-BABACAN: ''HER GENEL MÜDÜRE LAF YETİŞTİREMEYİZ'' PEKİN (A.A) - 01.04.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, görevinden ayrılan İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince'nin, kredi sınırlamalarıyla ilgili sözlerini, ''49 tane genel müdür var, bizim her bankanın genel müdürünün söylediklerine tekrar cevap vermemiz, laf yetiştirmemiz gibi bir pozisyonumuz olamaz'' şeklinde değerlendirdi. Bakan Babacan, Çin'in Nanjing şehrinde düzenlenen G20 toplantısına katıldıktan sonra geldiği Pekin'de, Türk gazetecilerin sorularını yanıtlarken, bankacılık sektörünün Türkiye'ye çok büyük maliyetler getirmiş bir sektör olduğunu söyledi. Babacan, "polisiye tedbir almak istemiyoruz" şeklindeki sözlerine, görevinden dün itibariyle ayrılan Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince'nin tepki gösterdiğinin hatırlatılması üzerine, "49 tane genel müdür var. Bizim her bankanın genel müdürünün söylediklerine tekrar cevap vermemiz, laf yetiştirmemiz gibi bir pozisyonumuz olamaz" diye konuştu. Almış oldukları tüm kararların, Merkez Bankası'nın ve ilgili tüm birimlerin uygulamış olduğu tüm politikaların, Türkiye'nin uzun vadeli istikrarı için uygulanan kararlar ve politikalar olduğunu söyleyen Babacan, uzun vadeli istikrar gözetilmeden kısa vadeli bakış açısıyla yapılan uygulamalardan yine Türkiye'nin zarar gördüğü görüşünü dile getirdi. Babacan, şöyle konuştu: "2000-2001 krizinde, bankacılık krizi sebebiyle, o krizin açıklarını kapatmak sebebiyle hazinenin çok büyük bir borç yükü altına sokulması söz konusu olmuştu. Biz o borçların ödemesini, daha yeni Ekim 2010'da tamamladık. Türkiye Cumhuriyeti hazinesi 10 yıldır Türk bankacılık sektörünün maliyetlerini karşılamak için bedel ödedi. Bu bedelin toplamı, borçlanma faiziyle bugüne getirdiğimizde 380 milyar lira ediyor. Bu 380 milyar lirayı halkımızın kolay anlaması için ne alabiliriz diye şöyle ifade edeyim, 380 milyar liraya 10 milyon adet otomobil alabilirsiniz, 5 milyon adet daire satın alınabilir. Olayın vahametini ve boyutlarını söylemek için bunu özellikle kastediyorum." Bankacılıkla ilgili alınan bütün kararların uzun vadeli istikrar ve Türkiye'ye yeni bedeller ödetmemek için olduğunu belirten Babacan, eğer banka sadece kendi bir yıllık karını gözeterek hareket ederse, bu hareketlerin toplamı Türkiye'yi istikrarsız bir ortama götürebilir ve Türkiye'ye yeni bedeller ödetebilir” dedi. Halka yeni bedeller ödetmemek için bu kararları aldıklarına işaret eden Babacan, bankacılık sektörünün bugünkü sağlam yapısının, yaptıkları düzenlemeler sayesinde olduğunu ifade etti. -"TÜRK BANKACILIK SİSTEMİ SAPASAĞLAM AYAKTA"- Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Aksi halde Avrupa'da, Amerika’da bunca banka batarken, hatta Amerika'daki, Avrupa'daki bankaların Türkiye şubeleri sapasağlam ayakta dururken, kendi evlerinde bankalar batıyorsa, bunlar aynı sahibi, aynı yöneticisi olan bankalar, bizim ihtiyatlı tutumumuz, ihtiyatlı uygulamalarımız ve bankacılıkla ilgili yaptığımız düzenlemeler bankalarımızı bu krizden korumuştur. Bankacılık sektörümüzün bu krizi başarılı şekilde geçmesini sağlamıştır. Bütün dünya kasıp kavrulurken, Türk bankacılık sistemi sapasağlam ayaktadır. Bunun sebebi hükümet olarak yaptığımız düzenlemelerdir, 2004, 2005, 2006’da yaptığımız reformlardır. Bunun unutulmaması, sürekli göz önünde bulundurulması lazım. İstikrar adına en sert tedbirleri almaktan hiçbir zaman kaçınmayız. Zaten bu işe başlarken de bunu açıkça ortaya koyduk.” -"AĞLAYANLARIN, SIZLAYANLARIN OLMASI GAYET DOĞAL"- Önemli olanın Türkiye Cumhuriyeti'nin ve vatandaşlarının uzun vadeli istikrarı ve uzun vadede refahı olduğunu vurgulayan Babacan, bunu sağlamak için hiçbir tedbirden kaçınmayacaklarını söyleyerek, şunları ifade etti: "Atılan bütün bu adımlar çocuklarımızın, torunlarımızın Türkiye'si içindir. Uygulamalar kararlılıkla devam edecektir. Biz hiçbir lobinin etki alanına girmeden dimdik durarak kararlar veriyoruz ve doğru bildiğimiz yolda da yürümeye aynen devam edeceğiz. Tabii ki ağlayanlar, sızlayanlar olabilir. Gayet doğaldır. Çünkü doğruyu yaptığınızda kısa vadede belki banka bazında hoşnut olunmayan gelişmeler olabilir. Belki karlarından birazcık fedakarlık etmek zorunda kalabilirler, ama ne adına yapıyoruz, Türkiye'ye yeniden bedeller ödetmemek adına yapıyoruz. 2000-2001 krizini hiç kimse unutmasın. Bu devletin 381 milyar TL borcu bankacılık krizi yüzündendir. O günkü bankaların kötü yönetilmesi yüzündendir ve o günkü devletin, hükümetin bu işi sıkıya almaması yüzündendir."