23 Mayıs 2017 13:39
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın 'FETÖ'den tutuklu damadı Ömer Faruk Kavurmacı'nın sağlık sorunları ile tahliye edilmesine bir kez daha tepki göstererek, "FETÖ artık tümden yok edilmeli, kaynağı kurutulmalıdır. Sırtını sağlama hatırlı isimlerin korunmasına hiç gerek yoktur. Şunun damadı diye gözlerinin yaşına bakmamak lazım" dedi.
"Çaycıyı çorbacıyı bırakın, yılana çıyana bakın. Zehire odaklanın" diyen Bahçeli, "Kapıcıyı, odacıyı, memuru, işçiyi değil, 15 Temmuz'un kurgusunu, saldırı planlamasını yapan sözde akıl ve akil hocalarını yakalayın. Kavurmacılar aklanıyor, baklavacılar adaletten kaçırılıyorsa kesinlikle çözülmesi gereken bir sorun vardır" ifadesini kullandı.
Bahçeli, 'FETÖ'nün siyasi ayağı' iddiasına ilişkin olarak şunları söyledi:
"Adeta yer yarılmış, FETÖ'nün siyasi ayağı içine girmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'ye yeniden genel başkan olduğunda "İhanet içinde kim olursa gözünün yaşına bakmayacağız" görüşünü dile getirmiştir. Biz bu görüşü son derece isabetli değerlendiriyoruz. FETÖ ile mücadeleye herkesi çağırmasını olumlu ve doğru buluyoruz. Bu sözden sonra artık bahane tükenmiştir. Kripto damarının kesilip atılması, kılık değiştirmiş, üslup açısından kendini emniyete almış FETÖ'nün siyasi ayağının darmadağın edilmesi, seferberlik ruhu ile ele alınmalıdır.
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Bu ülke huzur ve refaha kavuşuncaya kadar OHAL kaldırılmayacak" sözlerine üstü kapalı olarak destek vererek, "Olağan şartlara daha ulaşılmamışken, mücadeleyi sekteye uğratacak her adım Türkiye düşmanlarına hizmette bir ve aynı olacaktır" diye konuştu.
Bahçeli grup toplantısından sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP'den gelen "Cumhurbaşkanlığı seçimi yasası değiştirilmelidir yoksa sıkıntı çıkar" şeklindeki tepkilerin hatırlatılması üzerine Bahçeli, "Yapılacak her güzel hareket gölgelenecektir. Adalet ve Kalkınma Partisi 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'ni büyük bir kalabalık ve görkemle gerçekleştirmiştir ve kurucusu olan sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey, partinin genel başkanlığı görevini üstlenmiş durumdadır. Hayırlı uğurlu olsun demek durumundayız" görüşünü savundu.
MHP grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:
Ülkemiz henüz "Oh be" diyememiştir, henüz düzlüğe çıkılmamıştır. Hakim olan belirsizlik sisi hala dağıtılamamıştır. Yıkmamız gereken engeller önümüzde durmaktadır. Terörizm bunlardan yalnızca birisidir. Elbette Türkiye Cumhuriyeti'nin kararlılıkla yürüttüğü mücadele çok değerli, çok anlamlıdır. Buna diyecek bir şeyimiz yoktur. Hatta haklı ve meşru terörle mücadele sürecine köstek olmak yerine desteğimiz de bilinmektedir. Çünkü konu Türkiye'nin bekasıdır. Hainlerin kökü kazınmadan şüpheniz olmasın ki aziz milletimiz huzur bulamayacaktır. Zaman zaman aksasa da, kuşkular fazlalaşsa da FETÖ ile mücadelede Türk devleti doğru bir çizgidedir. Milli bekamıza kast etmeye kalkan kan içici yarasaların tam bir temizlik ve tasfiye işleri vakit kaybetmeden yapılmalıdır. İşgal, emel ve niyeti bir daha ayağa kalkmamalıdır. Biz sadece bugünü değil, geleceğimizi de kurtarmak, güvenceye almak mecburiyetindeyiz.
