş halindedir. Süreç içinde herkes mayasının gereği neyse onu yapmış, zilletin foyası ortaya çıkmıştır. Bunların attıkları her adımda maskeleri düşüyor, gizli gündemleri bir bir deşifre oluyor. Mücadelemiz İstanbul’un geleceğinin yabancı başkentlerde belirlenemeyeceğini göstermek, İstanbul’un geleceğini güvence altına almak içindir. PKK, İstanbul'a istikamet veremez, FETÖ söz söyleyemez. Mehmetçik katilleri İstanbul’da belediye yönetimini etkileyemez. İstanbul’un talihi terör yuvalarından gelen talimatlarla tayin edilemez. İnanıyorum ki, İstanbullu kardeşlerim de bizimle aynı duyuş, seziş, şuur ve kararlılıktadır."
Bahçeli, muhtarların demokrasi açısından son derece önemli ve tarihi bir görev üstlendiğini kaydederek, hizmetleri dolayısıyla muhtarlara teşekkür etti.
Muhtarların, vatandaşların gönlüne girmek için özverili çaba gösterdiğine işaret eden Bahçeli, "Muhtarlarımız bağımsızdır, hür iradeleriyle milletimize hizmet etmektedir. Bununla birlikte Türk demokrasisinin maruz kaldığı saldırıları görmek, anlatmak nasıl ki herkesin görevi ise sizlerin de görevi olmalıdır." şeklinde konuştu.
Devlet Bahçeli, Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasiye pek çok saldırı yapıldığını, bunun en bariz örneklerinden birisinin de 31 Mart’ta yaşanan usulsüzlükler ve sandık yolsuzlukları olduğunu söyledi.
Yüksek Seçim Kurulunun da milletin iradesine şaibe karıştıranlara suçüstü yaptığını ve Türk milletinin kaderiyle oynamak isteyen şarlatanlara geçit vermediğini vurgulayan Bahçeli, "İptal edilmeli mi, edilmemeli mi tartışmasına nokta koyulduktan sonra malum çevreler bu sefer de iptal gerekçelerini sulandırarak kamuoyunu yanıltmaya, yalanları servis etmeye başladılar. Yüksek Seçim Kurulunun yapmış olduğu açıklamada her şey açıktır, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenme sebepleri ayan beyan ortadadır." şeklinde konuştu.
108 sandığın sayım döküm cetvellerinin düzenlenmemesinin seçim güvenliğinin zedelendiğini ortaya koyduğunu aktaran Bahçeli, "Ayrıca 2018 yılında yapılan bir kanuni düzenlemeyle sandık kurulu başkanları ve kurulun en az bir üyesinin kamu görevlisi olma şartına riayet edilmemesi seçimin güvenirliğine gölge düşürmüştür. Usulsüzlük yapılan sandık sayısı toplamı 123’dür. Bu sandıklarda yaklaşık 42 bin oyun olduğu ortadadır. İki aday arasındaki oy farkının 13 bin 729 olduğu bir seçimde şüpheli 42 bin oy pusulasının varlığı seçimlerin iptaline doğal olarak yol açmıştır. Yüksek Seçim Kurulunun kararı son derece doğru ve isabetlidir. Şimdi sırada 23 Haziran’da gerçekleştirilecek olan seçimde hakkı haklısına teslim etmek vardır. Milliyetçi Hareket Partisi, İstanbullu her vatandaşımızın iradesinin sandıklara doğru bir şekilde yansıması gereği neyse yapacak, 23 Haziran günü sandıklara sahip çıkmak için elinden gelen çabayı gösterecektir." ifadelerini kullandı.
