Gündem

Aydın Doğan devir töreninde 'baskı' mesajı verdi: Milliyet'i neden sattığımı biliyorsunuz!

Milliyet, 3 Mayıs 1950'de kurulmasından tam 61 yıl sonra, 3 Mayıs...

04 Mayıs 2011 03:00



T24 – HABER ANALİZ

Milliyet, 3 Mayıs 1950'de kurulmasından tam 61 yıl sonra, 3 Mayıs 2011 akşamı Doğan Medya Center binasında yeni sahiplerine devredildi. Karacan ailesi Milliyet'i 29 yıl elinde tuttuktan sonra çoğunluk hisselerini 20 Temmuz 1979'da Aydın Doğan'a devretti. Karacan ailesinden daha uzun süre Milliyet'in sahibi olan Aydın Doğan, 32 yıl sonra gazeteyi Erdoğan-Yıldırım Demirören / Ali-Ömer Karacan ortaklığına sattı.

Satış işlemi iptal edilen Korkmaz Yiğit parantezi ihmal edilirse Milliyet kurulduktan sonra ikinci kez el değiştirdi. Ancak, 61 yılda Türkiye ölçülerine göre sahiplik yapısında ciddi bir istikrar anlamına gelen bu durum, Milliyet'in radikal değişimlere şerbetli bir gazete olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Zira Milliyet, Abdi İpekçi'nin yaklaşık 25 yıllık kesintisiz yönetiminden sonraki dönemde en sık yönetici değiştiren gazetelerin başında bulunuyor.


Yayın yönetmenleri ortalama 2,5 yıl kalamadı

Abdi İpekçi'nin 1 Şubat 1979'da katledilmesinden sonra Milliyet'in yayın yönetmenliği koltuğunda tam 14 operasyon yapıldı. Doğan ailesinin sahipliğinde geçen 32 yılda 13 isim 14 operasyonla (Doğan Heper iki ayrı dönemde gazeteyi yönetti) Milliyet'in başına getirildi.  Milliyet'teki bu tuhaf trafik gazetenin zirvesinde yönetici olarak geçirilen sürenin ortalama 2,5 yılı bile bulmadığını göstermenin yanı sıra, kurumsal yapının en zayıf halkasını oluşturuyor.

Diğer yandan bu trafiğin Milliyet'te krizlere alışık, yönetim değişikliklerine şerbetli bir yazı işleri bürokrasisi de yarattığını da görmek gerekir. Yine öyle olacak, son on yılda dört genel yayın yönetmeni gören yazı işleri kadrosu, okurların hemen hiçbir şey fark etmeyeceği yeni Milliyet'i bu akşam saatlerinden itibaren hazır edecek.


Çalışanlarla soru-cevap bölümü iptal edildi

Milliyet'in yeni sahiplerine devredildiği törende en düşünceli olanların, muhabirden editöre uzanan gazetenin emekçileri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Milliyet çalışanları, devir-teslim töreninde merak ettikleri iki konuda bilgi alamadılar. Birincisi; kıdem tazminatı hakları için devir sırasında verilmesi beklenen bilgiler hiç gündeme gelmedi. Hatta, törenden önce planlanan çalışanlarla “soru-cevap” bölümü son anda iptal edildi.  Bilgi verilmeyen ikinci konu; gazetenin yayın politikasının ne olacağı, matbaası ve dağıtım şirketi olmayan Milliyet'in yeni sahiplerinin hangi yatırımları yapmayı düşündükleri oldu.


Çalışanların hizmet akdi devredilebilir mi?

Programda “çalışanlarla soru-cevap bölümü”nün yanı sıra iptal edilen diğer bölümün, Milliyet'in tarihine ilişkin bir video gösterimi olduğunu belirterek, kıdem tazminatı hakları konusuna önemli bir dipnot düşelim. Basın İş Kanunu ve İş Kanunu ile bu yasalarda açık hüküm bulunmayan durumlarda başvurulan Borçlar Kanunu'na göre; sadece işyerini devreden ile devralan işverenler arasında varılan  anlaşmanın, çalışanların hizmet akitlerinin de kendiliğinden yeni işverene devrini sağladığı konusu tartışmalı. Bu konudaki bazı Yargıtay kararları, işyerinin devriyle birlikte hizmet akitlerinin de devredilmesinin üç taraflı bir ilişki (devreden işveren, devralan işveren ve işçi) ortaya koyduğunu belirterek, bu durumda çalışanın da rızasının alınması gerektiğine işaret ediyor.

