Gıda kontrolüne ilişkin bir yasal düzenleme yapılmadan yürürlüğe giren Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine İlişkin Yönetmelik üzerinde çıkan tartışmanın ardından şimdi de etiket krizi yaşanıyor.
Yönetmeliğin 'etiketleme' ile ilgili bölümü en çok tepkiyi çekerken uzmanlar Fransa, Almanya ve Avusturya'da uygulanan 'GDO içermez' etiketinin Türkiye'de neden yasaklandığını soruyorlar.
Geni değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürünlerle ilgili tartışmalar sürerken Avrupa ülkelerindeki uygulamalarda önlemlerin her sene daha da çok artırıldığı görülüyor. AB ülkelerinde ürünlerin GDO'lu olduğu yolundaki bilgileri içeren etiketler taşıması zorunlu kılınırken Fransa, Almanya ve Avusturya'da ürünler "GDO içermemektedir" şeklinde etiketleniyor. Türkiye'deki yönetmelikte ise "GDO'suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz" ifadesinin yer alması uzmanların tepkilerine neden oluyor.
Hayvan ürünlerinde uyarı zorunlu
Avrupa Parlamentosu, 25 Mart 2009 tarihli "Yeni Gıdalar Kararı" ile GDO'lu yemle beslenen hayvan ürünlerinden üretilen tüm ürünlerde miktar belirtilmeksizin etiketin koyulmasını zorunlu kılıyor. Buna göre yapılan "60 Numaralı" değişiklik kararındaki, 7. maddenin ikinci paragrafı, "Genetiği değiştirilmiş yeklerle beslenen hayvan maddelerinden üretilen ürünlere, genetiği değiştirilmiş yemle beslenen hayvan ürünleriyle üretilmiştir" etiketi koyulması zorunlu kılınıyor. Ayrıca, genetiği bozulmuş yemlerle beslenen hayvanlar, üretim hattına girmek üzere kesilmeden önce belirli bir süre, genetiği bozulmuş yemlerle beslenmesine son verilip, standart yemlerle beslenmesi gerekiyor. Buna göre sığır en az 9 ay, küçükbaş hayvanlar 6 ay, domuzlar 4 ay, kümes hayvanları 10 hafta ve süt veren hayvanlar süt sağımı başlamadan 3 ay ve yumurta veren hayvanlar yumurtlamanın başlamasından 6 hafta önce genetiği bozulmuş yemle beslenmeden çekilmesi gerekiyor.
Gıda ürünlerinde, "GDO kullanılmamıştır" etiketi kullanma uygulamasına, Avusturya 2007, Almanya 2008 ve Fransa 2009 yılında geçti; diğer ülkelerde de bu yönde çalışmalar yapılıyor. Yalnızca sertifikalı organik ürünler bu etiketlenmeden muaf tutuluyor.
Türkiye'de akredite laboratuvar yok
Türkiye'de organik ürün üreticileri, sertifika almak için akredite laboratuvar bulunmadığı için, tüm analizlerini İsviçre, İtalya, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaptırıyorlar. Ege Bölgesi'nde sertifikalı üretim yapan bir şirketin temsilcisi, standart bir analizin 500 euro dolayında ücreti olduğuna işaret ederek, "GDO analizlerinin de yapılabildiği bu laboratuvarlardan Türkiye'de maalesef yok ve bu nedenle her yıl analiz için Avrupa'daki laboratuvarlara binlerce euro ödüyoruz" dedi.
GDO toprağın verimini de bozar
Konuyla ilgili olarak Referans'a konuşan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, "GDO'lu ürünlerin elbette en önemli sıkıntısı sağlık tarafı. Fakat tohumların bir tekelde toplanması tehlikesi de söz konusu" dedi. GDO'lu ürünlerin tüketilmesini savunanların buna gerekçe olarak "Dünya açlık çekiyor. Onun için ihtiyaç" dediklerini kaydeden Aydın, "Bu, külliyen yalandır. Genetiği değiştirilen ürün toprak verimini bozar, bu da uzun vadede ürün elde edilememesi anlamına gelir. Bir örnek verirsek, Türkiye'de organik pamuk üretimi yapılmaktadır. Hindistan'da ise geni değiştirilmiş bir biçimde pamuk üretilmektedir. Fakat bu mukayesede Türkiye'nin ekili alanları Hindistan'dan yüzde 25 daha verimlidir. Diğer bir deyişle toprakları düzgün kullanırsak o verimi bize sağlayacaktır" diye konuştu.
