Kanal D’de Beyazıt Öztürk’ün sunduğu Beyaz Show’a 8 Ocak Cuma akşamı telefonla bağlanarak “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” diyen öğretmen Ayşe Çelik hakkındaki soruşturmayı protesto için kendini ihbar eden 38 kişi hakkındaki davanın ikinci duruşması görüldü. Ara celsede tanık olarak dinlenen Beyazıt Öztürk, "Olayın yaşandığı gün, ne olduğunu tam anlayamadığım ve hızlı bir gelişme olduğu için durumu fark edemedim Ayşe isimli kişiyi telefondan uzaklaştıramadık" dedi.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz 24 sanık ve avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık Orhan Alkaya, basın açıklamasına katılıp katılmadığını hatırlamadığını, katılmış olabileceğini, cumhuriyet savcılığına verilen dilekçeyi imzaladığını, sanık Oya Engin'in geçen celse verdiği yazılı savunmalarını tekrar ettiğini söyledi.
Hayır Beyaz; sen dünyanın en büyük âşığı olamazsın...
Alkaya, davaya konu programı defalarca izlediğini, Ayşe Çelik'in samimiyetle konuştuğunu anlatarak, "Mesleki birikimim sebebiyle bunu anlayabilirim. 'Bebekler, çocuklar, anneler ölmesin' diyordu. 'Öğretmenler çocukların gözlerinin içine bakabilsin' diyordu. En ufak bir terör propagandası yoktu. Bu nedenle bir suç işlenmesi de mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
Çözüm süreci başladığı dönemde devletin kendisi gibi kişilerden destek istemesi sebebiyle en başta hazırlanan 150 kişilik bildiriyi de imzaladığını savunan Alkaya, "O gün için bizden barış için destek isteyenler, bugün aynı isteğimiz sebebiyle yargılanmamızı talep etmektedirler. Biz Recep Tayyip Erdoğan şiir okuması sebebiyle cezalandırıldığında, bu hususu da düşünce hürriyetine aykırı bularak eleştirmiştik" dedi.
Sanık Ferhat Tunç Yoslun da savunmasında, şov programlarında seyircilerin ancak program yönlendiricilerinin hareketiyle alkış tuttuğunu anlatarak, bu nedenle Beyazıt Öztürk'ün alkışlamanın kendisinin isteği dışında gerçekleştiğine dair sözlerinin doğru olmadığını ve söylenen sözlerin alkışlanması gereken sözler olduğu için alkışlandığını ileri sürdü.
Sanık Ayşe Gül ise iddianamede bahsi geçen basın açıklaması sırasında kendisinin olmadığını, dilekçeyi imzalayıp verdiğini, Ayşe Çelik isimli öğretmenin sözlerinin barış çağrısı olduğunu ve suç içermediği kanaatinde olduğunu belirtti.
Sanık Neşegül Yaşın da barışsever bir insan olduğunu, çocukluğunun Kıbrıs'ta savaş içinde geçtiğini ve mahkemenin adil bir karar vermesini istediğini dile getirdi.
Mahkeme, duruşmaya katılan sanıkların bir sonraki celselerden vareste tutulmasına hükmederek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Ara celsede Beyazıt Öztürk dinlendi
Yapılan ara celsede tanık olarak dinlenilen Beyazıt Öztürk, ifadesinde telefonla programa katılacak kişilerle pek çok çalışanın ön görüşme yaptığı, genellikle teknik asistanların bu görüşmeleri gerçekleştirdiğini ifade ederek, "Programa telefon ile bağlanacak kişiler, bizi aradıktan sonra biz onlara geri dönüş yapıyoruz ve ön görüşmeyi yapan çalışanımız, telefon veren kişiye hangi konuda ne gibi sorular soracağını sorup uygun sorular soracak olması halinde, bu kişiyi programa almaktadır.
