Gündem

BAE'den Ankara'ya: Tarafsız kal!

BAE Dış İlişkilerden Sorumlu Bakanı Enver Gargash Türkiye hakkında açıklamalarda bulundu

07 Ağustos 2017 11:14

Türkiye’nin, Katar krizi ile birlikte ilişkilerinin yeniden gerildiği Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dış İlişkilerden Sorumlu Bakanı Enver Gargash, Ankara’ya “tarafsız kalma”sı mesajı yolladı.

Gargash, Türkiye’nin islamcı partilere verdiği siyasi destekten ve Mısır’a karşı tutumundan rahatsız olduklarını vurgularken, Türkiye’den Müslüman Kardeşler (MK) ve Hizbul Umma üyesi 4-5 kişinin iadesi için de yanıt beklediklerini söyledi.
 
Bakan'ın Cumhuriyet'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
 
-İki ülke ilişkileri ve Katar krizinin etkilerinden başlarsak...
 
Katar krizi, Türk medyasında adil bir şekilde yansıltılmadı. Türkiye bizim için çok önemli bir ülke. Türkiye büyük bir Orta Doğu ülkesi ve aynı zamanda bizim ortağımız. Bizim Türkiye ile kapsamlı bir ticaretimiz var, 9 milyar dolar civarında. 4,5 milyar dolar Türklerin yatırımı. Burada çok aktif ve profosyonel bir Türk topluluğu var. Ve çok sayıda Türk ziyaretçi var sanırım 130 bin civarında; yaklaşık 40 bin de bizim vatandaşlarımız ziyaret ediyor. Bizim önemli bir ekonomik bağımız var. Bu perspektiften bakınca, Katar krizinde  bizim görüşlerimizi açıklamak  çok önemli. Temel olarak Katar krizine iki açıdan bakmak gerek. En önemli açı, Katar'ın  aşırıcı, cihatçı ve bazı olaylarda da terörist gruplara desteği. Biz bunu çok büyük bir problem olarak görüyoruz. Ve bu bir gerçek. Mesela 59 kişi ve 12 örgütle ilgili bir liste yayınladık. Bu şahısların bir çoğu ya Katar'da oturuyor ya da Katar tarafından destekleniyor. Ve bu kişilerin bir çoğu ABD, AB ve BM  tarafından yasaklanmış. Bunların bir çoğunun yasaklı listesinde yer almasının nedeni, Suriye, Libya, Somali gibi ülkelerde El Şebab'a El Kaide(EK) gibi örgütlere para aktarmaları nedeniyle. Dolayısıyla bizim burada açık bir sorunumuz var ve bu MK'nın da ötesinde. MK bir tartışma konusu olabilir. Bizim için MK, bölgede gördüğümüz birçok terörizm kaynağıdır ama bu konu onun da ötesinde.

Modern cihatçılığın kökeninde kutub var 

 
-Siz niye MK'yı terörist örgüt olarak görüyorsunuz?
 
Birçok nedenle. Tüm modern cihatçı görüşler  Seyyid Kutub'un görüşleri üzerine inşa edildi. Temel olarak da, islami gözüken bir toplumda yaşayabilirsiniz ama bu gerçekte islami bir toplum değildir dolayısıyla meşru hedeftir diyor. Birçok modern terörist cihatçılığın temeli buna dayanıyor. MK, yeni halinde de bu düşünceyi uyguluyor; bu düşünce MK için temel. Bunun haricinde ayrıca eğer El Kaide (EK) liderliğine bakarsanız; bunların eskiden MK'den olduğunu görürsünüz; mesela Osama Bin Ladin, veya Eyman Zevahiri. Bugünkü birçok modern cihatçı teröristin MK ile bağı olduğunu görürsünüz.
-Sizin topraklarınıza MK tarafından bir saldırı oldu mu?
Biz devletin istikrarını zedeleyen örgütler bulduk; burada büyük bir aşiret vardı devletin istikrarının altını oyan ve bunlar MK'nın parçasıydı. Bunu gördük.

Katar fırsatçı


-Deniyor ki, Katar'ın terörizme destek verdiğine dair kanıt gösteremiyorlar?
 
Birçok alan var. Bir örnek vermeme izin verin. Son İngiliz Dışişleri raporunda , İngiliz parlamenterleri yanıtlarken, 'Mısır'daki MK ile ilgilenmeyeceğiz çünkü Mısır'da şiddeti desteklediler' deniyor...
 
-Ama bu İngiliz raporu
 
O zaman size örnekler vereyim. Birincisi; Seyyid Kutub'un düşünceleri modern cihadçı teröristlerin İncili olarak duruyor. MK çıkıp, o bizi artık temsil etmiyor demedi. 'Onun kırk yıl önceki düşünceleri bizi temsil etmiyor' demediler. İkincisi; daha önce de söylediğim gibi, bugünkü modern terörizmin bir çok lideri Kutub ile bir noktada birlikteydi. Bin Ladin'i, Zevahiri'yi vurguladım. Ve liste dürüst olmak gerekirse uzun...Üçüncü olarak da biz Mısır örneğini gördük;  ki burada MK, şiddet ile tarihi bir rol oynadı ve sadece tarihi olarak değil, son olarak da Mısır sisteminin altını oymaya çalışarak. Eğer MK'nin siyasi şiddetle bağını görmek istemezseniz, o zaman sizi ikna etmek çok zor olur. Ama bence ilişki olduça açık ve kanıt oldukça fazla. Katar'a geri döndüğümüzde, sadece MK'nin eşi değil ve bizim artık düşünmeye başlamamız lazım, Katar bu bu davaya gerçekten inanıyor mu yoksa bu fırsatçılık mı? Benim görüşüme göre fırsatçı. 