FETÖ artık tümden yok edilmeli, kaynağı kurutulmalıdır. Aynısı PKK ve diğer terör örgütleri için de geçerlidir. FETÖ ile mücadeleyi adalet veya insani başka haslet ile ört bas etmeye kalkışmamalıdır. Mızrak çuvalı delmiş, geçmiştir. Yaşadıklarımızdan ve tecrübelerimizden sonra tahayyül ederken tahakküm çemberini kırmak zorlaşmıştır. Kafa karışıklığına, ikircikli tavırlara, sırtını sağlama hatırlı isimlerin korunmasına hiç gerek yoktur. Şunun damadı diye gözlerinin yaşına bakmamak lazım. İhanete ceza verilecekse, imtiyazlı veya değil hiç kimsenin ah vah etmesi doğru olmayacak, inandırıcı gözükmeyecektir.
Medyada fotoğrafları gösterilen lider kadrosu yorumu getirmek, arkada kalan zirve isimleri perdelemek demektir. Sincan Ceza ve İnfaz Kurumu'nda jandarmalar eşliğinde sıra sıra çıkan hainlerin darbe girişiminin kilit isimleri olduğu iddia edilmiştir. Bunların bir kısmının eski general olması ve aktif rol yüklenmesi söz konusu iddiaları aydınlatacaktır.
Adeta yer yarılmış, FETÖ'nün siyasi ayağı içine girmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'ye yeniden genel başkan olduğunda "İhanet içinde kim olursa gözünün yaşına bakmayacağız" görüşünü dile getirmiştir. Biz bu görüşü son derece isabetli değerlendiriyoruz. FETÖ ile mücadeleye herkesi çağırmasını olumlu ve doğru buluyoruz. Bu sözden sonra artık bahane tükenmiştir. Kripto damarının kesilip atılması, kılık değiştirmiş, üslup açısından kendini emniyete almış FETÖ'nün siyasi ayağının darmadağın edilmesi, seferberlik ruhu ile ele alınmalıdır. Olağan şartlara daha ulaşılmamışken, mücadeleyi sekteye uğratacak her adım Türkiye düşmanlarına hizmette bir ve aynı olacaktır. Çaycıyı çorbacıyı bırakın, yılana çıyana bakın. Zehire odaklanın. Kapıcıyı, odacıyı, memuru, işçiyi değil, 15 Temmuz'un kurgusunu, saldırı planlamasını yapan sözde akıl ve akil hocalarını yakalayın. Kavurmacılar aklanıyor, baklavacılar adaletten kaçırılıyorsa kesinlikle çözülmesi gereken bir sorun vardır. Himmet dediler, terör örgütüne para topladılar. Hidayet dediler, FETÖ'ye kan verdiler. Can aşıladılar, neden oldular.
Devletin her kademesine sızıp, iç savaş ve parçalanmanın şartlarını aşıladır. Bunlar iffetsizliğe kucak atan, vaiz geçinip vandallara bile taş çıkartan aklını ve ruhunu kaybetmiş FETÖ terör örgütünün uşaklarıdır. Bunların hakkından hukuken gelmek vaciptir. Hatırlıymış, tanınıyormuş, arkası kaviymiş, sırtı pekmiş... Bırakınız bu safsataları, geçiniz bu bayat taktikleri. Haine merhamet, mazluma ihanettir. Caniye hoşgörü, masumiyete karşı işlenmiş cinayettir. Türkiye düşmanlarına acınırsa, çok geçmez, fazla sürmez acınacak hale aziz Türk milleti düşer. Pensilvanyalı barbarın kirli oyuncuları varmış, kaç yazar? Destekçileri arasında pek çok ülke varmış, ne çıkar? ABD yediriyor, içeriyor, Almanya FETÖ'cülerin iltica taleplerini kabul ediyormuş, ne fark eder? Kahraman Türk neslinin ateşe kök söktüren kuvvetli nefesi, bunları yerle bir etmeye yeterlidir.
