Gündem

Aydın Menderes, babası asıldıktan sonra Robert Kolej'den nasıl uzaklaştırıldı?

Aydın Menderes'in anıları 'Babam ve Ben' adıyla yayımlandı. Ekrem Pakdemirli, babası asıldıktan sonra Aydın Menderes'in Robert Kolej ve TED Ankara Koleji'nde yaşadıklarını anlattı

29 Eylül 2012 04:33

 

Hazal Özvarış

 

Turgut Özal hükümetlerinde Başbakan Yardımcısı olarak görev alan Prof. Ekrem Pakdemirli, Aydın Menderes’in, babası Adnan Menderes idam edildikten sonra Robert Kolej’den ayrılmak zorunda bırakıldığını, Türk Eğitim Derneği (TED) Ankara Koleji’ne de ortaokulu dışarıdan okumak koşuluyla kabul edildiğini açıkladı. 

Prof. Pakdemirli, ortaokul ve lise yıllarında TED Ankara Koleji’nde öğretmenliğini yaptığı Aydın Menderes’in okul hayatına ilişkin bu açıklamaları “Babam ve Ben” adıyla yayımlanan kitabın tanıtım toplantısında yaptı.

\Aydın Menderes’in hayattayken not ettiği hatıralardan derlenen kitap eşi Ümran Menderes tarafından yayıma hazırlandı. Editörlüğünü Turgay Yavuz’un yaptığı, Ufuk Yayınları tarafından yayımlanan “Babam ve Ben” adlı kitabın tanıtımı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Kuzguncuk’taki tarihi Köprülü Yalısı’nda yapıldı. Moderatörlüğünü Ramazan Ümit Şimşek’in yaptığı toplantıya Ümran Menderes, Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, Zaman gazetesi yazarı Prof. Mümtaz’er Türköne ve eski Başbakan Yardımcısı Prof. Ekrem Pakdemirli konuşmacı olarak katıldı. 

 

‘Keşke Kılıçdaroğlu, Menderes’i daha önce ziyaret etseydi’

 

Ümran Menderes, kısa konuşmasında eşi Aydın Menderes’i anlatırken “Hafızasıyla, bilgisiyle bambaşka bir insandı, nasıl anlatsam bilmiyorum, zorlanıyorum. Nur içinde yatsın” dedi. Menderes, bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adnan Menderes’in mezarına yaptığı ziyarete dair ne düşündüğünü sorması üzerine de “Gerçekten iyi oldu. Keşke daha önce yapılsaydı bu ziyaretler, anlamlıydı. Herkes mutlu oldu” dedi.

Nazlı Ilıcak da, Ümran Menderes ve Aydın Menderes’i ilkokul döneminden tanıdığını belirtti. Aydın Menderes için “Bir ömre bu kadar acı sığması zor. Bu kadar acı çeken insanlar kabuk bağlar. Ama her darbe onu daha demokrat, daha hoşgörülü yaptı” dedi.

Ilıcak’ın ardından kısa bir konuşma yapan Mümtaz’er Türköne, “tarihi, bir kişinin hikâyesi üzerinden okumanın bazen daha etkileyici olduğunu” belirtti.

“Adnan Menderes’in âşığıydım” diyen Prof. Ekrem Pakdemirli de, 27 Mayıs 1960 darbesinden hemen sonra tanıştığını belirttiği Menderes ailesiyle 4 yıl yakın bir ilişki içinde olduğunu anlattı. Pakdemirli, kişisel olarak öğretmenliğini üstlendiği Aydın Menderes’in eğitim sürecini aktardı.

 

Robert Kolej, Aydın Menderes’i okuldan nasıl uzaklaştırdı?  

