Spor

Aydınlar: Fenerbahçe'yi uçuruma sürüklüyorlar

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanlığı’ndan 31 Ocak'ta istifa eden Mehmet Ali Aydınlar, istifasının

09 Şubat 2012 02:00

T24 - Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanlığı’ndan 31 Ocak'ta istifa eden Mehmet Ali Aydınlar, istifasının ardınsan ilk defa konuştu. Futbolseverlerin kafasındaki tüm sorulara yanıt veren Aydınlar, şike soruşturması, UEFA'nın tavrı, belge krizi, 58. madde ve Fenerbahçe hakkında çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.  Aydınlar, ''Fenerbahçe’nin yöneticileri kulübü süratla uçuruma götürüyorlar. Yarın öbür gün Fenerbahçe’yi çok daha kötü bir yere götürebilirler...' dedi.

Mehmet Ali Aydınlar, Dubai dönüşü sessizliğini bozdu. Kanal D'de yayınlanan '32. Gün' programında Mehmet Ali Birand’a konuşan Aydınlar, Fenerbahçe yönetimine çok sert eleştiriler yönlendirirken, gerekirse 45 milyon euroyu kendi cebinen ödeyeceğini açıkladı.


‘Bilseydim başkan olmazdım’

7 aydır yaşadıklarınızdan dolayı pişman mısınız?

Değilim. Bunların yaşanması gerekiyormuş. Farklı bir dünya ile karşılaştım. Aslında bu farklı dünyanın içindeydim. 1992'den beri spor yöneticisiydim. Hasan Doğan görev almamı istemişti. Olmak istememiştim ama ‘ismin olsun yeter’ dediler. Yeni bir dünya tanıdım. Kaderde bunları da yaşamak varmış.

TFF başkanlığına aday olmanızı Başbakan mı istedi?

İşin doğrusu kulüpler istedi. Ben de bu istekleri kırmayıp görevi kabul ettim. Çok çalışan bir insanım. Yıllardır futbol camiasının içindeyiz. Başbakan ile sadece istişarede bulundum.

Peki Başbakan sizi arar ve 'Geri dön' derse...

Başbakan'ın bu işlere gireceğini sanmıyorum. Türkiye'de futbol özerk. Siyasetçiler fikirlerini ileri sürebilir, ama ne olacağını belirlemezler.

Göreve gelirken şike soruşturmasında haberdar mıydınız?

Bilseydim, kesinlikle girmezdim. Seçildikten sonra Bodrum'a gittim. Teknemde telefonu açtığımda arka arkaya mesajlar gelmeye başladı. Ardından bir arkadaşım mesaj attı, "TV’lere bak" dedi. O hiç birşey yapmadım, bekledim. Ertesi gün İstanbul Emniyeti'nden arayarak, savcının görüşmek istediğini söylediler. ‘Durum vahim' dedim diye eleştirildim. Hala 'vahim' diyorum. Vahim olmasa bu kadar yönetici tutuklu olur mu?


'Hiçbir şey olmamış' diyemedim’

Kişisel izleniminiz nedir, şike var mı?

70 klasör tape var. Bunları ben yazmadım. "Hiçbir şey yok" şeklinde davranmak doğru mu bilmiyorum.

Savcı ile konuştuktan sonra şüphe duydunuz mu?

İçeride anlatılanları duyunca şaşırdım. "Hiçbir şey olmamış" diyemedim. Sadece Fenerbahçe'nni adı geçmiyor, iddianamede birçok kulüp var.

Olayın UEFA boyutunda neler yaşandı?

UEFA’ya gittik. Bir an önce karar verilmesini istediler. Bence de bir an önce karar vermek gerekiyor. "UEFA'yı dinlemeyelim" diyenler var. Yunanistan’da mahkeme devam ederken, Olympiakos Volou küme düşürüldü. Tahkim, cezayı kaldırdı. UEFA, devreye girdi ve Volou’yu 3 lig birden düşürdü. Burada olayı ortaya çıkaran emniyet güçleri. 6222 sayılı yasa nedeniyle. Bu yasa olmasa biz hiçbir şey olmamış gibi devam edecektik. UEFA’nın Türkiye’de medya takip sistemi var. Bu işle ilgili de bir masa oluşturmuşlar ve başına birini getirmişler. Mesela bu konuşmalarım da yarın UEFA’ya gidecek.


