Aydın Engin*
Yedi... Yok, şimdi, şu anda gelenle birlikte sekiz okur e-mektubu art arda ekranıma düşmeseydi bu Tırmık yazılmayabilirdi. İçinde bilmediğiniz, duymadığınız hiçbir yeni bilgi yok.
Yine de yazıyorum...
Yazıyorum, çünkü okur mektupları -aralarında sözleşmişler gibi- aynı konuyu vurgulayıp hemen hemen aynı soruyu sorup, aynı tatlı-sert fırçayı atıyorlar.
Birkaçından can alıcı cümleler aktarayım:
• Engin Bey, bu memlekette konu sıkıntı çekilmese gerek. Lakin siz çekiyorgibisiniz. Hapisteki arkadaşlar için yazmanızı anlıyorum ama durmadan onu yazınca sizi okumadan geçmek zorunda kalıyorum. Oysa zevkle okurduk sizi. Haberiniz olsun.
• Sayın Aydın Engin, yoksulluk, yolsuzluk, hırsızlık kol gezerken siz sadece ve sadece hukuku, hukuksuzlukları, ille de tutuklu gazetecileri dert ediniyorsunuz. Farkında mısınız?
• Abi, seni Politika gazetesinden beri okurum. Kürtlerin yasal partisi siyasal hayattan zorbalıkla siliniyor, sende tık yok. Memleketin tek derdi tutuklu gazeteciler mi abi?
• Tırmık yazarı bey, son günlerde bir tek Göztepe yazını sonuna kadarokudum. Yani...
• Aydın Engin, papaz bile her gün pilav yemez ama sen her gün bize adalet, hukuk, tutukluluk, tutuksuzluk, AYM, AİHM pilavı yediriyorsun. Doydum kardeşim, doyduk... Şu tatlıları getir sofraya...
Okudunuz. Kimi dostça, kimi sertçe ama hepsi fırça.
Neden?
Kanıksandı mı? Olağanlaştı mı? Önemsizleşti mi?
***
Adalet Bakanı -üstelik övünerekaçıkladı. 50 bin 402 kişi FETÖ’cülük suçundan tutuklu. Dikkat, darbe girişimine fiilen katıldıkları, yani tartışmasız suç işledikleri için değil, şu ya da bu ölçüde Cemaat’e yani bugünkü FETÖ örgütüne yakın oldukları için tutuklu.
140 bini aşkın kamu görevlisi görevlerinden uzaklaştırıldı ya da ihraç edildi. Aralarında FETÖ’cüler kadar ve hatta onlardan da çok akademisyen, öğretmen, sağlık emekçisi, hekim, polis, yargıç, savcı var.
Tutuklu gazetecilerin çetelesini tutmak neredeyse olanaksızlaştı. Daha önceki gün Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 161 gazetecinin tutuklu olduğunu açıkladı. Sayıyı 186 olarak belirleyenler de var. Dünyada bugünlerde toplam 348 tutuklu gazeteci var. Bunların yarısı Türkiye’de. “Dünya lideri”nin ülkesinde bu konuda da liderlik kimselere bırakılmıyor.
Kaldı ki gazetecilik yaptıkları ve sadece gazetecilik yaptıkları halde “Sen gazeteci değil teröristsin; terör örgütü üyesisin” diye tutuklanmış kızlı erkekli Kürt meslektaşlarımız var ve onlar yukarıdaki sayılara dahil değil.
Bu koşullarda bu Aydın Engin garibi iki Tırmık’tan birini tutuklu gazetecilere, medya üstündeki akıl almaz baskılara, düşünce ve basın özgürlüğünün kâğıt üstünde bile kalmamışlığına ayırmasın da ne yapsın!
Veeee...
Bana fırça atan okurlar, dediklerinizi dikkate alır da frene basarsam, Türkiye’de ve dünyada olan biteni AKP organına dönüştürülmüş gazete ve televizyonlarla yetinmek zorunda kalacağınızın farkında değil misiniz? Günde beş vakit bilmem kaç rekat Tayyip Erdoğan’ı dinlemekten öte çareniz kalmayacağını görmüyor musunuz?
***
Cumhuriyet çalışanı üç tutuklu hukukçu, Akın Atalay, Mustafa Kemal Göngör, Bülent Utku için meslektaşları her perşembe İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nda “Adalet Nöbeti” tutuyorlar. Sonuncusunda bilincimize kazınmaya değer bir slogan vardı:
Devlete hukuk, adliyeye adalet gelene kadar mücadelemiz devamedecek!..
A-ha ben de buradan ilan ediyorum:
İçerdeki tutuklu arkadaşlarım tahliye olana kadar değil, “Devlete hukuk,adliyeye adalet gelene kadar...” bu Tırmık’lar devam edecek.
Yani ey okurlar!
Bu konuya fazla sık değindiğim için değil, aksatırsam, seyrekleştirirsem bana fırça atın e mi?
* Bu yazı Cumhuriyet'te yayınlanmıştır