Muhalefet partilerinin ve PKK, FETÖ gibi terör örgütlerinin 31 Mart ve 23 Haziran'ı, 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin rövanşı olarak değerlendirdiklerine de dikkati çeken Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok şükür milletimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden rahatsız bu güruha geçit vermemiş, bundan sonra da vermeyecektir. Türkiye’de yeniden bir sistem tartışması çıkarmak isteyenlerin hevesleri tekrar kursaklarında kalacaktır. Kötü ve köksüz siyaset anlayışı başarıya ulaşamayacaktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden hazımsızlık duyanların komploları Türk milletinde makes bulmayacaktır. Malum çevrelerin Cumhur İttifakı’nın 31 Mart’taki başarısını aşağı çekme gayreti kendilerini trajikomik bir duruma düşürmektedir. 31 Mart sonuçlarına ister genel oy dağılımı, ister kazanılan belediye sayısı, isterse de il genel meclisinden alınan sonuç açısından, yani nereden bakarsanız bakın Cumhur İttifakı’nın çok net biçimde başarılı olduğu görülecektir. Bu durum milletimizin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden yana olduğunu göstermektedir. 31 Mart’tan umduğunu bulamayan siyasi partiler, terör örgütleri ve dış güçler Cumhur İttifakı’nın kaybeden taraf olduğu iddiasıyla hummalı bir çalışma yürütmektedir. Algı operasyonları boşunadır. Cumhur gerçekleri görmektedir, İstanbullu kardeşlerimiz her şeyi bilmektedir. Cumhur İttifakı’nın muazzam başarısı karşısında şaşkına dönmeleri normaldir. Cumhur ittifakı kazandığı sürece Türkiye karşıtı çevreler emellerine ulaşamayacaktır."
İstanbul'un 23 Haziran'da geleceği oylayacağını kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
"İstanbul’a tuzak kurmak isteyen iç ve dış odaklar bir aday etrafında kenetlenip onu desteklemektedir. Malum aday da kendini destekleyen çevrelerin hizmetine gireceğini, yörüngelerinden çıkmayacağını tasdik edercesine açıklamalarına ve söylemlerine devam etmektedir. Terörist başının heykelini dikme hayalinde olan bir hainin çizgisini beğendiğini dile getiren CHP adayından İstanbullu vatandaşlarımıza gelecek bir fayda yoktur. Seçilmesini Yunan gazetesinin 'Konstantinapolisi Fetheden Pontus' başlıklı haber ile duyurduğu ve bu duruma cevaben 'Yunansa Yunandır, Rumsa Rumdur, bu ülkede Rum var mı? Var, Yunanlı var mı? Var' ifadelerini kullanan birinin neye ve nereye hizmet ettiği açıktır. Hakkı olmadığı halde havaalanı VIP terminalini kullanmaya kalkan, kendisine müsaade edilmeyince işini dürüstçe yapan valimize ağır hakaretler savuran kirli ağızdan İstanbul için hayırlı bir sözün çıkması beklenmemelidir. İstanbullu her vatandaşımızdan dileğimiz oylarını kullanırken bu gerçekleri görmeleridir. 23 Haziran’da İstanbul kazanacaktır. 23 Haziran’da 16 milyon İstanbullu huzura kavuşacaktır. 23 Haziran’da milli bekamız güçlenecektir. 23 Haziran’da milli birlik ve dayanışma ruhumuz yükselecektir. FETÖ kaybedecektir. PKK yerin dibine geçecektir. CHP, İP ve HDP’nin çırpınışları sonuç vermeyecektir. Boyası akan, hırçınlığı, şiddet dili, gerçek yüzü ortaya çıkan, basit ve vasat bir siyasi profil çizen şahıs bir hafta sonra siyaseten hezimete uğrayacaktır."
Binali Yıldırım'ın 23 Haziran’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak gelecek beş yılda İstanbul’a, İstanbulluların emsalsiz desteğiyle hizmet edeceğine inandığını vurgulayan Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul’a mitili çoktan atmıştır, çalışmalarını son ana kadar heyecanla sürdürecektir. Söz verdik, dönmeyeceğiz. İnandık, başaracağız. İstanbul düşmeyecek, fetih ruhu silinmeyecektir." ifadelerini kullandı
© Tüm hakları saklıdır.