‘Herkes üstünüze gelmeye başladı...’

Temmuz'da herkes şaşkındı. Bu arada Avrupa kupası maçları başlamıştı. Kulüplerin, Avrupa kupalarına gidip gitmeyecekleri belli değildi. Biz orada UEFA’ya şunu sorduk; Bu takımlar Avrupa kupalarına devam edecek mi? Yanıt olarak, "Lig tescil edilmiş. Bizdeki listede kim varsa o takımları Avrupaya alacağız" dediler. O gün Etik Kurulu'nun basın toplantısını yaptığımız gündü. (15 Ağustos) Etik Kurulu raporunda "Savunma alınmadan bu görüşlerin hayata geçirilmesi mümkün değil" denilmişti. O gün için doğru olan kararları aldık. Zaman zaman bu kararları değiştirdik. Bu süreç çok başarılı bir şekilde yönetilmiştir. Yoksa bu lig oynanamazdı. Etik Kurulu kararı uyarınca alacağımız karar doğru olmazdı. Örneğin o raporda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un adı geçmiyordu. 9 Aralık’ta iddianamede gördük ki, İstanbul BŞB’nin de adı eklenmiş. O gün karar verseydik ne olacaktı? Bize gelen 26 klasör 70 klasöre döndü.


'8 yıl men' uyarısı

15 Ağustos’ta beni Nihat Özdemir aradı. "TFF’ye gelebilir misiniz?" dedim. Ali Koç ile birlikte geldiler. "Etik Kurulu raporunu inceledim. Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi'ne gitmemesi sizin yararınıza. Giderseniz Fenerbahçe çok daha büyük cezalarla karşılaşabilir. Fenerbahçeliliğiniz gereği bu şampiyonaya gitmemelisiniz" dedim. Şu an UEFA Avrupa Ligi'nde mücvadele eden 2 takımımız büyük risk taşıyor. Suçlu oldukları ortaya çıkarsa, Trabzonspor ve Beşiktaş Avrupa kupalarından 8 yıl boyunca men edilecekler.

0'dan fazla tolerans yok mu?

Fenerbahçe yöneticilerinden yaptığımız görüşmeler iki aşamalıydı. Bir toplantı yapıp devam kararı aldılar. UEFA, bir Makedon takımına 8 yıl ceza verdiğini söyledi. Şampiyonlar Ligi, UEFA’nın amiral gemisiydi dediler. "Biz 2007 yılında bu talimatları değiştirdik" diyorlar. 2007'de sıfır tolerans uygulamasına döndüler. 26 Ocak’taki Genel Kurul'da Abdullah Kiğılı, "Futrboldaki en ağır suç ırkçılıktır" dedi ve Terry olayını anlattı. Bunlar çok farklı şeyler. Futbolda en ağır suç maç bağlamadır. Şike bir numaralı suçtur. 2 numara doping, 3 numara ırkçılık, 4 numara ise holiganiz. "Her şeyi affederiz, şikeyi affetmeyiz" diyorlar. Bir takımın yöneticileri tutuklu. Polis çıkıyor "19 maçta şike var" diyor. Tüm bunlar yaşanırken, 0'dan fazla tolerans yok mudur? "En ufak bir şüphe dahi olsa adı geçen takımı bu organizasyona alamayız" diyorlar. "Fenerbahçe çekilmezse siz göndermeyin. Yoksa tüm takımlarınız hakkında şu soruşturmayı yaparız" diyorlar.


‘UEFA'ya karşı dik durmanın bedeli’

Yıldırım Demirören "UEFA’ya karşı dik durmadınız" eleştirisinde bulundu...

O dönemde İsviçre’nin Sion takımı ile ilgili bir soruşturma yapılmıştı. İsviçre Futbol Federasyonu, dik durdu. Hayır dedi. Daha sonra FIFA, İsviçre Federasyonu'na bir yazı gönderdi. "Sion’un oynadığı bütün maçlar için eksi 3 puan vereceksiniz. "Aksi takdirde sizi men ediyorum, Basel’i de Şampiyonlar ligi'nden çıkartıyorum" dedi. Dik durmanın bedeli bu. Milli takımı riske atamazdım. UEFA ile neyin kavgasını vereceğim? UEFA, ancak vereceğiniz kararların kendi normlarına uyması halinde kararlarınıza karışmıyor.