 

Ekrem Pakdemirli,  Aydın Menderes’in annesi Berin Menderes ile birlikte yaşadıklarını özetle şu ifadelerle aktardı:

“1960 ihtilalinden hemen sonra aileyle tanıştım. 1964’ün 23 Kasım’ına kadar beraber yaşadık diyebilirim. Aydın, babasını ve annesini çok seviyor idi. Aramızda altı yaş fark var, abi - kardeş şeklinde dört yıl ilişkimiz oldu.  Bu sürede Berin Hanımefendi’yi, Aydın’ı, iki abisini yakından tanıma fırsatını buldum. Ben ‘Adnan Menderes’in aşığıyım’ diyebilirim.

Tanışmamız şöyle oldu. İhtilalden sonra, Demokrat Partili olmak ‘kuyruk’ diye anılıyordu. Bunu aşağılama, düşüklük anlamında kullanıyorlardı. Robert Kolej’de de Aydın’a ‘kuyruk’ diyorlar. Öğrenciler hazırlığın ikinci sınıfında olan Aydın’a ‘kuyruk’ deyince Berin Hanım’ı okuldan çağırıyorlar. Robert Kolej yönetimi ‘Biz güvenliğini sağlayamayız. Alın çocuğu okuldan’ diyor. Berin Hanım üzülüyor ama Aydın’ı okuldan alıyor.''

 

‘TED, ortaokulu dışardan bitirme koşuluyla kabul etti’

 

''Daha sonra Türk Eğitim Derneği (TED) Ankara Koleji’ne getiriyor. Ancak orada da Müdür Reşat Bey de korkuyor. Sonra şöyle bir formül buluyor. ‘Ortaokulu dışarıdan bitirsin. Lisede normal kaydını yaparız’ diyor. Düşüncesi şu; üç senede sürecek ortaokuldan sonra ülke normale döner, biz de kaydını yaparız.

Ben de o sıralarda Gazi Eğitim Enstitüsü’nden öğretmen muavinliği almışım, aynı zamanda üniversitenin üçüncü sınıfında okuyorum. Aydın dışarıdan ortaokulu bitirsin denilince hoca aranıyor, ama hoca yok. Kolej’de belki 100’den fazla hoca var, fakat hiçbiri Aydın’a ders vermeyi kabul etmiyor, ‘Bize de kuyruk derler’ diye korkuyor. 

Bir gün okulda yemek sırasında Aydın için bana ‘Siz ders verir misiniz’ dediler. Okuldaki sohbetlerden benim Demokrat Partili olduğumu biliyorlar. Ben de ‘Veririm. Onu yetiştiririm’ dedim.''

 

‘Menderes’e özel ders verirken takip ediliyordum’

 

''Daha sonra ailenin Tahran Caddesi’ndeki evine gittim. Programı yaptık, derslere başladık. Ama üçüncü gidişimde fark ettim ki, takip ediliyorum. Berin Hanım’a dedim ki, takip ediliyorum. Berin Hanım, ‘Konsey’e senin ücret karşılığında Aydın’a ders verdiğini söyleyelim’ diyor. Düşüncesi şu; ben para almayı düşünmüyorum ama paralı ders olduğu bilinirse takipten vazgeçerler. Saat başı ücret de 20 lira. Menderes ailesinin mal varlığına el konmuş ama giderleri için onlara bir ödeme yapılıyor. Berin Hanım’ın dediği dilekçeyi verdik, kabul edildi. Ben de takip edilmek istemiyorum, nişanlıyım, sağa sola gidiyoruz filan...

10 binden fazla öğrencim oldu. ‘Aydın nerede’ derseniz, ilk beşte derim. 47- 48 ders vardı. Ama Aydın tıpkı teyp gibi, çok zeki. Berin Hanım’a dedim ki ‘Biz bu üç yılı bir yılda hallederiz.’ Sıra jimnastik dersine geliyor, Berin Hanım yere minder seriyor, biz Aydın’la takla atıyoruz. Müzik dersi oluyor, bende bir pompalı mızıka var, onunla yapıyoruz. Böyle böyle Aydın’ın bütün derslerini ben verdim.

