T24 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin yaşadığı kaset olaylarını değerlendirdi. Bahçeli, "Geçmişte karşı görüştekiler arasında kavgalar yaşandı. Ama hiçbir zaman bu dönemdeki kadar ahlaksızca işler yapılmadı. Bu yapılanlar kurşundan daha ağır" dedi.
Bahçeli, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ile Hürriyet muhabirleri Süleyman Demirkan ve Umut Erdem’in sorularını yanıtladı. İşte o söyleşi:
Tatile girerken yapıyorlar
- “Genelde cuma gününden sonra tatile girildiği zaman internette bir takım suçlamalar yapıyorlar. İlk iki arkadaşımızla ilgili kaset Bolu ve Düzce seyahatimizdeyken yayınlandı. Sonra İstanbul’da pazar günü yapacağımız buluşmanın arifesinde iki kaset yayınlandı. Bu iki arkadaşımız da aynı zamanda İstanbul’un milletvekili adayları. Biz eldeki bilgiler ışığında bir hareket, başlangıç noktası olarak bu yayınları yapan internet sitelerinin ABD’de yapıldığını tespit ettik ve oradaki yayınlarla ilgili kullanılan banka kartında Faruk Bayındır’ın adı geçtiğini belirledik. Sonrasında 18 Mayıs’a kadar ‘Sayın Bahçeli istifa etmelidir, aksi takdirde altı kaset daha yayınlayacağız’ denilen bir yayın yapıldı. Burada olay biraz farklı. Bu MHP’yi tehdit ve şantaj eden bir boyuttur. MHP’nin bunu kabullenmesi mümkün değildi.
Tehdide boyun eğmedik
- Biz de ‘böyle tehdit ve şantaja boyun eğmeyiz’ dedik ve boyun eğmedik. Ama ahlaki duruşta aynı tutarlılığımızı sürdürdük ve gereğini yaptık. 18’inde arkadaşların istifasını istemedik. ‘İsminiz burada geçiyor, istifa edin’ dememiz doğru değildi. Çünkü ortada bir şey yoktu. Sonunda Mehmet Ekici ile ilgili bir yayın çıktı. O arkadaşımız zaten kendisi istifa etti. Osman Çakır Bey, ‘Ben aile sahibiyim, çocuklarım var. Kendimi bir tartışma ortamında görmek istemiyorum’ dedi. Diğer arkadaşlarımız da ona paralel hareket etti.
Evlere kim, nasıl girdi?
- Kasetlerle ilgili biz gereğini yaptık. Bundan sonraki görev, bu evlere kimin, nasıl ve hangi amaçla girdiğinin bulunmasıdır. Bunlar MHP’nin kararlı duruşunu etkisiz halde bırakmak, itibarsızlaştırmak amacıyla yapılıyor.
Belediye parkında çekilmedi
- Başbakana bir şey hatırlatmak lazım. Zinanın suç olmaktan kaldırılması sürecindeki demeçlerini bir okusun. Danışmanları masasının üzerine koysun. O dönemki demecinde, ‘Zina Yasası eşitsizliği giderecek. Kutsal aile kurumumuzu yıpratmamak için bir adım atmak gerekiyor. Eğer, aldatma varsa, şikayete bağlı olarak burada bir ceza var. Alan razı, veren razı ise o zaman zaten hiçbir şey yok’ diyor. Şimdi bunu söyleyen Başbakan, bu kasetlerle ilgili ne diyecek? Bunun neresi genel hayat, neresi ev? Bu kasetler herhalde belediyenin son düzenlediği bir parkta çekilen manzaralar değil. Başbakan ya sessiz kalıp sonucu beklemeli veya sonuç almak için güçlü bir siyasi irade koymalı.
23 günde büyük tahribat
- Sayın Cumhurbaşkanının değerlendirmesi çok geç kalmış bir değerlendirme. Büyük bir tahribat yapıldıktan sonra sözün hiçbir anlamı yoktur. Aradan 23 gün geçti, atı alan Üsküdar’ı geçti. 23 gün içerisindeki bu büyük tahribatın, Cumhurbaşkanı’nın bu açıklaması ile telafisi mümkün değil. Kendisi ile Recep Tayyip Erdoğan ile arasına bir ince çizgi koymak istiyorsa; bu geçti. Bütün bunlara rağmen savcıların harekete geçmesi isteği var. Savcılar bu isteği yerine getirse iyi olur.
Hedef MHP; kenetlendik
- Bu süreçte hedef MHP’dir. Şu an için MHP Genel Başkanı ve lideri benim. Dolayısıyla hedef benim olmamdan tabii bir şey olamaz. Anadolu’da kasetlerin olumsuz etkisiyle karşılaşmadık. Aksine kenetlendik. Herhangi bir sebeple 12 Eylül sonrası siyasal yapılanma sürecinde, bizden biraz kopmuş, küskün, kırgın arkadaşlarımızı şimdi yanımızda görüyorum.
TİB Başkanı istifa etmeli
- ‘Elimizde şalter yok’ diyen Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın (TİB) bu aşamada söyleyecek hiçbir sözünün olmaması lazım. Eğer bir şey söylemek istiyorsa iki kelime kafidir; ‘İstifa ediyorum.’
Ruhlarını nasıl teslim edecekler
- Burada, İslami çizgiden gelen bir siyasi hareketin, bu gibi konuları sürekli seçim meydanlarında tekrarlaması hali, çok büyük bir yanlış. Bununla ilgili ayet, hadisler var. Hepimiz için ölüm mukadder. Eğer bir gün, Allah gecinden versin, hak vaki olur ise ruhlarını teslim ederken, hangi huzur içerisinde bu teslimatı yapacaklar.”
Kurşundan daha ağır çok adice
- 1967-1968 öğretim döneminden beri yaklaşık 40 yıldır bu hareketin içindeyim. Hiçbir kopuşum olmadı. Hayat tarzım oldu bu benim. Geçmiş dönemde çok zor zamanlar oldu. Karşı görüştekiler arasında kavgalar yaşandı. Bizim hareketimizi engellemek için birbirlerine kurşun sıktılar. Ama hiçbir zaman bu dönemdeki kadar ahlaksızca işler yapılmadı. Bu yapılanlar kurşundan daha ağır. Çok adice bir şey.
- Çünkü buna muhatap olan insanın, ailesi, yetişmiş, belli yaşlara gelmiş evlatları, sosyal çevresi var. Bunlarla ilgili eğer gayrı ahlaki ve siyasi etikle bağdaşmayan bir tavır tespit etmişseniz o zaman elinizdeki bilgileri internet sayfasında yayınlayarak kamuoyunu farklı bir alana çekmek yerine partinin yöneticilerini uyarmanız lazım. Yeni yetişmiş bir evladın kafasında babasıyla ilişkili bir soru işareti yaratarak hayatı zindan etmeye hakkınız yok.