Neden Beşiktaş ve ve Trabzonspor Avrupa upalarından men edilmedi?

Fenerbahçe’nin yerine Trabzonspor alındı. Bunu ben de bir TV kanalında öğrendim. Bir gün önce, UEFA’dan bize yazı geldiği gün, kulüp başkanları ile toplantı yapıyorduk. Toplantı sonrası Nihat Özdemir ve Ali Koç'la görüştüm. Yazının Türkçesini Nihat Özdemir’e, İngilizcesini Ali Koç’a verdim. Nihat Özdemir, yazıyı okuyunca kalktı ayağa, "Tamam başkan, biz şimdi yönetim kurulunu topluyoruz ve Şampiyonlar Ligi'ne katılmama kararını alıyoruz" dedi. Ali Koç ses çıkartmadı. Ertesi gün avukat Emin Özkurt ile birlikte yanıma geldi. "Zamanın kısıtlılığı nedeniyle karar almamız mümkün değil. Maddi ve manevi haklarımızı saklı tutuyoruz" dediler. Gülerek ayrıldılar. Hiçbir problem yoktu. Problem, Trabzonspor’un Şampiyonlar Ligi'ne alınmasıyla çıktı. Trabzonspor’u gönderenin biz olduğumuz söylendi. UEFA’nın uygulamasına göre, katılmayan takımın yerine sıralamadaki ilk takım alınıyormuş. Şampiyonlar Ligi, UEFA’nın kontrolünde. İsterse alır, isterse almaz. Almıyor, tavırlarını koymuşlar.


‘Benden daha çok özür dilersin’

O dönemde "TFF, Fenerbahçe’yi göndermedi" diye çok eleştirildik. Kendi camiam olduğu için bu, beni çok yaraladı. Aykut Kocaman ve Rıdvan Dilmen ile görüşmem var. O görüşmede Rıdvan, aynen şunları söyledi: “Başkanım Fenerbahçe’yi göndermediğinizde ben sizi çok eleştirmiştim. Çok haklıymışsınız. Sizden özür dilerim. Ben de ona "Daha benden çok özür dilersin" dedim.


UEFA'ya 65 bin mail

İşi asla savsaklamadık. Doğru olanı yaptık. Belgeler 20 Temmuz’da geldi. Ben Fenerbahçeli olduğum için UEFA’ya inanılmaz şikayetler gitti. Platini, "45 bin mail geldi. Genel sekretere de 65 bin mail geldi" dedi. UEFA, bana soru işareti ile bakıyordu. Pier Cornu savcı ile görüşmeye geldi. Savcıya "savunma almak istiyoruz" dedik. Savcı "hayır" alamazsınız yanıtını verdi. Cornu, savcıdan gizliliğin kaldırılmasını ve savunmanın alınmasını istedi. Savcı, bunu kesinlikle kabul etmeyeceğini söyleyince UEFA işi savsaklamadığımızı anladı. Sonra ne yaptık?


'PLAY-OFF öncesi karar verecektik'

70 klasör geldiğinde Etik Kurulu'na verdik. Ek süreler istenmiş ve savunmalar hala veriliyor. İnsanların savunmalarını yapabilmeleri için bu sürecin tamamlanması gerekiyor. Mart ayı içinde bu karar verilebilir. Ancak bu infiale neden oalbilirdi. Bu nedenle 34 hafta sonunda play-off başlamadan bu kararı verecektik.

Bu işin çok boyutu var. 1 sportif, 2 ekonomik, 3 sosyal boyutu var. Türk futbolunun 1 milyar dolarlık bir ekonomik güç. Bu süreç sistemi çökertir. Kulüplerin çok ciddi ödemeleri var. Kulüplerimiz önümüzdeki seneler Avrupa’ya bu nedenle alınmayacaklar. UEFA, bu konuda ciddi. Yıldırım Demirören ile sık sık bir araya geldik. "UEFA ile kavga edelim", "genel af çıkartalım" gibi şeyler söyledi.


