Gündem

AYM’den "duygusal şiddet ve kötü muamele" kararı: Telefonuna okul idaresince el konulan lise öğrencisi kız intihar etti, dosya kapatıldı

Savcılığın bu konuda yeniden soruşturma yürütmesi gerektiği kararlaştırıldı.

16 Mart 2021 11:45

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölüm, okul idaresince el konulan telefonunda duygusal ilişki yaşadığı öğrenciyle mesajlaşmaları bulunan ve ailesi okula çağrılan lise öğrencisi kızın yaşamına son vermesine ilişkin dosyada, "kötü muamele yasağının" ihlal edildiğine hükmetti. AYM, savcılığın, mesajları okul idaresince okunduğu, aşağılandığı öne sürülen genç kızın intiharına yol açan olayları aydınlatmadan dosyayı kapattığını belirterek, yeniden soruşturma yürütülmesini kararlaştırdı.

Osmaniye’de yaşayan ve işçi olarak çalışan E.T. ile eşi S.T., 2017’de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Aile, intihar eden kızlarıyla ilgili olarak, sorumlu gördükleri okul idaresinin soruşturulmamasının hak ihlali olduğunu savundu.

Başvuruya göre, olayın yaşandığı gün, baba E.T., iş nedeniyle şehir dışına çıktı. Anne S.T. ise sara hastası olan diğer çocuğunu hastaneye götürdü. Aile, bu nedenle, gerektiğinde kendilerine ulaşabilmesi için 15 yaşındaki kızları N.T.’ye, cep telefonu verdi.

Telefon araması

N.T., okula gittiğinde, sınıflarda, "telefon araması" yapılacağını öğrendi. Bu nedenle yanındaki telefonu, bir başka sınıftaki arkadaşı G.K.’ya verdi. Telefonu daha sonra geri almak isterken, durumu fark eden öğretmen telefonu G.K.’dan aldı.

Duygusal ilişki

Öğretmen, telefonu aldığında aynı okuldaki C.M. adlı bir başka öğrenciden mesaj geldiğini gördü. Bunun üzerine telefonu müdür yardımcısına götürdü. Müdür Yardımcısı da N.T.’yi çağırarak, C.M. ile mesajlaşmalarını sordu. Dilekçede yer alan iddiaya göre, N.T., C.M. ile aralarında duygusal ilişki olduğunu, bu nedenle telefon bulundurduğunu söyledi. Bunun üzerine müdür yardımcısı N.T.’nin ve C.M.’nin ailelerini durumdan haberdar ederek, okula çağırdı.

Okuldan çıkıp yaşamına son verdi

İddiaya göre, idarecilerden biri C.M.’nin babası ile konuşurken, N.T.’nin oğlunun kız arkadaşı olduğunu söyleyerek, "Evlilik işi var, düğün, düğün" dedi. N.T.’nin annesi ise hastanede olduğu için okula gelemediğinden, erkek kardeşini, kızının dayısını okula gönderdi. Çocuklar, aileleri geldikten sonra sınıflarına gönderildi. N.T., 15.24’te okuldan ayrıldıktan sonra, 16.00 sıralarında inşaattan atlayarak intihar etti.

İdareye yalvardı

N.T.’yi son olarak gören arkadaşı M.G., N.T.’nin ailesinin aranmaması konusunda idareye ısrarda bulunduğunu hatta yalvardığını, sınıfa gönderildikten sonra ise "Erkek arkadaşım olduğunu annem öğrenirse, inşaattan atlarım" dediğini, okul çıkışında da bu söylemini sürdürdüğünü anlattı. M.G., okuldan sonra, N.T.’nin erkek arkadaşı C.M.’nin yanına geldiğini, bunun üzerine yanlarından ayrıldığını daha sonra intihar ettiğini öğrendiğini söyledi.

"Düğün ne zaman?"

Aile, olaydan sonra, "intihara yönlendirme, hakaret, duygusal şiddet, özel hayatın gizliliğinin ihlali, kişisel verilerin ele geçirilmesi" iddialarıyla, okul idaresinden şikayetçi oldu. Aile, ders öğretmeninin, sınıfın huzurunda kızlarının mesajlarını okuduğunu, okul müdür yardımcılarından birinin de "Bunların evlenmeleri gerek, düğün ne zaman?" diye sorduğunu, kızlarıyla alay ettiklerini, duygusal şiddet uyguladıklarını öne sürdü. Aile, annesinin okula gelmemesi durumunda telefonu vermeyeceklerini söyleyerek N.T.’nin korkutulduğunu da iddia etti.

Savcılık, sınıf öğretmeni ve iki okul idarecisi hakkında soruşturma başlattı. Öğretmen, telefonu aldığını ancak mesajları okumadığını, N.T.’nin "erkek arkadaşım" demesine karşılık, C.M.’nin bu iddiayı reddettiğini, olayla ilgili bilgisinin bundan ibaret olduğunu anlattı.

Okul idarecilerinden S.G. ise C.M.’nin babasını aradığını, kendisini gürültüden dolayı duymadığını, bu yüzden çocuklar odadayken, babasının konuyu anlaması için, "Düğün, düğün" dediğini söyledi.

C.M. ise olaydan 16 gün önce N.T. ile sevgili olduklarını, idareye çağrıldıklarında N.T.’nin sevgilisi olmadığını söylediğini ancak daha sonra gelen N.T.’nin "sevgilim" demesi üzerine kendisinin de aynı beyanda bulunduğunu, bu sırada telefonda babasıyla konuşan müdür yardımcısının, "evlilik işi var evlilik işi" diyerek güldüğünü söyledi. Okul çıkışında, N.T.’ye, "Kendi üzme çözeriz" dediğini, birlikte yürüdüklerini anlatan C.M., gözleri dolu dolu olan N.T.’nin "Seni çok seviyorum" diyerek sarıldığını, sonra da halasına gideceğini söyleyerek ayrıldığını kaydetti.

Başsavcılık, ifadelere rağmen, "özel hayatın gizliliğini ihlal, intihara yönlendirme, yardım etme" suçlarından takipsizlik kararı verdi.

"Kötü muamele ve aşağılama araştırılmadı"

Aile, itirazdan da sonuç alamayınca Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi kararında,  savcılığın, okul yönetiminin N.T.’nin mesajlarını incelediğine yönelik bir somut delil bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdiği anımsatıldı. Kararda, okul yönetiminin, öğrenciler ve velileriyle görüşmelerinde neler yaşandığının aydınlatılmadığı, gerekli inceleme yapılmadan soruşturmanın bitirildiği ifade edildi. Devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında etkili bir soruşturma yürütülmediğinin anlatıldığı kararda, "kötü muamele yasağının ihlal edildiğine" dair iddianın kabul edilebilir olduğu belirtildi. Savcılığın bu konuda yeniden soruşturma yürütmesi gerektiği kararlaştırıldı.