Kaldı ki; Milliyet'te bina, ofis ve matbaayı da kapsayan klasik bir “işyeri devri” değil, sadece isim hakkı devri söz olduğu için durum çalışanlar açısından daha da karmaşık hale geliyor. Halka açık bir şirket olan Doğan Gazetecilik'ten İMKB'ye yapılan bildirimlere göre, Demirören-Karacan ortak girişimi olan DK Yayıncılık'a Milliyet'in sadece isim hakları ve internet alan adları ile çalışanların hizmet akitleri devredilmiş görünüyor.

T24'ün görüştüğü iş hukuku uzmanları, Milliyet'te klasik bir işyeri devri olmadığını, dolayısıyla isim hakkını devreden işverenin Milliyet'teki gazetecilerle olan hizmet akdini sürdürmemesinin “iş akdinin feshi” anlamına geldiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı gerektirdiğini belirtiyorlar.  Elbette bu durumun tespiti için işverene noter aracılığıyla ihtarname göndermek gerekiyor. Ancak uzmanlar diğer yandan, gazetecilerin yeni işverenle birlikte Milliyet'i çıkarmaya devam etmelerinin, Borçlar Kanunu'nda  üçlü ilişkinin tamamlanması için aranan “çalışanın da rızası” açısından “zımni-örtülü muvafakat” anlamına gelebileceğine de işaret ediyorlar.


Vatan'ın durumu neden farklı?

Bu arada, Milliyet'le birlikte satılan Vatan'ın durumunun daha farklı olduğunu belirtelim. Bu farklılık, Doğan Gazetecilik'in İMKB sitesinde de kayıtlı bulunan varlıklarından kaynaklanıyor. Buna göre, bu varlıklar arasında “Milliyet” diye bir şirket yok. Bu nedenle Doğan Gazetecilik, kendi çıkardığı Milliyet'in isim haklarını devrediyor. Ancak Doğan Gazetecilik'in varlıklarını gösteren listede Vatan gazetesini çıkaran “Bağımsız Gazeteciler Yayıncılık A.Ş” adlı ayrı bir şirket var. Bu şirketin yüzde 99'un üzerindeki hissesi de Doğan Gazetecilik'e ait. DK Yayıncılık Milliyet ile milliyet.com.tr'nin isim ve alan adlarını, Vatan gazetesinin ise hisse senetlerini, dolayısıyla o hisse senetlerinin içerdiği varlıkları satın aldı. Dolayısıyla satışın Vatan bölümünde “işyeri devri”ne daha yakın bir muhasebe yapılanması bulunuyor.

Özetle, işyerinin devrinin gazetecilere kendiliğinden “haklı nedenle hizmet akdini fesih hakkı” verdiği ve kıdem-ihbar tazminatı hakkı doğurduğu yorumlarına karşın mevzuat ve Yargıtay kararları önemli nüanslar içeriyor. Basın İş Kanunu, "yayının karakterinde gazetecinin şeref ve şöhreti, manevi zarar görmesi sonucunu doğuracak değişiklik" durumları dışında çalışana iş sözleşmesini tazminatını güvenceye alacak şekilde fesih hakkı vermiyor. (Madde 11) .

1475 sayılı eski İş Kanunu'nun halen yürürlükte olan 14. maddesi de, "İşyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 12/7/1975 tarihinden evvel (2) işyeri devrolmuş veya herhangi bir suretle el değiştirmişse devir mukavelesinde aksine bir hüküm yoksa işlemiş kıdem tazminatlarından yeni işveren sorumludur" hükmünü içeriyor.

Burada kritik önem taşıyan noktanın, çalışanların hizmet akdinin devri konusunda çalışanların rızasının alınması gerektiğini içeren Borçlar Kanunu hükmü olduğunu tekrar edelim.

Bu arada ilk sigortalılığın başlangıcından itibaren 15 yıl çalışan ve en az 3600 prim ödeme gün sayısını tamamlayan herkesin, yaş koşuluna bağlı olmaksızın, emeklilik dilekçesi vererek kıdem tazminatını talep etme hakkı kazanabileceklerinin altını çizelim. "Yaş dışındaki emeklilik koşullarının yerine getirildiğine" dair SGK'dan sağlanacak belgeyle işten ayrılarak kıdem tazminatı alma hakkı kazandıracak bu yöntemde, yaş koşulu tamamlanana kadar emekli aylığı bağlanmayacağını belirtelim.

Yeni ortaklığın, Doğan grubu gibi büyük bir finansal altyapıya sahip olmamasından kaynaklanan sorulara ilişkin bu dipnottan sonra devir-teslim törenine dönebiliriz.