Muhterem arkadaşlarım, hatırlarsanız ABD yönetimi terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olan YPG'ye yönelik ağır silah yardımını 9 Mayıs'ta yayınlanan kararname ile resmileştirmişti. Bu karara dayanak olarak Rakka'ya yapılması planlanan askeri operasyon gösterilmiştir. ABD, ülkemizin çağrılarına kulak asmamış ve bir terör örgütü ile yol yürümeye karar vermiştir. PKK/YPG'nin silahlandırılması, iyi niyet ihlalidir. Obama döneminden miras kalan IŞİD bahanesi ile PKK, YPG'yi güçlendirmek akla uygun değildir. Terörün iyisi veya kötüsünün olmadığı söyleyegeldiğimiz bir hakikattir. Bir terör örgütünün bir başka terör örgütü ile ortadan kaldırma çabaları sorunları büyütecektir. Hangi terör örgütü olursa olsun, bunlara verilen destek ve yardımların bir süre sonra daha ciddi sorunlara yol açacağı unutulmamalıdır. Afganistan örneğinin ne anlama geldiğini en iyi bilmesi gereken ülke ABD'dir. Burada silahlandırılan grupların ABD'yi nasıl hedef aldığını 11 Eylül dolayısı ile hepimiz biliyoruz. Bugün Afganistan merkezli terör oluşumlarından bahsediyorsak ABD yönetiminin hata ve yanlışlarını gözden uzak tutmamalıyız. Ağır silahların YPG'ye verilmesi, sorumlu devlet anlayışı ile izah edilecek yanı yoktur. ABD, Türkiye gibi önemli bir müttefikine karşı büyük bir saygısızlık ve husumet örneği göstermiştir. ABD'nin bu tercihinin Türkiye nazarında sorgulanması gayet tabidir. ABD yönetiminin PKK/YPG'yi silahlandırma kararı alması sürpriz değildir. Suriye krizi başladığı günden beri bu terör örgütünü silahlandıran da, göz yuman da Washington yönetimidir. Bu konuda bir diğer suç ortağı da Moskova yönetimidir. Bunların hepsini şimdiye kadar yaşadık ve gördük. Anlaşılan gerçek odur ki, PKK ile iş tutan ve sözde Kürdistan hayali kuran karanlık lobiler, düşman çevreler boş durmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ABD ziyareti esnasında Türk güvenlik görevlilerine saygısız muameleler, hiçbir vatan evladının gözünden kaçmamıştır. ABD makamının alması gereken tedbirleri her seviyede ihmal etmesi sonucunda güvenlik zafiyetleri ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin Washington büyükelçiliği önünde gösteri yapmaya kalkan terör yandaşları ile Türk görevliler arasında yaşanan tartışma titizlikle incelenmelidir. ABD'lilerin, "Türk şiddetinden" bahsetmesi, diplomatik nezaketi hiçe sayan yanlı ve maksatlı çürük bir iddiadır. Türk ve şiddeti aynı cümle içerisinde kullanmak, ABD'nin yeni dışişleri bakanının haddi değildir. Şiddet görmek isteyen bakan kafasını kaldırıp Irak'a bakarsa, ülkesinin geçmişine bakarsa şiddeti net olarak görecektir.
ABD'li bakan bölücülerin, terör yandaşlarının ve yandan çarklı bir avuç kendini bilmezin yaptıklarını görmüyor, yaşananlardan dehşete düştüklerini söylüyor. Dehşete düşmesi gereken ABD Dışişleri Bakanı değil, küresel güçler tarafından zincire vurulan koskoca İslam alemidir.
