Gündem

AYM'nin iki üyesi bir haftada 'barış bildirisi' için görüş değiştirdi

AYM, 'Barış Akademisyenleri' için 'hak ihlali' kararı verdi

28 Temmuz 2019 15:16

Anayasa Mahkemesi’nin “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atan barış akademisyenlerine ilişkin ihlal kararına karşı çıkan Serdar Özgüldür ve Burhan Üstün'ün bu karardan sadece bir hafta önce Resmi Gazete’de yayınlanan başka bir kararda tam aksi görüşü savundukları ortaya çıktı.

TIKLAYIN: AYM, 'Barış Akademisyenleri' için 'hak ihlali' kararı verdi


Diken'den Kemal Göktaş'ın haberine göre, Anayasa Mahkemesi üyeleri Özgüldür ve Üstün, İbrahim Kaboğlu başvurusunda yazdıkları karşı oyda akademisyenlerin bildirisi için “toplumun genel değer yargıları karşısında sarsıcı, tepki çekici, şok edici mahiyette olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilecek görüş ve düşünceler” ifadelerini kullandı. Ancak iki üye, söz konusu bildiriyle ilgili akademisyenlerin başvurularında bu görüşlerinden vazgeçerek bildirinin düşünce ve ifade özgürlüğünü girmediği yönünde oy kullandılar. Kaboğlu, kararında düşünce özgürlüğünün bireylerin ve devletin müdahalelerine karşı korunmasına vurgu yapan karara imza atan beş üye de akademisyenlerin başvurularında ihlal olmadığı yönünde oy kullandı.

TIKLAYIN: AYM, barış bildirisi imzacıları için 'hak ihlali' kararı verdi; şimdi ne olacak?

Kaboğlu kararındaki karşı oy yazısı şöyle:

“Bir akademisyen olan başvurucunun toplumun büyük çoğunluğunun hassas olduğu Ermeni Tehciri sorunu, azınlıklar, Kürt sorunu ve ayrılıkçı terörle mücadele gibi konulardaki görüş ve düşüncelerini ‘Azınlık Raporu’, ‘Özür Diliyoruz Kampanyası’, ‘Akademisyenler Bildirisi’ gibi değişik platformlarda dile getirdiği, toplumun genel değer yargıları karşısında sarsıcı, tepki çekici, şok edici mahiyette olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilecek bu görüş ve düşünceler üzerine özellikle bir kısım görsel ve yazılı basın ile medya mensuplarının bu görüş ve düşüncelere karşı çıkma, ağır eleştiri yapma şeklinde değer yargılarını dile getirdikleri, bu kitap ve değerlendirmeleri aynı şekilde ifade ve basın özgürlükleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, nitekim derece mahkemelerinin de bu yönde bir kabulle açılan tazminat davasını reddettikleri, anılan karşı görüş ve ağır eleştirilerin bağlamından koparılmadan bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, dolayısiyle derece mahkemelerinin başvurucunun ifade hürriyeti ile onu eleştiren basın mensupları ve diğer görüş sahiplerinin ifade ve basın hürriyetleri arasında uygun bir dengeleme yaptığı ve sonuca gittikleri, sonuç itibariyle başvurucunun şeref ve itibar hakkının ihlâl edildiğinin söylenemeyeceği kanaatine vardığımızdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamadık.

Üye Serdar Özgüldür – Üye Burhan Üstün”