*Seran Kart Üney
Babacığım, Canım, Seneler önce, lise yıllarımda sana hukuk okumaya karar verdiğimi söylediğimde, “Emin misin? Bu ülkede zordur hukukçu olmak. Daha neşeli işler yapabilirsin” demiştin.
Bugün Silivri’de seni avukat görüş gününde, avukat olarak ziyaret ettim. Aile görüşlerinde olan, tuzla buz edilesi, o aradaki soğuk cam olmadan görüşebildik. Sıkı sıkı sarıldım sana. Annemin yerine de torunun Deniz’in ve tüm sevenlerinin yerine de… Ve iyi ki avukat olmuşum dedim. İşimin bugün bana sağladığı bu ayrıcalık bir ömür yeter bana!
Fakat dediğin gibi zormuş bu ülkede hukukçu olmak. Birinci sınıfta okutulan Hukuka Giriş kitabındaki en temel ilkelerin bile uygulanmadığı, hukuk devleti, erkler ayrılığı gibi kavramların yerini bir kişinin iki dudağı arasından çıkan talimatların aldığı, dünyanın en sağlam savunma dilekçelerinin dünyanın en temelsiz ceza dosyalarında işlevsiz ve çaresiz kaldığı bu dönemde daha da zormuş.
İşte böyle bir dönemde sizler; objektif ve bağımsız duran gazeteciler, ömrünü barış ve demokrasi arayışına adamış insanlar, her türlü teröre, darbeye, şiddete cesaretle karşı duran aydınlar, OHAL fırsatıyla hapsedildiniz. Aslında bu ülkedeki milyonlarca insanı temsilen oradasınız. Ne kadar özel olduğunuzu hiç unutmayın. Tüm dünyada gazetecilik tarihine ve demokrasi tarihine nasıl geçeceğinizi siz daha iyi biliyorsunuz.
Baba, önceki davalarda olduğu gibi bugün de, Kanada’dan Norveç’e, Meksika’dan Avustralya’ya dünyanın her yerinden, her kıtadan meslektaşlarından çok büyük bir destek ve tepki var. Yalnız bu sefer çok daha şaşkın ve öfkeliler. Bunu, çizdikleri destek karikatürlerinde de göreceksin. Aralarında gazetede yayınlanamayacak sertlikte karikatürler var.
Türkiye’den ve Dünya’dan köşeni boş bırakmamak için yarışan, kendi köşelerinden sana ve arkadaşlarına selam çakan bütün karikatüristlere senin adına teşekkür ediyorum. Silivri’nin Sesi radyosunu da arayıp sizin için istek parçalar çaldırmak istiyorum! Mümkün mü acaba?
Seni çok ama çok seviyorum.
Doğruluk denen şeyin cesaret sayılmadığı günler de gelecek, inanıyorum.
Kızın Seran
(Dedesi… Deniz güneşli günlerde seninle top oynamak için bekliyor!)
Merhaba Baba,
Burada her şey yolunda ama aklımız sizde. Sizin yerinize bana resim yaptırıyor Deniz.
Sizinkiler kadar güzel değil ama umutlu kuşlar çiziyoruz en çok. Bir de herkesin adını yazıyoruz. Deniz bağırarak ‘dede’ diye yazdırıyor her seferinde.
Gurur duyuyoruz sizinle. Karartmıyoruz sol göğsümüzün altındaki cevahiri. O kadar büyük bir destek var ki sizin için dünyadan, uzun sürmeyecek bu günler inanıyorum.
Sevgilerimle, Emre.