Gündem

Bahçeli’den Mehmet Akif Ersoy mesajı: Onu tanıyıp feyiz almak bu fani hayatta bir ikramdır

“Korkma demişti, korkmayacağız. Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak demişti, söndürmeyeceğiz. Ocaklarımızı da tüttüreceğiz”

27 Aralık 2021 15:41

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 85. yıldönümü nedeniyle sosyal medya hesabından bir anma mesajı paylaştı.

Bahçeli, “Kanaatimce, Akif’i tanıyıp feyiz almak bu fani hayatta bir ikramdır. Vefatının 85’inci yıl dönümünde Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle, hürmetle anıyorum. Korkma demişti, korkmayacağız. Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak demişti, söndürmeyeceğiz. Ocaklarımızı da tüttüreceğiz” dedi.

Bahçeli, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102’inci yıl dönümünü de kutladı. Bahçeli, “O geliş, bir uyanışın müjdesiydi. O geliş, milli diriliş ruhunun bayraklaşmasıydı. O geliş, kahramanların omuzlarında yükseldikçe yükselecek bir milletin ayağa kalkmasıydı. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, kurtuluşumuzun mümtaz isimlerine, kutlu ceddimize, aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, milli onurun hiçbir mütecaviz, hiçbir müstevli ve muhasım odağın karşısında eğilmeyeceğini azimle ifade ve ilan ediyorum” diye yazdı.

Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:

Büyük şair ve dava adamı, ahlakı ve sağlam imanıyla adını milli hafızalara kazıyan Merhum Mehmet Akif Ersoy 27 Aralık 1936 senesinde ebediyete irtihal etmişti. Akif, düşündüğü gibi yaşayan, müessir iradesiyle, mütekamil inancıyla öne çıkan, öncü olan bir gönül insanıydı.

Merhum Mithat Cemal Kuntay’ın vurguladığı üzere, Akif vitrin adamı değildi. Önünden geçenler bunu göremezdi. Akif’i görmek isteyenler içine nüfuz etmek zorundaydı. Gösterişe kapalı, riyakarlığa ve sahteliğe karşıydı. Tevazu onun duru hayatıyla anlam ve açıklık kazanmıştı.

“Onun içyüzüne baktığım vakit, gökyüzüne, denize bakar gibi ferahlardım.” diyen Merhum Mithat Cemal Kuntay gerçekten de efradını cami ağyarını mani bir değerlendirmede bulunmuştu. Nitekim onun 63 yıllık hayatında siyah, lekeli, şaibeli hiçbir nokta da olmamıştı.

Akif, istiklalimizin manzum eserini kaleme alırken, yüreğinden adeta bir fırtına gibi kopan sesi dinlemiş, vatana ve millete duyduğu emsalsiz sevdayı kıtalar halinde nakşetmişti. Hasbiliği, engin hissedişi ve heyecanı hem eserlerine hem de erdemli hayatına birebir yansımıştı.

Merhum Nihat Sami Banarlı, Akif’i şöyle anlatmıştı: “Ben Mehmet Akif’i inanmış bir insan olarak her hatırlayışımda, evliyalar kadar temiz ve lekesiz görebilmenin hazzını duyarım. İçim rahatlar.” Milli Mücadele yıllarında milletimize umut aşılamış, kalpleri teskin etmişti.

Akif, Safahat’ın bir yerinde; “Mezardan akseden avazı kimse dinler mi?” diye soruyordu ancak, onun mezar taşında bile İstiklal Marşı’nın ilk kıtasının parlak meşalesi görmesini bilenler için durmadan yanıyordu.

Kanaatimce, Akif’i tanıyıp feyiz almak bu fani hayatta bir ikramdır. Vefatının 85’inci yıl dönümünde Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle, hürmetle anıyorum. Korkma demişti, korkmayacağız. Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak demişti, söndürmeyeceğiz. Ocaklarımızı da tüttüreceğiz.

Bugün ayrıca Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102’inci yıl dönümüdür. O geliş, bir uyanışın müjdesiydi. O geliş, milli diriliş ruhunun bayraklaşmasıydı. O geliş, kahramanların omuzlarında yükseldikçe yükselecek bir milletin ayağa kalkmasıydı.

Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, kurtuluşumuzun mümtaz isimlerine, kutlu ceddimize, aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, milli onurun hiçbir mütecaviz, hiçbir müstevli ve muhasım odağın karşısında eğilmeyeceğini azimle ifade ve ilan ediyorum.