Ancak programa katılan kişinin telefonda ne gibi sorular soracağı hususunda reji bilse de herhangi bir yere yazmak gibi bir uygulamamız yoktur. Bu nedenle Ayşe isimli sanığın hangi hususları soracağı hususunda mutabık kalınmış soruların yazılı olduğu bir metin yoktur. Ayşe isimli sanığın asıl soracağı sorunun ne olduğunu programdan sonra ilgili arkadaşlara sorup öğrenmedim" diye konuştu.
Programın tüm inisiyatifinin kendisine ait olduğunu ve yönetmenin yalnızca teknik anlamda görevi bulunduğunu dile getiren Öztürk, şunları söyledi:
"Televizyonda görünen kişi ben olduğum için doğal olarak programın tüm yönetimi ve telefonla katılan kişilerin yönlendirilmesi ve programdan alınması yetkisi de bana aittir.
Normalde telefon görüşmesi sırasında, vücudumun bir kısmı ekranda görünmediğinden bağlantısının kesilmesini istediğim kişilerle ilgili yönetmene elle 'bağlantıyı kesin' şeklinde işaret yaparım.
Olayın yaşandığı gün, ne olduğunu tam anlayamadığım ve hızlı bir gelişme olduğu için böyle bir işaret yapmadım.
Yönetmen olan sanığın, Ayşe isimli kişinin yanlış şeyler söylediğini fark etmesem de fark etmesi halinde dahi çalışma şeklimiz itibarıyla telefondan alacak bir tasarruf yetkisi yoktur.
Buna ancak ben karar veririm. Ben de fark etmediğim için telefondan Ayşe isimli kişiyi uzaklaştıramadık."
Ara celseye katılan tutuksuz sanık Kadir Turnalı da savunmasında, telefonla bağlanacak kişilerle ilgili hangi hususta konuşacakları konusunda mutabık kalındıktan sonra küçük bir not kağıdıyla kendisine ulaştığını, programdan sonra kağıtları attıkları için elinde şu anda bu kağıdın bulunmadığı söyledi.
Sanık Turnalı, "Yüzde yüz hatırlamamakla birlikte Ayşe isimli sanığın soracağı sorunun programdaki konukların ünlü olmadan önceki bir anısı ile ilgili olduğunu hatırlıyorum. Telefon ile bağlananlarda direkt soruyu sormayıp önce bir sohbet ortamı oluştuğu için ben konuşmanın ilerleyen aşamalarında Ayşe isimli sanığın sorunun dışına çıktığını fark ettim ancak tanık Beyazıt Öztürk'ün de anlattığı gibi Ayşe isimli sanıkla Beyazıt Öztürk sohbet halinde oldukları için müdahale edemedim. Ancak benim programdaki bir konuğu programın asıl idarecisi olan Beyazıt Öztürk'ten herhangi bir talimat almadan çıkartmam mümkün değildir. Aramızdaki çalışma ilişkisi itibarıyla böyle bir yetkim yoktur" ifadelerini kullandı.
İddianame
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili İdris Kurt, "Beyaz Show" programında 8 Ocak 2016'da "terör örgütü propagandası yaptığı'' iddiasıyla program sorumlusu Kadir Turnalı ve programa telefonla bağlanan Ayşe Çelik hakkında ''terör örgütü propagandası yapma'' suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırladı.
Aralarında avukat, akademisyen ve gazetecilerin de bulunduğu 40 kişi de Çelik'in söylediği sözlerin altına imza attıklarını belirterek, kendileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Savcılık, bu kişiler hakkında da hazırladığı iddianamede, ''terör örgütü propagandası yapma'' suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası talep etti.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameleri birleştirme kararı aldı.
Yargılananlar arasında T24 yazarı Oya Baydar, eski CHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, Prof. Gençay Gürsoy, sanatçı Ferhat Tunç, avukatlar Bahri Belen, Ergin Cinmen ve insan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan gibi isimler yer alıyor.