Aydınlık yazarı Sabahattin Önkibar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Pakistan ziyareti sırasında uçakta gazetecilere 'Kürdistan bayrağı' tartışmasına ilişkin soru sorulmasının yasaklandığını iddia etti. Önkibar'ın iddiası şöyle:
"Meğer Cumhurbaşkanı gazetecilerin bulunduğu bölüme gitmeden yani sohbete başlamadan önce görevliler aracılığı ile kulaklara şöyle fısıldanmış: Cumhurbaşkanımız, Barzani ve Kürdistan bayrağı tartışmalarına girmeyecek... Bu konuyu lütfen gündeme getirmeyelim!..”
Başbakan Binali Yıldırım, Mesut Barzani'nin ziyareti sırasında İstanbul ve Ankara'da asılan Kürdistan bayrağı ile ilgili olarak, "Irak anayasasına göre, Kuzey Kürdistan Bölgesel Yönetimi, özerk bir yapıdır. Parlamentosu vardır. Başbakan'ı bakanları vardır. Ayrı bayrağı vardır ve dünyada da bu şekilde tanınır" açıklaması yapmıştı.
Önkibar'ın Aydınlık'ta "Tayyip’in uçağında bu sorunun sorulması yasaklandı!" başlığıyla yayımlanan (4 Mart 2017) yazısı şöyle:
Kenan Evren’den Turgut Özal’a, Demirel’den Ecevit’e, Mesut Yılmaz’dan Tansu Çiller’e,Yıldırım Akbulut’tan Erbakan’a çok sayıda Cumhurbaşkanı ve Başbakanın onlarca yurt içi ve yurt dışı seyahatine katıldım.
Hiç birinde bize şu soruyu sorun veya bu soruyu sormayın dendiğine şahit olmadım.
Dahası var... O cumhurbaşkanları ile başbakanların gezilerine o lidere muhalif olan gazeteciler davet edilirdi.
Mesela Özal beni sevmez, Çiller ise nefret ederdi ama Ankara temsilcisi olmam hasebiyle yine çağırırlardı.
Dün ile bugün farkı
Fehmi Koru sürekli topa tuttuğu Demirel’in hatırlıyorum ABD ve Hindistan seyahatlerinde vardı...
Nazlı Ilıcak bile Mesut Yılmaz’ın uçağına binebiliyordu.
Kısacası AKP öncesinde bugüne kıyasla büyük bir basın özgürlüğü vardı ki şimdi malum; bırakın muhalif gazeteler Sözcü, Aydınlık ve Cumhuriyet’in Tayyip’in uçağına alınması, Gül veya Davutoğlu taraftarı diye sunulan gazeteciler bile dışlanıyor ve sadece Reisçiler davet ediliyor.
Dramatik olan basın özgürlüğünü bu şekilde pas pas yapanların hiç utanıp sıkılmadan hala milli irade ve demokrasi mugalatalarını yapmaktan utanmamalarıdır.
BARZANİ VE KÜRDİSTAN BAYRAĞI
Gelelim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son Pakistan seyahatinde yaşananlara!
Fotoğraflar yayınlandı, bu geziye çok sayıda sözde(!) gazeteci çağrıldı.
Ama buna rağmen Türkiye’de gündem olan önemli bir konu uçakta yapılan sohbette hiç ama hiç gündeme gelmedi.
Evet Barzani’nin Türkiye’ye gelişi ile Ankara ve İstanbul’a asılan Kürdistan bayrakları konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorulmadı ki bu konu günlerdir iç siyasetin en önemli maddesiydi.
Sadece anamuhalefet partisi mensubu milletvekiller değil, Devlet Bahçeli bile bu hadiseye ateş püskürüp açıklama bekliyordu..
Bu soruyu sormayın talimatı
Başbakan Binali Yıldırım’ın da dahil olduğu bu tartışmada devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanının söyleyecek sözleri olabilirdi.
Reklamdan sonra devam ediyor
Öyle iken bu konu hiç gündeme getirilmedi neden acaba?
O geziye katılanların haberlerine baktım bu başlıkla alakalı tek satır ve ifadeleri yok.
Derken hakikate dolaylı olarak ulaştım.
Meğer Cumhurbaşkanı gazetecilerin bulunduğu bölüme gitmeden yani sohbete başlamadan önce görevliler aracılığı ile kulaklara şöyle fısıldanmış:
-”Cumhurbaşkanımız, Barzani ve Kürdistan bayrağı tartışmalarına girmeyecek... Bu konuyu lütfen gündeme getirmeyelim!..”
Kabile diktatörlüklerinin gerisine düşmek
Bu aslında bir emirdi ve herkes buna riayet etti.
Bazı yandaş gazeteciler bizim bu yazımızdan sonra böyle bir fısıldama olmadı diyebilir ki zaten aksi beklenmez... Böyle diyecek olana, siz gazeteci değil misiniz, Barzani ve Kürdistan bayrağına Bahçeli’nin tepkisini niye sormadınız sorusunu sorarım.
İşte bu hale geldiğimiz içindir ki Türkiye AKP iktidarı ile beraber basın özgürlüğünde Afrika’nın kabile diktatörlüklerinin bile gerisine düşmüştür.
"Köprüyü geçene kadar"
Peki Barzani ve Kürdistan bayrağı sorulsa ne mi olurdu?
Şu olurdu?
Verilecek her türlü cevaba göre Bahçeli veya Barzanici Kürtler kızdırılabilirdi ki referandum sürecinde buna tahammülleri yok.
İyi ama böyle bir duruş yani susarak geçiştirme veya amiyane tabirle köprüyü geçene kadar herkesi idare etme metodu inandırıcı olabilir mi?
Bunun yorumunu Bahçeli ile etrafındaki bir avuç avaneye bırakalım!
Her şey bu kadar ortada yani aleni iken Bahçeli’nin hala “Evet” demesinin söyleyin perde arkası yok mudur?