Ankara’da Kumrular Sokak’ta Namık Kemal Ortaokulu var, Aydın orada sınava girecek. Korktuk, sınavda yine ‘kuyruk’ muamelesi yapacaklar diye. Allah’tan sınav kâğıtları kapalıydı. Sınavdan çıktı, ‘Çok iyi geçti efendim’ dedi. Bana böyle derdi, o 14, ben 20 yaşındayım.

Üç sınıfın dersinin sınavına aynı anda dışarıdan girdiği için sınavlar bazen çakışıyordu. Dolayısıyla bir bölümünü Şubat, kalan bölümünü Haziran döneminde hallettik. Haziran 1961’e geldiğimiz zaman bütün dersleri verdik. Aydın, bir senede üç yılın bütün sınavlarını verdi.''

 

Aydın Menderes, Yassıada savcısının oğluyla yan yana

 

''Lise bölümüne kayıt için yine TED Ankara Koleji’ne gittik. Bu sefer de ‘İngilizce hazırlık var’ dediler. Hâlbuki Aydın, Robert Kolej’de iki yıl hazırlık okumuş. Ben ODTÜ’deyim ama daha iyi bir İngilizce sınavına hazırlık için hoca tutuldu. Sonra Aydın, İngilizce sınavına girdi, onu da verdi.

Geldik lise bire. (Adnan Menderes hakkında idam kararı veren Yassıada mahkemesinde Yüksek Adalet Divanı Savcısı olarak görev alan) Ömer Egesel’in oğluyla aynı sınıfta!  

Aydın’a veli bulmak gerekti. Berin Hanım kendisi olmak istemedi, hiçbir hoca da veli olmayınca ben Aydın’ın velisi oldum. Ben de lise kısmında ders veriyorum. Öğrencilerimden birinin babası MİT’te daire başkanıymış. O öğrenci gece derslerine geliyordu. Bir gün bana ‘Ben babamın yanına gittim. Sizin bir kadınla boy boy resimleriniz vardı’ dedi!''

 

‘İhtilal hükümeti bakanının oğlunu dövdüm’

 

''Lise 2’de matematik ve fizik dersi veriyorum, Aydın da öğrencim oldu. Egesel’in oğlu da var, hatta ihtilal hükümetinin Tarım Bakanı’nın oğlu da sınıfta. Ve bu çocuk sınıfta yaramazlık ediyor. Bir dövdüm ki, çok dövdüm. Bir de ‘eşekoğlueşek’ dedim. Bir kere Egesel’in oğlunu da dövdüm. Hatta Aydın, annesine ‘Benim üzerimden eğilerek öyle bir vurdu ki, iyi ki dişlerini dökmedi’ dedi.

Tarım Bakanı’nın oğlunu dövünce ertesi gün kapım çaldı. Öğretmen arkadaşlardan birisi ‘Benim yeğenimi dövmüşsün’ dedi. ‘Ben halasıyım, babası da Tarım Bakanı’ dedi.

Ertesi gün müdür odasına çağrıldım. Reşat Bey tanıştırdı, ‘Bu Tarım Bakanı, bu da Ekrem’ dedi. Ben de olayı anlattım, çocuğun haylazlık yaptığını, sükûneti bozduğunu, bunun üzerine dövdüğümü söyledim. Bakan, ‘Ya her şeyi anladık, bir de eşekoğlueşek demişsin’ dedi. Ben de bunu söylediğimi belirterek özür diledim, istifa edeyim, dedim. Tarım Bakanı karşı çıktı, ‘Bu çocukları üniversiteye sok’ dedi.

Egesel’in oğlu Allah için terbiyeliydi.

O sırada ODTÜ’de teorik fizik okuyorum, Erdal İnönü’nün asistanıyım. Bölümde sorun çıktı ve bölüm dağıldı. Ben de doktora için NATO bursuna başvurdum, kazandım. Ben İngiltere’ye gittim. Orada da bıraktık. Aydın önce ODTÜ’ye gitti, sonra orayı bıraktı, İktisadi Ticari İlimler’e girdi, orayı da bitirdi.

Bütün üzüntüm, Aydın’la aynı partide olamamak...”