'58. Madde yanlış'

58. maddede birçok sıkıntı var. Avrupa’da bir tek Türkiye’de şike kararını yönetim kurulu veriyordu. Tüm Avrupa ülkelerinde disiplin kurulları kararları veriyor. Bu uzmanlık gerektiren bir iştir. Bu yetki disiplin kurullarına devredilmeli. Şike de yapsanız, teşebbüs de etseniz hepsinin cezası aynı. Adamı bacağından vuran ile öldüren aynı suçu işlememiş oluyor. 58. maddeyi nasıl değiştireceğimizi hazırladık. Biz bunu UEFA’ya götürdük. UEFA bize "Değiştiremezsiniz" dedi. Dedik "Bu yanlış.". Onlar ise "Soruşturma bitmeden değiştiremezsiniz" dediler. "Maç oynanırken kural değiştirmeyin" dediler. Ben de bunun üzerine dedim ki "58. madde değişmeyecek." Galatasaray, Orduspor ve Bursaspor dışındaki tüm kulüpler böyle bir yazı gönderdi ve "58. maddeyi değiştirin" dediler. Avrupa’nın mantığı bu. "Genel kurul bunu isterse kabul ederiz" dediler.


'UEFA yazı da verdi'

Bunu ilk kez açıklıyorum. UEFA’ya "Biz kulüpleri küme düşürmek istemiyoruz. Ne yapacağız?" dedim. Infantino ile yine bir toplantı yaptık. Şurada mutabık kaldık; Suçlu çıkanlar için ceza vereceğiz. Bu fiili işlemişlerse bir defalığına düşürmeyeceğiz. UEFA bunu bize yazı ile bildirdi. Fiilin ağırlığına göre 12 puandan az olmamak üzere kabul etti. Bu sene uygulayacaksınız dediler. Eğer bu fiil vuku bulunduğu süre içinde bir kupa varsa geri alacaksınız, yayıncı kuruluşun verdiği parayı geri alacaksınız. Bu para mağdur olan takıma verilecek. 2 milyon ile 10 milyon arasında para cezası vereceksiniz diyorlar. Küme düşmekten daha iyi bir ceza.


‘Taraftara şirin görünmek için’

58. madde kararı ben isteseydim genel kuruldan geçerdi. Otele vardığımda kulüp başkanları oradaydı. Bu kaosun devam edeceğini belirtiyorlardı. Bir kavram kargaşası vardı. Bir kısmı topu yargıya atalım. Bir kısmı UEFA’ya karşı dik duralım diyordu. Biz buraya geldiğimizde Türk sporunun karşılaştığı en büyük problem ile karşılaştık. Bir problem var. Bunu el birliği ile çözmemiz gerekirken bir kısım kulüpler küçük çıkarları uğruna sürekli sabote etmeye çalıştılar. İyi niyetli değillerdi. Bir şey alan daha fazlasını istediler. 1 saatlik arayı istesem verilmezdi. Öneri okunmadı bile. 240 delege vardı. En fazla 50 delege lehte ve aleyhte el kaldırdı. Divan başkanı UEFA ile mutabakat yaptığımız metni kulüplere sunmadı. Kulüpler Birliği başkanı el çekiyoruz TFF güven tazelesin diyor. F.Bahçe’nin 4 konuşmacısı var. Hepsinin hedefi benim. Ben o güne kadar hep yardımcı olmaya çalışıyorum. Hani biz zigzag yapmışız diyorlar. Polis suçlu, savcı suçlu, siyaseliler suçlu, Lütfi Arıboğpan ve İlhan Helvacı suçlu, ben suçluyum. Ben Fenerbahçe’ye zarar veriyormuşum. Hem de ben veriyormuşum. Ali Koç ve Nihat Özdemir’in yerinde olsaydım samimi ve dürüst davranırdım. Burada Fenerbahçeliliği tartışılmayacak bir isim var. Belli yere gelmiş insanlar elbette camialarını korumak zorundalar. Sırf taraftara şirin görünelim diye tüm sektörü ateşe atamazsınız. Bu arkadaşların karar verme yetkileri bile yok. Bu biraz ağır kaçacak. Ben size bir şey soruyorum buna bir zaman geçtikten sonra evet ya da hayır diyebiliyorlar.