ABD Başkanı'nın göreve gelmesinin ardından yaptığı ilk yurt dışı ziyaretinin Suudi Arabistan'a yapması ilk bakışta iyimserlikle karşılansa da, inandırıcılığı zayıftır. "İslami aşırılara karşı" ortaklık teklifte bulunması da samimi değildir. İslam aşırı değildir. Washington'dan İslam'a baktığında terör ve şiddet görenler, ya bakan kör ya da bakmayan kötürümdür. İslam barış dinidir, şüphesiz ki Allah nezdinde din İslamdır. İslam ile terörü ilişkilendirmek art niyet değilse, su katılmamış cesarettir. ABD'li bakan şiddetin ne demek olduğunu ya girdiği kan banyosunda unutmuş, ya da Türk kime denir, unutmuştur. Türk şiddet değil, tarihe nam bırakmış bir şuurdur. Bizim geçmişimizde Vahşi Batı değil, herkesi kucaklayan merhamet ve adalet vardır. Bizim geçmişimizde posta arabasının önünü kesenler, at hırsızları, posta kutusu soyanlar, Kızılderililerin kanına giren acımasızlık değil, asalet ve soylu bir millet ruhu vardır.
Washington Büyükelçiliği önünde Türk düşmanlarının provokasyonlarını sümenaltı edip Türkiye'yi suçlamak, utanç duyulacak bir savunma hâlidir. ABD'deki PKK damarı birden damarmış, Türk heyetinin resmi ziyareti ile azgınlaşmış, savaş baltalarını ortaya çıkarmıştır. Türkiye'nin ABD'ye vermiş olduğu nota doğrudur, yerindedir. Azı vardır ama çoğu yoktur. Bu müzik notası değil, Türk milletinin onur müdafaasıdır. MHP olarak ABD'nin her fırsatta kötü niyetini gözler önüne seren iki yüzlü, hezeyan dolu politik tavrını kınıyor, yazıklar olsun diyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı'nı, Türkiye'nin haklı tezlerini ABD tarafına doğrudan söylediği için kutluyorum. Kendisine teşekkür ediyorum. ABD Başkanı Trump, Türkiye ile ABD ilişkilerini kimsenin yenemeyeceğini söylemiştir. ABD yönetiminin duruşunu Trump'ın yaptığı açıklama görmek mümkündür. PKK'ya karşı mücadelemize destek verdiklerini söyleyenlerin, Suriye'de bu örgütün sırtını sıvazlaması dramatik bir mizahtır. Bu nedenle ABD Başkanı'nı PKK terör örgütü ile mücadelemizde yanımızda olduğuna yönelik ifadesi yanlıştır. Türkiye'nin müttefiki olduğunu söyleyen ABD Başkanı, kendileri nazarında da PKK ile bağlantısı olduğunu bildikleri terör örgütleriyle kol kola, koyun koyunadır. Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı terörist, ABD Başkanı'nın temsilcisinin yanından çıkıyorsa ABD Başkanı ne diyecek? 11 Eylül'de ABD'nin yaşadığı terör saldırılarından sonra müttefik gördüğü bu ülkenin terörle mücadelesinde yanında olmuştur. Ülkemiz kendisine yakışanı yapmış, ABD'ye olan desteğini mümkün olan her seviyede göstermiştir. 11 Eylül saldırılarından sonra ülkemiz, ABD'nin tüm yardım taleplerini yerine getirmiştir. ABD yönetiminin Türkiye'den alacağı dersler çoktur. Devlet olma şerefini teröristlerle beraber hareket ederek kendi ayaklarının altına alan ABD yönetiminin, küresel adaletle yönetimi en haiz beklentimizdir. Herkes safını iyi seçmeli, ona göre tercihini yapmalıdır. Türkiye, geçici hesaplara kurban edilemeyecek kadar büyük bir ülkedir. Türkiye, kıtaların kesiştiği kavşak noktalarında var olmaya yemin etmiş, güçlü bir devlettir. Biz dost ve müttefik kaybetmek istemeyiz ancak ABD aksi yönde inat ederse, önümüze ve geleceğimize tek yürek halinde bakarız. Tarih boyunca büyük davalar, büyük