Gündem

Babacan'dan Erdoğan'a 'Çin tipi büyüme' yanıtı: Perinçek'i destekleyen basın çok beğenmiş; kendi vatandaşını fakirleştiren büyüme modelini reddediyoruz

"Yöneticiler şamar oğlanına, kurumlar yol geçen hanına döndü"

04 Aralık 2021 18:12

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Üretimle yabancı yatırımcıların dikkatini çekeceğiz. Çin böyle büyümüş. Biz pazara daha yakınız, onlardan daha avantajlıyız" sözlerine tepki gösterirken, "Bu ülkenin ekonomik büyüme modeli kendi vatandaşını fakirleştiren bir model olamaz. Böyle bir modeli reddediyoruz. Bu millet sizin dar kalıplarınıza sığmayacak kadar güçlü bir millet" dedi.

Bursa'da partisinin il kongresinde konuşan Babacan, ekonomi yönetimine tepki gösterdi. Babacan, Türkiye ekonomisi için Çin tipi büyüme modelinin örnek gösterilmesine tepki gösterirken "Perinçek'i destekleyen basın bu büyüme modelini çok beğenmiş. Çin modeliymiş, şuymuş, buymuş. Yok öyle bir şey. Hem büyüyeceğiz hem vatandaşlarımızın refahı artacak. Hem büyüyeceğiz hem özgür olacağız. Hem büyüyeceğiz hem de gençler en iyi bilgisayarı, oyun konsolunu rahatlıkla alabilecek. Yok öyle ucuz iş gücü ile vatandaşı mutsuzluğa mahkûm etmek falan" şeklinde konuştu.

Babacan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Perinçek'i destekleyen basın büyüme modelini çok beğenmiş"

"Çin tipi büyüme. Aklındaki model buymuş. Bunu öngörüyorduk ama böyle rahat rahat telaffuz edeceklerine ihtimal vermiyorduk. Bir de üçüncü ortak Perinçek var. 28 Şubat'ı zamanında destekleyenlerden. Bakıyoruz, onlar çok seviniyor. 'Bu bizim modelimiz' diyorlar. Onları destekleyen basın bu büyüme modelini çok beğenmiş. Bu tür büyüme; demokrasiyi tamamen rafa kaldırmak demek. Bu model, 'Çalışanın hakkıymış, hukukuymuş, geç onları' demek. İşgücünü ucuzlatıp, çalışanın alın terini değersizleştirmek demek.

"Hem büyüyeceğiz hem özgür olacağız"

"Çin modeliymiş, şuymuş, buymuş. Yok öyle bir şey. Hem büyüyeceğiz hem vatandaşlarımızın refahı artacak. Hem büyüyeceğiz hem özgür olacağız. Hem büyüyeceğiz hem de gençler en iyi bilgisayarı, oyun konsolunu rahatlıkla alabilecek. Yok öyle ucuz iş gücü ile vatandaşı mutsuzluğa mahkûm etmek falan."

"Dar kalıpların hepsini kırıp atacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye sizin o hedeflerinizden çok daha büyük bir ülke. Bunu anlamadınız mı 20 yıldır? Bu ülkenin ekonomik büyüme modeli kendi vatandaşını fakirleştiren bir model olamaz. Böyle bir modeli reddediyoruz. Bu millet sizin dar kalıplarınıza sığmayacak kadar güçlü bir millet. İktidara geldiğimizde o kalıpların hepsini kırıp atacağız. Vatandaşı, 50 kuruş ucuz diye yağmur altında ekmek kuyruğunda bekletmemek, bir ekonomik model olamaz.

"Türkiye, ucuz iş gücünün adresi olamaz"

"Gerçek büyüme, ülkedeki maaşların açlık sınırının altına düşmemesidir. Gerçek büyüme, vatandaşınızın yarınlarından kaygı duymayacağı bir ülkeyi inşa etmektir. Bizim hedefimiz, vatandaşlarımızın tek tek güçlü, özgür ve zengin olduğu bir ülkedir. Türkiye, ucuz iş gücünün adresi olamaz. Türkiye refah ülkesi olacak.

"Daima üretimin yanında yer alacağız"

"DEVA iktidarında, net katma değer, tedarik zincirindeki rol, büyüme, karlılık performansı ve kayıtlılığa özen gösterme gibi kriterlerle teşvik sistemimizi gözden geçireceğiz. Tarım ile sanayiyi entegre ederek, yüksek katma değer oluşturacağız. Bütün sanayi bölgelerimizi de demiryollarıyla limanlara bağlayacağız. Biz daima üretimin yanında yer alacağız."

"Hava durumu mu bu? Kuru patlatan sensin"

Erdoğan'ın "Kur bugün artar, yarın düşer. Enflasyon bugün artar, yarın düşer” sözlerini kürsüye yansıtan Babacan şunları söyledi:

"İvme arşa doğru gidiyor ama durumun farkında dahi değil. Ne demek 'Bugün artar yarın düşer?' Kendi kendine mi oluyor bu? Hava durumu mu bu? Yağmur yağar, durur. Sen yapıyorsun, kuru patlatan sensin. Sayın Erdoğan, kurun artışı, yani Türk Lirası'nın yerin dibine girmesinin tek nedeni sizin kötü yönetiminiz. Vatandaşın kasaplardan eti soyulmuş kuru kemik almasının sorumlusu sizsiniz. Kaçamazsınız.

"Yöneticiler şamar oğlanına, kurumlar yol geçen hanına döndü"

"Son iki senede; üç Hazine ve Maliye Bakanı, dört Merkez Bankası Başkanı, dört Merkez Bankası Başkan Yardımcısı, iki Borsa İstanbul Genel Müdürü, iki TÜİK Başkanı değişmiş. Daha siz yönetim kadrolarında istikrarı sağlayamıyorsunuz; ekonomide nasıl istikrarı sağlayacaksınız? Yöneticiler şamar oğlanına, kurumlar yol geçen hanına döndü.

"Böyle bir mirasyedilik görülmedi"

"Dün yine Merkez Bankası'nın müdahalesi var. Döviz kuruna en ufak bir faydası yok. Dibi delik olan, çatlak olan havuz gibi. Suyla dolmuyor. Üstelik sattığı döviz kendi dövizi değil, borç aldığı döviz. Eksi 50 milyar doları görmüş olan net rezervler, Merkez Bankası döviz sattıkça, daha da eksiye gidiyor. Böyle bir mirasyedilik görülmedi. Türk Lirası yerin dibine girmiş. Merkez Bankası, milletin alın teriyle biriktirilmiş dövizleri çarçur ettiği yetmiyormuş gibi, bir de piyasadan borç aldığı dövizi satarak, borcunu daha da artırarak yoluna devam ediyor."