Anayasa Mahkemesi (AYM), akciğer kanseri olan ve yüzde 80 engelli raporu bulunmasına rağmen infazı ertelenmeyen hükümlü S.G.'nin ölümüne ilişkin yapılan başvuruda “İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının” ihlal edildiğine karar verdi. AYM, aileye 87 bin 750 TL tazminat ödenmesine hükmetti.
Cezaevinde kanser teşhisi konuldu
27 Şubat 2015 tarihinde tutuklanan S.G., 26 Haziran 2016 yılına kadar tutuklu bulunduğu Ümraniye E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 10 kez muayene edilmiş bunun sonucunda hastaneye sevk edilen S.G.'ye akciğer kanseri teşhisi konuldu.
Aynı yıl rahatsızlığı nedeniyle cezasının ertelenmesini talep eden S.G. için hazırlanan rapor sonucu 6 ay infazın ertelenmesi kararı verildi. Bu süreçte kemoterapi tedavisi gören S.G. için verilen süre dolunca 2 ay daha infazın ertelenmesi kararlaştırıldı. S.G.’nin bu süreçte tedavisi devam ederken kanser beynine metastaz yaptığı tespit edildi.
İnfaz erteleme talebi bu kez kabul edilmedi
Evrensel'de yer alan habere göre, beyninde kitle tespit edilen 4. evre kanser hastası S.G bu süreçte ışın tedavisi aldı. S.G. için yeniden infaz ertelenmesi talebi sonucu hazırlanan 2017 yılının nisan ayına ilişkin ATK raporunda ise cezanın infazına devam edilebileceği yönünde karar çıktı. Rapor üzerine 11 Nisan 2017'de hasta tutuklu S.G tekrar cezaevine alındı.
Bunun üzerine aile tekrar infazın ertelenmesi talebinde bulunsa da istedikleri karar çıkmadı ve S.G. cezaevinde kalmaya devam etti.
Sağlık durumu kötüleşti
Ağustos 2017'ye gelindiğinde ise S.G. kanser rahatsızlığının beyninde metastaz yaptığı, durumunun hızla kötüleştiği, beynindeki tümör nedeniyle sol tarafını kullanamadığı, zaruri ihtiyaçlarını tek başına karşılayamadığını bu yüzden de psikolojisinin bozulduğunu, ailesinin görüş günlerinde kendisini bu haliyle görünce moralinin daha da bozulduğunu belirterek tekrar infazının ertelenmesini talep etti.
İnfaz erteleme kararı ölümünden sonra verildi
Talep üzerine S.G. Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde muayene edildi, Ekim 2017'de hazırlanan raporunda ise beyin metastazı bulunduğu, engellilik durumunun ise %80 olduğu ifade edilse de 'infazın geri bırakılmasına gerek yoktur' tespitine yer verildi. Bunun üzerine cezaevi ATK raporu hazırlanması talep etti.
Bu süreçte cezaevinde tutulmaya devam eden S.G. 1 Kasım 2017'de rahatsızlanması üzerine hastaneye sevk edildi ve 3 Kasım günü hayatını kaybetti.
Aynı gün hazırlanan ATK raporu ise ancak 10 Kasım 2017'de cezaevine teslim edildi ve hayatını kaybeden S.G.'nin infazının 6 ay süreyle ertelenmesine karar verildi.
'Kovuşturmaya gerek yok' kararı
Cumhuriyet Başsavcılığı Mart 2018'de ölüme ilişkin 'kovuşturmaya yer olmadığı' kararı verdi.
Bunun üzerine aile karara itiraz etti ve S.G.'nin ölümünden önceki üç ayda desteksiz yürüyemeyecek hale geldiğini, sık sık düştüğünü, ölümünden önceki bir ayda görüşlere dahi çıkamadığını, tedavisine devam edilmesi için 3 defa dilekçe verdikleri halde bu yönde bir karar verilmediğini belirtti. Ancak mahkeme itirazı reddetti.
Aile AYM'ye başvurdu
Bunun üzerine AYM'ye başvuran aile, S.G.'nin tedavisine yeterli özenin gösterilmediği, zamanında ve yeterli tedavinin yapılmadığını ifade ederek yaşam hakkının ihlal edildiğini kaydetti.
AYM yaptığı incelemede şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
- Sağlık durumunun kötüye gittiği açık olduğu hâlde S.G. cezasının infazının ertelenmesine gerek olup olmadığı konusunda tekrar rapor alınması için hastaneye ve ardından ATK’ye sevk edilme sürecine sokulmuştur.
- Üstelik 15 Ağustos 2017 tarihinde sevk edildiği Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 12 Ekim 2017 tarihli, aralarında onkoloji uzmanı doktorun bulunmadığı sağlık kurulu tarafından hazırlanan raporunda S.G.’nin hastalığı nedeniyle cezasının infazının ertelenmesine gerek olmadığı tespiti bir kez daha tekrarlanmıştır. 4. evre kanser hastası olan ve durumu kötüleşen S.G.’nin hakkındaki bahse konu rapor hastaneye sevk edildiği tarihten ancak iki ay sonra 12 Ekim 2017 tarihinde hazırlanabilmiştir.
- S.G. ilerleyen rahatsızlığına, ihtiyaçlarını karşılayamayacak hâlde olmasına rağmen hastaneler ile ATK arasında gidip gelmek zorunda bırakılmış; eksik ve hatalı değerlendirmeler sonucunda hayatının son döneminde ailesinin desteğinden yoksun şekilde Ceza İnfaz Kurumu'nda kalmıştır. 27 Mart 2017 tarihinde hastalığının ilerlediği tespit edilmesine rağmen S.G.’nin cezasının infazının ertelenmesine yönelik rapor ancak yedi ay sonra temin edilebilmiştir.
Anayasa Mahkemesi şu hükmü kurdu:
- Başvurucuların ölen yakınları bakımından ileri sürdükleri insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, - Anayasa'nın 17. Maddesi'nin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine, - İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere kararın bir örneğinin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, - Başvuruculara net 87 bin 750, TL manevi tazminatın müştereken ödenmesine, - Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı'na gönderilmesine 6 Ekim 2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.