‘Cehennem yolunda ilerliyorlar’

Bu gidiş Fenerbahçe’yi çok daha kötü duruma götürüyor. Fenerbahçe’nin yöneticileri kulübü süratla uçuruma götürüyorlar. Yarın öbür gün Fenerbahçe’yi çok daha kötü bir yere götürebilirler. Fenerbahçe yönetimine ben de oy verdim. Ama iyi yönetsinler diye oy verdim. Cihan Kamer, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile örtülü diyor. Onlar hızla cehennem yolunda ilerliyor. Bu çok uzun sürmeyecek. Bu iş kavga ile olmaz. Herkesle kavgalısınız. Sürekli taktik değiştiriyorsunuz. Ne yapmaya çalışıyorsunuz?


‘Zarar verdiysem cebimden öderim, ancak...’

CAS’ta Fenerbahçe’nin davası var. TFF’ye açılan davanın mesnedi yok. Anayasaya aykırı. CAS’ta davayı kaybederseniz ne olacak? Fenerbahçe’yi Disiplin Kurulu'na verecekler. Fenerbahçe bir sene ile kurtulacakken, 3-5 sene ceza alacak. Çok iddialı bir laf ediyorum. Uygulamalarım ile Fenerbahçe’ye bir zarar verdiysem bu zararımı şahsen tazmin etmeye hazırım. Bedeli ne olursa olsun. Ama Fenerbahçe yöneticilerine şunu söylüyorum; Bu davranışlarından dolayı Fenerbahçe zarar görürse, maddi ve manevi bunu onlardan tazmin edeceğim. 100 yıllık kulübe bu leke sürülüyor. Fenerbahçe zarara  uğrarsa bu işin takipçisi olacağım. Fenerbahçe’ye yönetenler bu zararın tazmimine hazır olsunlar. Fenerbahçe’de çok büyük bir sessiz çoğunluk var. Yarın öbür gün ayağa kalkarlar.

Fenerbahçe başkanlığına aday olacak mı? 

Şu aşamada Fenerbahçe başkanı olmam, ama yarın ne getirir bilemem. Fenerbahçe tarihindeki en büyük kupayı ben getirdim. Ben hem manen hem madden verdim. Fenerbahçeliliği tartışacak insanlar en az Fenerbahçe’ye hizmet etmeli. Ben yönetim kurulu üyesiyken bu kişiler kongre üyesi bile değildi. Ben

Fenerbahçeliyim, ama diğer kulüplere de zarar verdirtmem.

Ne değişti de 'devam' kararından sonra istifa ettiniz?

Pazartesi günü istifa edecektim. 17 kulüpten ısrarlı baskılar geldi. Kendi kulübüm hariç. Pazartesi sabahı Hasan Akıncıoğlu, Sadri Şener bana geldiler. Çok ısrar ettiler kalmam için. Bu koşullarda bu işin yapılması zor denildi. Bu tünelin sonunda ışık görünmüyor. Bu tünelin sonu karanlık. Bunu Türk futbolu için söylüyorum. Ben bu kadar ısrarlı olunca yönetim kurulunda arkadaşlarımla konuştum. Bütün arkadaşlarım siz ne karar verirseniz arkanızdayız dediler. Akşam eve gittim. Bir arkadaşım mesaj attı ve şu kanalı açar mısın dediler. İçinde federasyon başkanlığı hevesi geçen bir yönetici çok entrasan şeyler söylüyordu. Onlara bakarken Kısmet Erkiner görüntüye geldi. UEFA’nın CAS’a yaptığı savunmada, "TFF istese biz Avrupa’ya gönderirdik" demiş. Bunu duyunca hemen Lütfi Arıboğan’ı aradım. "Doğru mu" dedim? "Hayır, ben bilmiyorum" dedi. Hukuk biriminden birini aradım. "Doğru mu" dedim? "Evet, doğru" dedi. Belge benden saklandı diye yıkıldım.CAS’taki avukatımıza, "Fenerbahçe'yi göndermemek için tek nedenimiz UEFA’nın yazısıdır" dedim. İtalyan avukat, "Böyle savunma mı olur" diye istifa etmek istedi. Bir dava kazanılsın diye yanlış beyanda bulunulmasını kabul edemezdim.