Aydın Doğan: Neden sattığımı biliyorsunuz

Törende yapılan konuşmaları bu sayfanın altında verdiğimiz linklerden okuyabilirsiniz. Ancak o metinlerde olmayan bazı ifadeler ile izlenimleri aktaralım. Bütün malvarlığına yakın bir vergi aslı ve cezasıyla karşı karşıya kalan ve yargıda bu işlemlerin bir bölümünü iptal ettiren Doğan grubunun ciddi bir baskı gördüğü biliniyor. Gazetenin devredildiği törende bu duruma ilişkin mesaj veren Aydın Doğan, “Milliyet'i neden satma noktasına geldiğimi hepiniz biliyorsunuz. Şimdi uzun uzun anlatmak istemiyorum” ifadesini kullandı.


'1998'de sattığım adres yanlıştı, şimdi doğru'

Aydın Doğan, Milliyet'in 1998 yılında, Türkbank skandalını da sergileyen kasetle Alaattin Çakıcı ile temasları da ortaya çıkan Korkmaz Yiğit'e satışına da ilginç ifadelerle değindi:

“Milliyet'in satılması 1998'de yine gündeme geldi. Ancak o satış da ekonomik zorluktan kaynaklanmıyordu. Medyadaki tekel iddiaları nedeniyle yaptık. 200'ün üzerinde televizyon kanalı olan yerde tekel olur mu, ama Milliyet'in satılması gündeme geldi. Ancak o zaman yanlış adrese sattık, arkadaşlarım uyarınca geri aldım, maddi kayıplarım da oldu. Şimdi doğru adrese veriyoruz, içimi böyle rahatlatıyorum.”

Devir töreninde gözleri buğulananlar, gözyaşlarını tutamayanlar çoktu. Aydın Doğan ile kızları Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Vuslat Doğan Sabancı, devir sırasında “Milliyet babamın malı” sözleri tartışma yaratan Ali Karacan bu gruptaydı. En çok gözyaşı dökenin, Milliyet'in emektar istihbarat şefi Tunca Bengin olduğunda görüş birliği vardı.


Hasan Cemal ve Zafer Mutlu katılmadı


Karacan'ın konuşmasında Doğan ve Demirören ailelerine teşekkür etmesi ve çalışanlardan söz etmemesi, devir töreninde en çok konuşulan konular arasındaydı. Konuşmasını “Çok heyecanlıyım, uzun konuşamayacağım, Tanrı yardımcımız olsun” diye bitiren Ali Karacan'ın, Demirören ailesiyle birlikte, gazete yönetiminde ve kadrolarında hangi tasarruflarda bulunmak istediği de, sohbetlerin ana konularındandı.

Milliyet'in eski tüfekleri, yaklaşık on yıl önce işten çıkarılan Bedri Koraman ile gazetenin ilk kadrosundan olan Sami Kohen ile Hasan Pulur başta olmak üzere törene katıldılar. Ancak “Gazeteler kimsenin babasının malı değil” diyerek Milliyet'teki köşesinde Ali Karacan'ın dikkatini “editoryal bağımsızlık” noktasına çeken Hasan Cemal (İstanbul dışında olduğunu öğrendik) ile satışın bu şekilde yapılmasını arzu etmediği konuşulan Zafer Mutlu törene katılmadılar.

Neredeyse herkesle tek tek tokalaşan, öpüşen ve hatıra fotoğrafları çektiren Aydın Doğan'ı, Ankara'dan Haber Müdürü Serpil Çevikcan'la İstanbul'a gelen Ankara Temsilcisi Fikret Bila ile satıştan sonra Milliyet'teki mesaisi biten Ankara İdari Temsilcisi Vedat Büyükyılmaz uğurladılar.


Akılda kalan sorular, tazminat temennileri


Milliyet, 61. kuruluş yıldönümünde böyle bir atmosferde, çalışanların “Doğan grubu keşke kıdem tazminatlarını temizleyerek bu devri yapsaydı” temennileriyle ve törende değinilmeyen “yeni yayın politikası ne olacak? Milliyet ve Vatan yönetimi hangi ölçülerde değiştirilecek”, “Vatan kadrosunda radikal bir daralmaya mı gidilecek” sorularıyla devredildi.

Milliyet'in iki ailenin yönetiminde nasıl bir çehreye kavuşacağı, hem çalışanların, hem de okurların merak ettiği bir soru olarak bugünden itibaren cevabını bulmaya başlayacak...



61 yılda Milliyet'in başından geçen yayın yönetmenleri

Aydın Doğan'ın konuşması

Hanzade Doğan Boyner'in konuşması

Erdoğan Demirören'in konuşması

Ali Karacan'ın konuşması