Aydın Engin*
Çok çalışkan savcılarımız, yargıçlarımız var. Cumhuriyet’i kuşatma, susturma, köşeye sıkıştırma, kadrosunu Silivri’ye taşıma “operasyonu” hız kesmiyor, ara vermiyor.
196 gün önce 14 Cumhuriyet çalışanını gözaltına aldılar. Beş gün sonra iki arkadaşımızı gözaltından serbest bıraktılar. Geri kalan on ikimizi bir sulh ceza yargıcının karşısına çıkardılar. Artık sizler de ezberlediniz, sulh ceza hâkimliği denen hukuk ucubesi aslında tutuklama aygıtı olarak işlemekte. Nitekim beni ve Hikmet’i (Çetinkaya) yaşımız tutmadığı için tutuksuz yargılamak üzere serbest bırakıp, kalan 10 arkadaşımızı Silivri’ye yolladılar.
Yetmedi.
Cemaat’in kirli çamaşırlarını ortaya döktüğü “İmam’ın Ordusu” kitabını yazan Ahmet Şık’ı bu kez de “İmam için propaganda yaptı” deyip yeniden içeri tıktılar.
Yetmedi.
Cumhuriyet’te moto-kuryelik yaparak ekmeğini kazanan Yavuz Yakışkan arkadaşımızı gözaltına aldılar. Telefonla konuştuğu kişinin ByLock kullanan Ankaralı bir bürokrat değil, oğlunun arkadaşının babası olduğu ve ByLock’lu zatla aynı ad ve soyadını taşıdığı anlaşılınca “Pardon” deyip bıraktılar. Pardon’un bedeli 7 günlük gözaltı oldu.
Yetmedi.
Cumhuriyet’in muhasebe servisinde mali işleri kotaran Emre İper arkadaşımızı da aldılar; neyle suçladıkları anlaşılmadı ama önemli değil; onu için de Silivri’de “mecburi ikamet” kararı verdiler.
Yetmedi.
Yetmemiş.
Sabahın köründe “Cumhuriyet.com. tr”nin komutanı Oğuz Güven’i de alıp gözaltı hücresine tıktılar. Ne zaman yargıç karşısına çıkacağını henüz bilmiyoruz.
Neyse suçlandığını da bilmiyoruz. Rivayet olunur ki bir trafik haberinin başlığında“İlk FETÖ iddianamesini yazan başsavcıyı kamyon biçti” dediği için almışlar.
Ben daha ciddi bir gözaltı gerekçesi beklerdim. Mesela “Oğuz Güven ince cigara içiyor. Tütünü az, kâğıdı çok. Çevreye bu yüzden fazla zarar veriyor” gibi daha ciddi bir gerekçe olsaydı anlardım ama, trafik haberinin doğru başlığından gözaltı ve olası bir tutuklama...
Dedim a, savcı ve yargıçlarımız pek çalışkan.
Eh, böyle çalışkan bir Reis’e, böyle çalışkan bir Hükümet’e de zaten böyle çalışkan yargıç ve savcılar yakışır...
Bu çalışkanlığa bakınca ister istemez “Şimdi sıra kimde sayın savcılar ve sulh ceza hâkimliklerinde görevli yargıçlar” diye sormamak mümkün mü?
***
Bir pazar günü içinizi mi kararttım...
Kararmasın. İyi haberlerim de var.
Sizin belki haberiniz olmadı ama AKP Reis’iyle koalisyona hazırlanan, on binde bilmem kaçlık oy oranıyla ünlü bir siyasal örgütlenmenin gazetesinde bir hafta kadar önce okudum.
Bir zamanlar Cumhuriyet Vakfı’nda görev verilmiş, marifetleri ayyuka çıkmış bir zat, Vakıf yönetimi ile ilgili mahkeme kararından sonra umutlanmış olacak ki Cumhuriyet Vakfı Başkanlığı’na aday olmayı “düşündüğünü” ilan etti. Ardından da “Cumhuriyet gazetesinin başına geçmesi durumunda Cumhuriyet’in tutuklu yönetici ve yazarları için mücadele edeceğini” müjdeledi.
İşte bu pek iç serinletici.
Demek o zat Cumhuriyet’in başına geçerse, savcının en değerli “baş tanığı”nın sayfalar dolusu suçlamalarının yalan ve iftiradan ibaret olduğunu mahkeme önünde ifade edecek demektir.
Benim gibi sizin de içiniz serinledi değil mi?
* Bu yazı ilk olarak Cumhuriyet'te yayımlanmıştır