Siyasi ilamla flörtü arap baharıyla başladı

 
-İdeolojik değil yani
 
Hayır ideolojik değil. Birçok nedenle. Birincisi; Katar bu politikaya 1995'te İsrail'e açılımla başladı. Katar, İsrail delegasyonuna, rejimine, temsilcilerine  kapı açan ilk Körfez ülkesiydi. Sonrasında Katar'ın, büyük bir suçu vardı; nasıl oldu da Amerikan birlikleri Arap Yarımadasına gelebildi? Biliyorsunuz ki bu tamamen kabul edilemez. Açık olarak görülüyor ki bu kampanyada çok fazla fırsatçılık vardı çünkü Amerikan birlikleri SA'ı,  Katar'a geçmek için terk ettiler ve bir kez daha bu fırsatçılığı görüyorsunuz. Buradaki fikir; 'ben tüm bu çelişkileri kullanacağım ve  bu çelişkilerden, bölgenin dış politikasında, kendim için güvenli bir alan yaratacağım'. Bunun ardından biz Katar'ın Kaddafi, Esad, Hizbullah ile yakınlaştığını gördük. Bu 2005 -6  döneminde çok açıktı; benim Katar'ın dış politikasında 'fırsatçılık faslı' dediğim yeni bir dönemdi. Yani açıkça, İsrail'den, en yakın arkadaşınızın Esad, Hizbullah, Kaddafi olduğu bir döneme geçildi. Ve Arap Baharı'yla 2010-11'de Katarlılar siyasi islam ile flört etmeye başladılar. Bu benim deyişimle yeni bir podyum için bir başka adımdı. O zamandan beri Katar dış politikası 2010-11'den itibaren siyasi islam ile ittifak yaptı. 

ABD istedi

 
-Bugün değişim sürecinde olan Hamas o dönemde  MK'ci diye eleştiriliyordu? 
 
Evet ama Hamas tartışmasında, benim kendi kaynaklarımdan bildiğim, Katar da rol oynadı. Katar, Taliban ofisini memnuniyetle karşıladı çünkü Amerikalılar istedi.
 
-Ama 2-3 gün önce NYT'nin manşetinde sizin ABD Büyükelçinizin aslında BAE'nin Taliban ofisine evsahipliği yapmak istediğine dair hacklenen mailler vardı?
 
Bu dönemde ABD'liler Taliban ile bir bağ istediler siyasi diyalog için; bize ve bölgedeki diğer ülkelere sordular. NYT'de gerçeklerin yarısı var. Biz o dönemde, Taliban ofisini kabul ederiz ama 3 önşartımız var dedik. Bu şartlar şöyleydi:  'Obama Bin Ladini reddetmeliler',   'Afganistan'da siyasi, anayasal süreci kabul etmeleri gerek' ve 'silahlarını bırakmaları gerek'. Taliban bu önşartları reddetti ve sonuç olarak Abu Dabi'de bir ofise gelmediler;  bu şartlarda ısrarcı olmayan Katar'a gittiler.
Hamas hikayesinde de, şunu bilmek ilginç olacaktır; Katarlılar o zaman,  ABD ve İsraillilerden, Hamas bürosunun açılması için izin istedi.
 
 -Arap baharına dönersek...
 

2011'de, Katar'ın, Arap Baharı'nda önemli rol oynadığı hissi vardı. Birçok batılı istihbarat örgütünde ve birçok düşünce kuruluşunda, bölgenin, Arap dünyasının çok büyük değişimden geçtiği düşüncesi vardı ve bu değişikliğe öncülük edenler de siyasi islamcılardı. Katar, siyasi islamcılara yeni bir podyum sağlayarak, buna öncülük etti . Ve 7 yıl sonra bu yürümedi. Mesela biliyoruz ki, MK, Mısır'da toplum tarafından reddedildi. Bazı insanlar, askeri darbeyle birlikte, MK'ya karşı değişimi görmek istedi ama bu ondan çok daha büyüktü.  Gerçekte Mısırlıların büyük bir kısmı gelip, 'dini bir devlet görmek istemediklerini' söylüyordu. Bence bu önemli. O dönemden beri Katar, milyarlarca doları islamcıları, siyasi islamcıyı, aşırıcıları desteklemek için harcadı. Bir örnek vermeme izin verin, Esad'a karşı Suriye devrimi halkın devrimi olarak başladı. Biz de grubun bir parçasıydık ve neler olup bittiği konusunda çok endişeliydik. Bilinçli olarak radikalleştirildi. O dönemde birçok dostumuzu uyardık; BAE, 'dikkatli olun çünkü biz bu devrimi radikalleştiriyoruz' diyen ilk ülkelerden biriydi.
 
Söyleşinin tamamı için tıklayın