'Tünelin sonu karanlık'

Programlarda seviyesi sürekli düşen ve hakarete varan söylemler oldu. "Ailece bunları hak ediyor muyuz?" dedik. Evimi ve işimi ihmal eder duruma geldi. Sadece maillerle işimi halleder konuma geldim. Sabah Göksel Gümüşdağ beni aradı. Başkanım ben istifamı veriyorum dedi. Bir saat sonra arayacağım dedim. Geldi yanıma. Bu arada TFF’yi tekrar aradım. Yazı gelmedi. Saatler geçti o yazı hala gelmedi. Saat 3’te icra kurulunu toplantıya çağırdım. Herhalde doğru çekindikleri için yazıyı bana göndermiyorlar diye düşündüm. İcra kurulunu yapmak için arkadaşları toplamıştık. Saat 4 olunca yazı hala gelmemişti ve istifamı verdim. 3 dakika sonra İlhan Helvacı’dan bana mail geldi. Açmadım maili.Sinirlenmiştim. Daha sonra konunun gerçeğini öğprenince şu ortaya çıktı. Kısmet Erkiner’in söyledikleridoğru değil. Yorum yapıyor. Kısmet Erkiner, diyor ki "Gönderseydi oynatırdık.". Öbür taraftan bakıyorsunuz ki siz bizi gönderirseniz disiplin soruşturması yaparız diyor. Kader ağlarını örmüş. İlhan Helvacı çok düzgün bir bilim adamı. TFF içinde çok faydalı biri. Bu insanları tuttukları takımlara göre değerlendirilmemeli. İlhan Helvacı’nın istifası istenmiş. İlhan Helvacı’dan özür diliyorum. Yeni TFF başkanı da İlhan Helvacı ile çalışmalı. 2 lisanı var. İngilizce ve Fransızca konuşuyor. Bu insanların eşleri var çocukları var. Yarın başlarına bir şey gelirse en azından vicdan azabı çekmeyecekler mi? Biz mücadelemizi sportmence yapalım. Bu bir spor. Ucunda ölüm yok. Taraftarı tahrik ederek daha da kötü duruma götürmeyelim. Bu tünelin sonu karanlık. Türk futbolunda tarafların tamamı ,ş birliği yapmaz ise biliniz ki tüm Türk futbolu büyük zarar görecektir, en ağır zararı da Fenerbahçe görecektir. Ben yanlış adamım, ama tek yanlış adam da ben değilim.


'Galatasaray zarar verdi'

Galatasaray'ın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Galatasaray yanlış yapıyor. Söylemleri hep medya üzerinden. Benimle konuşmak yerine web sitelerinde kullandılar. Sürece zarar verdiler. "Ateş üfleyerek sönmez" dediler. Siz bunu söylüyorsunuz bu kez Fenerbahçe taraftarı ayağa kalkıyor. Şu süreçte 3 ay susalım. Taraftarımıza sağlıklı mesajlar verelim. Hep kamplara böldüler.

Aziz Yıldırım'la görüştünüz mü?

Aziz Yıldırım’ı gözaltında olduğu dönemde hastanede ziyaret ettim. Orada yarım saat görüştük. Aziz Yıldırım dışarıda olsaydı bu süreç böyle gelişmezdi. Çok zeki bir insan. Oturup onunla konuşabilirsiniz. Bugüne kadar hiç sürtüşmemiz olmadı. Aynı fikirdeydik ama anlaşırdık. O olsaydı çok farklı olurdu işler. Doğru bilgilendirirseniz doğru yanıt alırsınız. Fenerbahçe yönetimi doğru bilgilendirmedi.


'Bitmezse bitirirler'

Tarih gerçekleri yazacak. Herkes gerçekleri görecek. Bence TFF, bir an önce karar vermek zorunda. DisiplinKurulu, şu an ayrı çalışıyor. Etik Kurulu da ayrı çalışıyor. Kulüpler ile ilgili incelemeyi Etik Kurulu yapıyor. Mahkemelere de savunmalar veriliyor. PFDK, bu savunmaları mahkemede istiyor. Bu süreç bitecek. Bitmezse bitirtirirler.


ERZİK VE PLATINI'YE TEŞEKKÜR

FIFA da devreye girecek. Buradan Şenes Bey’e çok teşekkür ederim. Bize çok destek oldu. Büyük bir saygı gösteriyor. Platini ve Infantino’ya da teşekkür ederim. Hep yanımızda oldular. Medyaya da teşekkür ederim. Kötü niyetlileri ayırıyorum, ama olumlu eleştirilerle bizi iyi yönlendirdiler.