-''BABAMIN İNTİHAR ETTİĞİNE İNANIYORUM'' KIRKLARELİ (A.A) - 06.01.2011 - Mardin'in Bilge köyünde 44 kişinin öldürülmesinden hükmen tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi'nde intihar ettiği ileri sürülen Süleyman Çelebi'nin cenazesi Kırklareli'ye getirildi. Edinilen bilgiye göre, hükmen tutuklu bulunduğu Sincan 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda 4 Ocakta kendini asarak intihar ettiği ileri sürülen Süleyman Çelebi'nin cenazesi, Kırklareli'deki yakınları tarafından yarın toprağa verilmek üzere Ankara Büyük Şehir Belediyesine ait cenaze aracıyla getirdiği Kırklareli'de, Devlet Hastanesi morguna konuldu. Süleyman Çelebi'nin eşi Makbule Çelebi, eşinin intiharıyla ilgili konuşmak istemediğini söyledi. Çelebi'nin yakınları, cenazesinin araçtan indirilmesi esnasında, basın mensuplarının görüntü almasına ''Çekmeyin, bize kalsın onun hatıraları'' diyerek tepki gösterdiler. Daha sonra cenaze aracından çıkarılan Çelebi'nin tabutu hastane morguna konuldu. -''BABAMIN İNTİHAR ETTİĞİNE İNANIYORUM''- Süleyman Çelebi'nin büyük oğlu Mustafa Çelebi, babasının cenazesinin morga kaldırılmasından sonra yaptığı açıklamada, Bilge köyü şahısları gibi sağa sola iftira atacak durumda olmadığını belirterek, ''Bilge köyündeki Cengiz Çelebi ve Ferhat Çelebi Adana'da olan bir insanı Bilge köyünde gösterip (bu şahıslar da bize ateş ediyordu) gibi bir iftara attılar. Ben onlar gibi babamın cenazesine, hem de kendi sevdiğim insanlara karşı saygısızlık yapmak istemem. Cezaevi Müdürü ve oradaki insanlarla konuştuğumda babamın kendisinin intihar ettiği lafını kullandılar, ben buna inandım. Babamın intihar ettiğine inanıyorum. Ben bugün Cezaevi Müdürü veya oradakilere iftira atacak kadar küçülmedim. Ne ailemi ne kendimi bu duruma düşürürüm. Başkaları gibi başkalarına iftira atacak durumda da değilim'' dedi. -İNTİHAR MEKTUBU- Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Babamın sadece bir mektubu vardı. Mektubunda bir iki notu okuyabildim. Savcı Bey'in söylediği isimler üzerinde, babamın okuryazar olmadığı için sadece bir kaç Türkçe ve Kürtçe kelimesi vardı. Orada özellikle Hüseyin Turgut Bayraktar'ı suçlayıcı kelimeler kullanmış. Mektupta 'Şu anda 11 kişilik ailem arkada kaldı. Benim günahım ve vebalım, çocuklarımın günahı vebalını Hüseyin Turgut Bayraktar'ın boynuna atıyorum, suçsuz yere bana ağırlaştırılmış müebbet verdi. Ben bütün hakkımı Hüseyin Turgut Bayraktar'dan istiyorum' yazıyordu. Karşı taraftan da 44 kişi öldü. Bunların acısını her zaman yaşıyorum. Bugün bir kadın için maalesef bu durumlara düştük. 300 nüfuslu bir aile yok oldu. Mehmet Çelebi benim amcam. Bir katliam yaptı ve 44 kişinin ölümüne sebep oldu. Babamın iki eşi vardı. En küçük oğlu 7 aylık, henüz bir kimliği bile yok. Bu aile bundan sonra ne yapacak. Eğer ki sahibi çıkmazsa bu kadınla bu çocuklar nereye gidecek.'' -''OLAYI AİHM'E TAŞIYACAĞIM''- ''Bugün babam öldü, giden gitti ne yapsak boş'' diyen Çelebi, şunları söyledi: ''Bu olayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacağım. Ölmeden bir saat önce babamla telefon görüşmem vardı. Bizler gibi gayet mantıklı konuşuyordu. Babam Süleyman Çelebi 'CMK'nın 102. maddesinin yürürlüğe girmesiyle ilgili, bize uyuyor mu, uymuyor mu avukatımızla bir görüşün' dedi. Gelecek hafta 'bunun cevabını bildireceğiz' dedik ama kısmet olmadı. Bilge Köyü Muhtarı ne diyorsa doğrudur. Zaten bu insanların başına ne gelmişse birinci derecede o şahıs suçlu. Onların karakterine bırakıyorum, başka diyecek bir şeyim yok.'' Cenazenin morga bırakılmasından sonra Çelebi'nin yakınları bindikleri bir minibüsle polislerin koruması altında, barındıkları konutlara götürüldü. Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde 4 Mayısta 7'si çocuk 44 kişinin öldürüldüğü, 10 kişinin yaralandığı saldırıdan sonra 58'i çocuk, 18'i kadın 8'i erkek toplam 84 kişi, 24 Kasım 2009 tarihinde otobüslerle getirildikleri Kırklareli'de kendileri için ayrılan konutlara yerleştirilmişti.