Negahan Alçı
(Akşam, 22 Mayıs 2012)
Gülen hareketi, Başbakan ve Fenerbahçe
Benim alanım değil deyip geçiyordum. Futboldan anlamam diye üzerinde durmuyordum ama iş futboldan çıktı. Siyaseten göz ardı edilemeyecek noktaya vardı. Öyle ki son zamanlarda Fethullah Gülen hareketine ya da galat-ı meşhur haline gelmiş deyimle Cemaat'e yönelik hücumlar hiç görülmediği kadar arttı.
Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları çerçevesinde de Gülen hareketine çok hücum edilmişti ama hiçbirindeki kitlesel hücum oranı şike meselesindeki kadar olmadı. Kabul edelim: Aziz Yıldırım psikolojik savaşı yönetmek ve medyayı harekete geçirmek işinde Ergenekon ve Balyoz sanıklarından çok daha maharetliymiş. Toplumun azınlığını da teşkil etse belli bir fanatik tribün kitlesini Fethullah Gülen ve cemaat aleyhine örgütlemeyi başardı. Bu epey etkili olsa gerek ki geçenlerde Ertuğrul Özkök de Fenerbahçe tribünlerinin doksan dakika boyu Fethullah Gülen'e küfrettiğinden bahsediyordu...
***
Aziz Yıldırım ve çevresi şike soruşturmasını bir 'Fenerbahçe operasyonu' olarak sundu hep. Yani ortada şike-mike yoktu,Türk futbol camiası tertemizdi! Hiç yasadışı işlere bulaşılmamıştı! Cemaat 'uydurma' şike suçları yaratmıştı, Fenerbahçe'ye yönelik bir komplo düzenlenmişti! Bu teoriye göre, laikliğin kalesi olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nü Cemaat ele geçirmeye çalışıyordu. Bu dava da bir komploydu, elde edilen kanıtlar, itiraflar tezgahtı. Amaç Atatürkçülüğün son kalesi olan Fenerbahçe'yi ve Atatürkçü Başkan Aziz Yıldırım'ı bitirmekti. Bu komik argümanla kıyaslandığında 'TSK darbeci değildir, Ergenekon davası komplodur. Bu davanın amacı Atatürkçü TSK'yı bitirmektir' argümanı çok daha mantıklı ve tutarlı. Ama bu argüman bile 5 yıllık Ergenekon sürecinde hiçbir şekilde toplumun çoğunluğu ve evrensel hukuk camiası tarafından benimsenmedi. Çünkü ortada son derece somut suçlar vardı. Aziz Yıldırım ve çevresi ne kadar gürültü çıkarırsa çıkarsın 'Atatürkçü Fenerbahçe'yi cemaat ele geçirmek istiyor' tezi toplumun çoğunluğu tarafından da evrensel hukuk camiası tarafından da benimsenmez. Hele Ruşen Çakır'ın olmasını istediği işler hiç olmaz! Bu süreçte bu tezi destekleyen medya mensupları da tarih önünde gülünç duruma düşmekle kalırlar.
***
Öte yandan takım tutma fanatizmi nasıl bir şey ki 'Cemaat, Atatürkçü TSK'yı ele geçirmek istiyor. Darbe iddiaları boştur' diyenlere gülüp geçen, Ergenekon davasına tam destek vermiş Cengiz Çandar ve Ergun Babahan gibi isimler bile 'Cemaat, Atatürkçü Fenerbahçe'yi ele geçirmek istiyor' diye özetlenen deli saçması bir tezin arkasında durdular ve Aziz Yıldırım'ı desteklediler. Hele Ergun Babahan geçen haftaki şampiyonluk maçından sonra adeta aklını kaybetti. Ben gerçekten bu fanatizm psikolojisini anlayamıyorum. Bunun karşı versiyonu yani Galatasaray boyutunda, şike soruşturması bahanesiyle Aziz Yıldırım ve ekibine değil, Fenerbahçe Spor Kulübü'ne geri döndürülemez zararlar vermek isteyenlerin de sonuna kadar karşısındayım... Çünkü bazılarında da bu karşı-fanatik eğilimi görüyorum. Futboldan anlamam ama kimin adaleti unutup gözü dönmüş fanatizme kapıldığını anlarım. Fanatizmin her türü başa bela...
Bu iki taraflı fanatizm konusunda Gülen hareketinin önde gelenlerinin de rahatsız olduğunu biliyorum. Harekete mensup olan ya da mensup olduğu iddia edilen kimilerinin Özkök'lerin, Çandar'ların, Babahan'ların sergilediği fanatizmin paralelinde bir karşı-fanatizmle davranması Gülen hareketinin ileri gelenlerini de rahatsız ediyor. Takım fanatizmiyle Fenerbahçe'den nefret eden ve buna şike soruşturmasını bahane eden, böylece Fethullah Gülen'e ve camiaya zarar veren bünye içindeki kişilerin tespit edilip gereğinin yapılması yönünde bir eğilimi gözlemlemek mümkün şu an Gülen camiasında. Camia şike soruşturmasına tam destek veriyor, her alanın olduğu gibi bu alanın da kirli ilişkilerden temizlenmesini istiyor ve bu anlamda Aziz Yıldırım'a karşı da net tavır alıyor ama ondan ötesiyle ve işin spor yargılamasıyla da ilgilenmiyor. Ötesiyle ilgilenen fanatiklerle de arasına mesafe koymak istiyor.
***
Öte yandan Başbakan'ın Aziz Yıldırım ve çevresine yaklaşımı da farklı değil. Nitekim Yıldırım ve ekibinin şike yaptığı konusunda Zaman, Bugün ve Taraf'ın tavrı neyse Sabah, Star ve Yeni Şafak'ın da tavrı aynı. Hatta yayınlarına bakıldığında Taraf ve Sabah bu konuda kamuoyu oluşturmaya en çok öncülük eden iki gazete olarak görülüyor. Yani kimse şike davasından hükümet-cemaat ayrışması yaratamaz. Ancak iki taraflı kimi fanatikler nifak sokmaya çalışırlar. Ama başarı şansları yok...