Gündem

Aydın Engin: Savaş kapıda ve barış istemek suç

"Peki, karar, 'Ey Suriye, ey Baas, siz Doğu Guta'da kimyasal silah kullandınız.Ben de tepenize iniyorum' der mi?"

11 Nisan 2018 16:21

Aydın Engin

Yargısına, analiz yetisine güvendiğim, dış politikada uzman bellediğim ve gün boyu ulaşabildiğim meslektaşlara sordum: 
“Savaş kapıda” dediler. 
Kapıdan girip tepemizde patlar mı, yoksa yüreğimizi ağzımıza getirip en azından şimdilik çeker gider mi? 
Bilmiyorum. 
Bilen de yok gibi. 
Ama savaş kapıda denmesini haklı kılacak bütün alametler de belirdi. 

ABD’nin tepesine oturmuş emlak taciri bir adam, ülke yönetmeyi gökdelen dikmek sanmış, Rusya’yı susturan, Suriye’de Baas rejiminin ipini çeken, dünyadaki tek süper güç olduklarını ABD yurttaşlarına inandırmak için kolları sıvamış, dilinin zembereğini boşaltmış. 
Bu satırlar yazılırken “Suriye ile ilgili büyük kararımı bu akşam vereceğim” demekteydi. Önceki gün de benzer laflar etmişti. Aradaki saat farkından dolayı vereceği kararı bizim gazete basıldıktan sonra öğreneceğiz. 
Peki, karar, “Ey Suriye, ey Baas, siz Doğu Guta’da kimyasal silah kullandınız.Ben de tepenize iniyorum” der mi? 
Valla söz konusu Trump nam herif ise der mi der... 
Gerçi ABD’nin siyasal ve askeri sözcüleri henüz kimyasal silah kullanıldığını kesin bir dille kabul etmediler ama son sözü söyleyecek olan onlar değil, Trump. 
İyi de öteki süper güç adayı Rusya’nın, Dışişleri Bakanı’nın ağzından “Suriye’ye karşı askeri güç kullanılmasının sonuçları ağır olur” cevabı gecikmedi. 
“Ağır olacak sonuçlar”ın ne olacağını kavramak için sanırım dış politika ve diplomasi uzmanı olmak gerekmiyor. 
Suriye tarafından ise “Valla billa biz kimyasal silah kullanmadık, bu bir provokasyon. Zaten elimizde kimyasal silah da yok” açıklaması geldi. 

1940’ta kurulduğunda bütün Ortadoğu’da Arap halkına umutlar müjdeleyen Baas (Diriliş) Partisi Irak ve Suriye’de iktidarı ele geçirdikten bir süre sonra her iki ülkeyi de bir polis devletine dönüştürdü. Yani sabıka kaydı çok kabarık. O yüzden “Kimyasal silah kullanmadık” açıklaması yalan da olabilir. 
Ancak Doğu Guta’yı hemen hemen ele geçirmiş, cihatçı unsurları yenmişken kimyasal silah kullanması pek akla uygun değil. Baas yönetimi zalimdir ama aptal değildir. Bütün dünyayı karşısına alacak bir adım atmayacak kadar kurnazdır. 
İran da Suriye üstündeki etkisini yitirmemek için ABD’nin ve onun dümen suyuna girmişe benzeyen Macron Fransası’nın iddialarını kabul etmiyor. Olası bir silahlı müdahaleye seyirci kalmayacağını da açıkça ilan ediyor. 
AB çevrelerinden en azından bu yazıya aktarılacak kesinlikte bir açıklama gelmedi. 
Kim kaldı? 

Devletin bütün iplerini elinde toplamış Tayyip Erdoğan’ın Türkiyesi!.. 
Ankara kaynaklı açıklamalar “Esad rejimi kesinlikle kimyasal silah kullandı” demekte. Bu kadar kesin bilginin nereden geldiğini bilemiyoruz. Belki “Trump dediyse doğrudur” mantığı yürümekte, belki Suriye pazarlığında pay kapma hesabına dayanan bir ganimet umudu olabilir. 
Ama Suriye merkezli bir savaş patlarsa dışında kalma eğiliminin izine rastlanmıyor.

Sayageldiklerimin hangisi doğru, hangisi yanlış, kanıt var mı, varsa kimyasal silah kullanan kim ya da Doğu Guta’da kimyasal silah kullanıldı mı soruları, bilgisi sınırlı biri olarak benim için henüz cevapsız. 
Ancak bu “Savaş kapıda” kaygısını, korkusunu ortadan kaldırmıyor. 
Yani Türkiye’nin dört köşesinden, alanlardan, sokaklardan, kentlerden, kırlardan “Savaşa hayır” çığlıklarının alabildiğine yükselmesinin, savaştan siyasal çıkar umanları durduracak eylemlerin tam da zamanı. 
Gel gör ki? 

Türkiye’de bugünlerde barışı savunmak, barış istemek, savaşa, her türlü savaşa, sorunları silah gücüyle çözmeye kalkışan her yönelime güçlü bir itiraz suç... 
Evet: Suç!.. 
Kanıt mı? 

Afrin’deki “küçük” savaşa karşı çıkan, barış isteyen Boğaziçi Üniversitesi’nin gencecik 10 öğrencisi barış istedikleri için ve sadece onun için tutuklular. 
Başka kanıta ihtiyaç var mı?