Gündem

Bahçeli: FETÖ'nün kalıntıları nereye kadar uzanıyorsa uzansın kesilip atılmalıdır

Bahçeli, Kastamonu'da 15 Temmuz'un 3. yıl dönümü kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte halka hitap etti

14 Temmuz 2019 13:34

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kastamonu'da 15 Temmuz'un 3. yıl dönümü kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte halka hitap etti. MHP liderinin gündeminde 'FETÖ' ve Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ne eleştirileri vardı. "FETÖ'nün kalıntıları nereye kadar uzanıyorsa uzansın kesilip atılmalıdır" diyen Bahçeli, yeni sistemi eleştiren muhalefete bir kez daha sert bir üslupla karşılık verdi.

"Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nden rahatsız olanlar vesayet özlemi çeken odaklardır, gerilim dilinden, kavga üslubundan yararlanan art niyetli oluşumlardır" diyen Bahçeli, "Eski sisteme dönelim diyenlerin FETÖ ile iltisakları vardır" ifadesini kullandı.

Yeni hükûmet sistemini tartışmaya açmanın Türkiye'nin elini zayıflatacağını söyleyen Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı sisteminin revizyondan ziyade devlet ve toplum hayatında kökleşmesi için mücadele edilmelidir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin güçlenmesi konusunda atılacak her müspet adıma destek vereceğiz" diye konuştu.

Kastamonu'da halka seslenen Bahçeli'nin konuşması şöyle:

"Yarın 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’dür. Fetullahçı Terör Örgütü 15 Temmuz’da Türkiye’yi yıkmak için silaha davranmıştı. Tam üç yıl önce Türk Silahlı Kuvvetler içine yuvalanan terörist bir kadro millete ve devlete silah doğrultmuş, ülkeyi kana ve gözyaşına boğmuştu. 251 vatan evladımız şehit olmuştu. 2 bin 194 vatan evladımız yaralanmıştı. Bu vesileyle 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü anıyor, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. 15 Temmuz’da satırları ihanet ve melanetle yazılmış karanlık bir senaryo tedavüle sokulmuştu. Amaç Türkiye’yi içten yıkmaktı. Amaç iç savaş çıkartmak, ülkeyi bölmek ve paylaşmaktı.

Gölbaşı’nda 51 özel hareket polisimizi şehit ettiler. TBMM’ne alçakça, şerefsizce saldırdılar. Emniyet ve istihbarat binaları, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, köprüler, en işlek cadde ve bulvarlar, stratejik noktalar bombalanmış, ateş altına alınmıştı. 15 Temmuz’da Türk, Türkiye ve İslam düşmanları kuyruğa girmişler, kudurmuş gibi üzerimize gelmişlerdi. Türk milletini canevinden vurmak isteyen barbarlar hiçbir vicdan ve inancın kabul etmeyeceği ölçüde hunhar yöntemlere başvurmuşlardı.

FETÖ, haçlıların nam ve hesabına girerek, emperyalizmin planlarına bağlılık göstererek Türkiye’nin varlığına kast etmeye azmetmiş, milletimizin uçaklarıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, diğer ağır silahlarla saldırıya geçmişti. Ancak yanlış hesap, kahraman Türk milletinden döndü. İstila emelleri Türkiye’nin yükselen kararlı ve tavizsiz mücadelesiyle yerin dibine gömüldü.

15 Temmuz’da Türk milletinden intikam alınmak istendi. 15 Temmuz’da bekamız doğranmak ve dağıtılmak istendi. 15 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyeti’ne zehirli hançer sallandı. Ancak milli irade ayaklandı, Türk milleti yediden yetmişe ayağa kalktı, FETÖ’cü teröristleri, arkalarında duran efendilerini analarından doğduklarına pişman etti.

İhanet imanı geçemedi. İşgal emelleri milli iffeti yenemedi. Bir dolarlık ederi olan namussuzlar Türk milletinin haşmet ve haysiyeti karşısında kaçacak ve saklanacak delik aradılar. Gene de yakayı kurtaramadılar, ezilmekten, cezalandırılmaktan kurtulamadılar. Şunu bir defa kararlılıkla söylemek isterim ki, FETÖ’yle mücadele sonuna kadar sürdürülmelidir. Bu konuda tavsama olamaz, ihmal olamaz, hoşgörü olamaz. Hatırlı ve arkası olan FETÖ’cülerin korunması veya kollanması diye bir şey söz konusu edilemez.

Elbette mücadele hukuk ve adalet kümesinde yapılmalıdır. Objektif kriterler, sağlam veriler, sağlıklı dayanaklar ve hukuki sınırlar çerçevesinde FETÖ’cülüğü tespit edilen kim varsa haklarında gereken adli işlemler yapılmalıdır. 15 Temmuz’da bize acımadılar, biz de onlara adalet içinde acımamalıyız.

FETÖ’nün kripto damarı, geride kalan kalıntıları nereye kadar uzanıyorsa uzansın kesilip atılmalıdır. Türkiye FETÖ musibetinden kurtulmalıdır. Bu karanlık dönem kesin olarak bitirilmelidir.

