İstanbul Barosu eski Başkanı, Avukat Turgut Kazan, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muharrem Akkaya’ya gönderdiği başvuru yazısında, Akkaya ve dört YSK üyesinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki şikâyetlerinden vazgeçmelerini istedi. Bu şikâyet üzerine hakkında açılan davada İmamoğlu’nun suçlu bulunması halinde siyasi yasaklı hale geleceğini anımsatan Kazan, “Ben sanık müdafii veya dosyanın tarafı değilim. Seçimler öncesi İmamoğlu’nu tanımıyordum, seçimden sonra da tanışmadım. Ama bir hukukçu olarak, bu davanın YSK’na karşı bir güven sorunu yaratacağından ve daha baştan seçimleri şaibeli kılacağından korkuyorum” ifadelerini kullandı. Kazan, İmamoğlu’nun şikâyete konu “ahmak” ifadesini, kendisine bu şekilde hitap eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için kullandığını beyan ettiğini, Soylu’nun da bu nedenle şikâyette bulunduğunu anımsatarak, “Uzman mütalaası, aynı gerçeği doğruluyor. Artık iddianamede suçun mağduru gösterilen sizlerin de suçun mağduru olmadığını belirten dilekçeler vermeniz gerektiğini takdirlerinize sunuyorum” dedi.
YSK Başkanı ve kurulun görevdeki dört üyesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin ardından yaptığı bir açıklamada, kendilerine hakarette bulunduğu iddiasıyla İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine açılan dava sürüyor. İmamoğlu, bu davada iki yılın üzerinde bir ceza alırsa siyasi yasaklı hale gelecek ve Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimde aday olma şansını kaybedecek.
Avukat Kazan, YSK Başkanı Muharrem Akkaya’ya bugün gönderdiği başvuruda, bu konuda çarpıcı uyarılarda ve taleplerde bulundu.
“Aday olma ihtimali var”
Kazan, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Başkan. Size bu satırları YSK’nu yakından ilgilendiren ve önümüzdeki seçim sürecinde daha da ilgilendirecek olan çok önemli bir sorunu aktarıp açıklamak için yazıyorum. Böylece (YSK’nun bir karar vermesi için değil) doğrudan sizi bilgilendirerek, başkan vekili Erhan Çiftçi, üyeler; Cengiz Topaktaş, Kürşat Hamurcu ve Yunus Akın ile birlikte durumu değerlendirmenizi bekliyorum. Biliyorsunuz, YSK’nın 6 Mayıs 2019 günlü iptal kararı sonrası başlatılan konuşma ve tartışmalar üzerine, Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU’nun bir açıklaması kamu görevlilerine hakaret (TCK/125) sayılarak ceza davası açılmıştı. İstanbul Anadolu Adliyesi 7. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki 2021/418 sayılı bu dava halen devam ediyor. 01.06.2022 günlü oturumda iddia makamı cezalandırma istedi. Tabii hakaret suçlaması kabul edilirse, TCK 43 ve 53 ile (siyaset dahil) kamu görevlerinden yasaklılık başlayacak. Oysa, yaklaşan seçimlerde, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını bekleyenler var, düşünenler var. Nitekim, anketlerin büyük çoğunluğu bunu gösteriyor.
“Seçimi baştan şaibeli kılar”
Ben sanık müdafii veya dosyanın tarafı değilim. Seçimler öncesi İmamoğlu’nu tanımıyordum, seçimden sonra da tanışmadım. Ama bir hukukçu olarak, bu davanın YSK’na karşı bir güven sorunu yaratacağından ve daha baştan seçimleri şaibeli kılacağından korkuyorum. Çünkü, iddianame sizi ve diğer 4 üyeyi, suçun mağduru olarak gösteriyor. Ve hemen devamında, “YSK Başkanlığı tarafından, 15.11.2019 tarihli müzekkere ile suç duyurusunda bulunulduğu belirtilerek, İmamoğlu’nun 4 Kasım 2019 günü yaptığı basın toplantısında “kurul üyelerine hakaret içeren beyanda bulunduğu” gerekçesiyle, gereğinin takdir ve ifasının istendiği söyleniyor.
“Soru üzerine, kendisi için kullanılan ifadeyi iade etti”
Ancak, yargılama boyunca yazılanlara baktığımız zaman, örneğin savcılık sorgusunda ve 10.01.2022 günlü ikinci oturumda, İmamoğlu, bir gazetecinin sorduğu soru üzerine, bu açıklamayı yaptığını söylüyor. İçişleri Bakanı’nın “şahsıma karşı kullandığı ahmak sözcüğünü, kendisine iade ettim, durum bundan ibarettir” diyor. O sözün muhatabının, kesinlikle YSK olmadığını belirtiyor.
“Dil bilimci de aynı görüşü bildirdi”
Nitekim, CMK’nun 67/6. maddesi uyarınca, dil bilimciden alınan uzman mütalaasında söylenen söz ile Süleyman Soylu’nun sözlerine aynı terimle karşılık verilmiş olduğu, YSK’na bir “gönderme” bulunmadığı açıkça belirtiliyor. Bu mütalaanın bir örneği ilişiktedir.
“Soylu, suç duyurusunda bulundu”
Ayrıca ve asıl önemlisi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da bu ahmak sözcüğüyle bana hakaret edilmiştir iddiasıyla ve 20.04.2022 günlü dilekçeyle, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyetçi olmuştur. Savcılık da bu başvuruyu Ankara’ya göndermiştir. Dolayısıyla ve kesinlikle, YSK açısından matufiyet mevcut değildir.”
“Bozdağ ve beş AKP’li şikâyetlerini geri çekti”
Kazan, dilekçesinde, iki ayrı örneğe de yer verdi. Kazan, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile eski CHP milletvekili Dursun Çiçek hakkında, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve beş AKP’linin şikâyetleri üzerine ayrı ayrı hakaret davaları açıldığını anımsattı. Kazan, her iki ismin duruşmalarda, dava konusu konuşmada Bozdağ ve AKP’lileri kast etmediklerini söylediklerini aktardı. Kazan, bunun üzerine Bozdağ ve AKP’lilerin dilekçelerini geri çektiklerini ve davaların beraatle sonuçlandığını vurguladı.
“Seyirci kalınamaz, kaygı ve kuşku yaratır”
Kazan, şöyle devam etti:
“Anlatmaya çalıştığım nedenlerle, bu örneklerde salt sanık beyanları esas alınarak vazgeçme dilekçesi verilmişken ve kamu davası beraat kararıyla sonuçlanmışken, İmamoğlu davasında yaşananlara seyirci kalınamaz. İçişleri Bakanı, ‘ahmak sözcüğü bana karşı söylenmiştir’ diyor. Uzman mütalaası, aynı gerçeği doğruluyor. Artık iddianamede suçun mağduru gösterilen sizlerin de biz bu suçun mağduru olmadığını belirten dilekçeler vermesi gerektiğini takdirlerinize sunuyorum. Aksi halde ve mahkumiyet kararı verildiğinde, başkan, başkan vekili ve 3 üyenin böyle bir duruma seyirci kalmasının seçim güvenliği açısından kaygı ve kuşku yaratacağını belirtmeyi görev sayıyorum.”