hayal ve hedefleri olan insanların omuzlarına alınmış, taşkın seller gibi istikbale taşınmıştır. Heyecan varsa yılgınlık sönecek, şuur hakimse çılgınlık sonlanacaktır. Şuur yoksa, heyecan bir müddet sonra tökezleyecektir. Heyecanın şuurla yoğrulması, yenilmezliği doğuracaktır. Yanlış yere saplanmak da, hedefin arkasına düşmek de hedefsiz olmak kasar isabetten uzaktır. Büyük hedefler, büyük heveslerin, büyük hevesler ise büyük düşüncelerin eseridir. Tarih henüz cılız fikirlerden küçük heyecanların doğduğuna şahitlik etmemiştir. Hedefimiz de, hevesimiz de, düşüncemiz de yüzümüzü kara çıkarmayacak, bizleri mahçup etmeyecektir. Biliyoruz ki bugüne kadar keşfi yapılmamış en büyük güç, inanmış insandır. Yüksek ufuklara odaklanan, ulaşılmaz gibi görünen ne varsa akıl ve kalp süzgecinden geçirip kavrayan, ancak ve ancak davasına inanmış insandır. Kısaca ifade etmek isterim ki, MHP inanmış, ilkeli ve ahlaklı bir hayatla bezenmiş, ülkesinde erimiş insanların yeridir. Ve bunlar, milliyetçi ülkücü hareketin boyun eğmeyen, şuna buna eyvallah etmeyen Türk-İslam ülküsüyle doğmuş taşmış gönüllü neferleridir. Ne mutlu bizlere ki 48 yıldır ayaktayız. Düşürmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Mücadele başa çıkmayıp, aşmayı, uğraşmayı, çırpınmayı, pes etmeden var olmayı göze almış yüreklere özgü bir vasıftır. Bu özelliklere sahip olamayan, bedel ödemeye yanaşmayan, kararlarının arkasında duramayan, en küçük zorluk ve karşıt propagandada dönüş yapan, sıkıyı görünce saklanacak kovuk arayanların sahip olabilecekleri bir unvan değildir dava adamlığı.
Hafta sonu 41 ilimizde aynı anda, aynı şevk ve heyecanla gerçekleştirilen il kongrelerimiz bunun bariz ve çarpıcı ispatıdır. Eridiğimizi söylüyorlar, kayıplarımız olduğunu, zaaf içinde olduğumuzu iddia ediyorlar. "Kongrelere ne gereği vardı?" diye afra tafra ile soranları duyuyorduk, başardık mı, başardık. 41 ilimizde kongrelerimizi yaptık mı, yaptık. Milliyetçilik ve demokrasinin şölenini 41 vatan köşesinde yaşattık. MHP varsa çarenin bitmediğini, özlemlerin eninde sonunda vuslat ile buluşacağını kanıtladık. MHP'nin teşkilat yapısı diri ve dinamiktir. Kadroları inanmış ve iddialıdır. Mensupları vatan, millet, bayrak aşkı ile anlamlıdır. Biz gideceğimiz limanı biliyor, fırtınalara karşı uyanık ve tedbirli duruyoruz. En zor şartlar altında bile "Ama" demeden ülkülerimizi savunacak kadar kırılmaz bir irademiz vardır. Her yönü ile meydandadır. MHP'nin başarısızlığı, teklemesi, kaos ve krize düşmesi konusunda 1 Kasım'dan sonra devreye giren iç ve dış mihraklara şamar gibi inecek tokat, milletimizle buluşmalarımız, sadakatimiz olacaktır. Bunlara söyleyecek sözümüz bitmiştir. Sözü zaten milliyetçi hareket söylemiştir. Kongresini yapan il teşkilatlarımızı, seçilen il başkanlarını ve bütün dava arkadaşlarımızı kutluyorum. Bizde kaybeden yoktur, kazanan milliyetçi ülkücü harekettir. Bundan sonra kalan illerimizin kongreleri de gerçekleştirilecek, 18 Mart 2018'de 12. Olağan Büyük Kurultayımız muazzam bir şekilde tamamlanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin meşakkatle kazandığı demokrasiye sonuna kadar bağlıyız. İnsanın insan olması sıfatından kaynaklanan temel hak ve hürriyetlere saygı duyuyoruz.
© Tüm hakları saklıdır.