15 Temmuz, Türk milletini Anadolu’da boğma ve dağıtma girişimidir. 15 Temmuz, milli bekayı imha teşebbüsüdür. Elbette maruz kaldığımız tehlikeler henüz bitmemiştir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne sahip çıkılmalıdır. Milli birlik ve dayanışma ruhu, yani 7 Ağustos Yenikapı dirilişi yaşatılmalıdır. İblisin vücut bulmuş hali olan FETÖ ve PKK’nın ne hilesi bitecek ne de hainliği sona erecektir. Bunların kökü kurutulmalıdır. Bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin istikrarlı, iradeli, seri, tutarlı, hukuki, eşgüdüm halinde alacağı kararlar hayati önem ve değerdedir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemizin gelecek umududur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milli güvenlik ve beka sorunlarına yegâne çözüm ve çaredir. Eski sisteme dönelim diyenlerin FETÖ’yle irtibat ve iltisakları vardır. Eski sistemden medet umanların PKK’ya diyet borçları bulunmaktadır. Bunlar icazetlidir, ikiyüzlüdür, kalpleri mühürlüdür, siyasetleri rehinlidir, zihniyetleri haciz altındadır.

CHP Genel Başkanı’nın bir yanda Amerika tipi başkanlık sistemini önerip diğer yanda parlamenter sisteme vurgu yapması kurnazlıktır, kumpastır, tuzaktır. Eski sistem darbelere kucak açmadı mı? Eski sistem ekonomik krizlere, sert kutuplaşmalara, derin çatışmalara, vahim anlaşmazlıklara kapı aralamadı mı? Hangi dönem huzur yüzü gördük? Ne zaman rahat ve istikrara kavuştuk? Koalisyon tartışmaları ülkemizin gelecek ümitlerini tahrip etmedi mi? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden rahatsız olanlar vesayet özlemi çeken odaklardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni karalamaya tevessül edenler gerilim dilinden, kavga üslubundan, cepheleşme siyasetinden nemalanan ve yararlanan art niyetli oluşumlardır.

Türkiye’nin yüzü artık gelişmeye, büyümeye, zenginleşmeye ve yükselmeye dönmüştür. Buna engel olmaya çalışanlar hüsrana uğramaya mahkumdur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devlet yönetimindeki çatlaklıkları sona erdirmiştir. Çift başlılık nihayete ermiştir. Karar süreçlerindeki tıkanıklıklar açılmıştır. Hükümet etme sistemindeki engeller aşılmıştır. Türkiye ruh köküyle buluşmuş, Türk milleti bölgesel ve küresel tehditlere karşı ortak akıl, ortak iradeyi devreye almıştır.

Yeni bir 15 Temmuz’un olmaması için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güçlendirilerek, derinleştirilerek, ilke ve esaslarıyla kurumsallaştırılarak yaşatılmalıdır. Kriz meraklıları, kerameti kendinden menkul sözde aydın ve akademisyenler, CHP-İP-HDP-FETÖ-PKK zillet korusu yeni hükümet sistemine boyun eğdiremeyeceklerdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi henüz bir yılını yeni doldurmuştur.

Elbette her yeni sistemde olduğu gibi aksayan yönler olabilecektir. Bu da gayet normaldir. Önemli olan samimi bakışla, sorumluluk ruhuyla, dürüst bir vicdan eşliğinde yeni sistemin daha da etkin ve verimli olabilmesi için yapılması gerekenler her neyse ona kilitlenmek, gündeme almaktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin rehabilite veya revizyonundan ziyade bütün ilke ve kurumlarıyla devlet ve toplum hayatında kökleşmesi ve kuvvet kazanması amacıyla mücadele edilmelidir.

Yeni hükümet sistemini tartışmaya açmak, Türkiye’nin elini zayıflatacak, milletimizin 16 Nisan iradesine gölge düşürecektir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin güçlenmesi konusunda atılacak her müspet adıma destek vereceğiz. Çünkü bizim sevdamız Türkiye’dir.

Türk milleti kıvancımız, onurumuz, övüncümüzdür. Küresel dayatmaları elinin tersiyle iten bir Türkiye’den memnun olmayan iç ve dış çevrelere karşı biriz, beraberiz, birlikte güçlü Türkiye’yiz.

Çok şükür, çiğ süt içmediğimiz için karnımızda ağrı yoktur. Hesabını veremeyeceğimiz karanlık ilişkilerimiz, altından kalkamayacağımız bulanık ve sorunlu bir yönümüz, ‘acaba gün gelir karşımıza çıkar mı’ diye içten içe kaygılandığımız bir açığımız bulunmamaktadır. MHP’li belediyeler tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmeme konusunda bugüne kadar ahlak ve insanlık mücadelesini cesaretle yapmışlar, yapmaya da devam edeceklerdir.

Türk milleti bunu görmektedir. Kastamonu bunu bilmektedir. Bizim nezdimizde belediyecilik; insanı temel alan, milli ve manevi ölçülere uyması gereken demokratik bir zemindir."