Aydın, sağlık açısından da "Bir zararını görmedik" diyenleri eleştirerek "Şimdi temel soru bu çalışmaları kim yapıyor? Bir problem tespit edildiği zaman bunu açıklayacak mısınız? Bir de ben bir doktor olarak diyorum ki: 'GDO'lu ürünler kanser yapar.' Ama bu bugünden yarına değil ki! Bunların etkileri sigaradaki gibi 20 yıl sonra da ortaya çıkabilir" ifadelerini kullandı.
Yönetmelik de zararı itiraf ediyor
GDO yönetmeliğinin 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, "GDO'lu ürünlerin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır" ifadesi yer alıyor. Bu açıklamanın "tehlikeyi alenen kabul etmek" anlamına geldiğine dikkat çeken Aydın, "Bir de bu ürünlerin etiketlenememesi yine temel sorun. Hamile bir kadın nereden bilecek ne aldığını?" sorusunu soruyor.
Geni değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürünlerle ilgili tartışmalar sürerken Avrupa ülkelerindeki uygulamalarda önlemlerin her sene daha da çok artırıldığı görülüyor. AB ülkelerinde ürünlerin GDO'lu olduğu yolundaki bilgileri içeren etiketler taşıması zorunlu kılınırken Fransa, Almanya ve Avusturya'da ürünler "GDO içermemektedir" şeklinde etiketleniyor. Türkiye'deki yönetmelikte ise "GDO'suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz" ifadesinin yer alması uzmanların tepkilerine neden oluyor.Avrupa Parlamentosu, 25 Mart 2009 tarihli "Yeni Gıdalar Kararı" ile GDO'lu yemle beslenen hayvan ürünlerinden üretilen tüm ürünlerde miktar belirtilmeksizin etiketin koyulmasını zorunlu kılıyor. Buna göre yapılan "60 Numaralı" değişiklik kararındaki, 7. maddenin ikinci paragrafı, "Genetiği değiştirilmiş yeklerle beslenen hayvan maddelerinden üretilen ürünlere, genetiği değiştirilmiş yemle beslenen hayvan ürünleriyle üretilmiştir" etiketi koyulması zorunlu kılınıyor. Ayrıca, genetiği bozulmuş yemlerle beslenen hayvanlar, üretim hattına girmek üzere kesilmeden önce belirli bir süre, genetiği bozulmuş yemlerle beslenmesine son verilip, standart yemlerle beslenmesi gerekiyor. Buna göre sığır en az 9 ay, küçükbaş hayvanlar 6 ay, domuzlar 4 ay, kümes hayvanları 10 hafta ve süt veren hayvanlar süt sağımı başlamadan 3 ay ve yumurta veren hayvanlar yumurtlamanın başlamasından 6 hafta önce genetiği bozulmuş yemle beslenmeden çekilmesi gerekiyor.Gıda ürünlerinde, "GDO kullanılmamıştır" etiketi kullanma uygulamasına, Avusturya 2007, Almanya 2008 ve Fransa 2009 yılında geçti; diğer ülkelerde de bu yönde çalışmalar yapılıyor. Yalnızca sertifikalı organik ürünler bu etiketlenmeden muaf tutuluyor.Türkiye'de organik ürün üreticileri, sertifika almak için akredite laboratuvar bulunmadığı için, tüm analizlerini İsviçre, İtalya, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaptırıyorlar. Ege Bölgesi'nde sertifikalı üretim yapan bir şirketin temsilcisi, standart bir analizin 500 euro dolayında ücreti olduğuna işaret ederek, "GDO analizlerinin de yapılabildiği bu laboratuvarlardan Türkiye'de maalesef yok ve bu nedenle her yıl analiz için Avrupa'daki laboratuvarlara binlerce euro ödüyoruz" dedi.Konuyla ilgili olarak Referans'a konuşan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, "GDO'lu ürünlerin elbette en önemli sıkıntısı sağlık tarafı. Fakat tohumların bir tekelde toplanması tehlikesi de söz konusu" dedi. GDO'lu ürünlerin tüketilmesini savunanların buna gerekçe olarak "Dünya açlık çekiyor. Onun için ihtiyaç" dediklerini kaydeden Aydın, "Bu, külliyen yalandır. Genetiği değiştirilen ürün toprak verimini bozar, bu da uzun vadede ürün elde edilememesi anlamına gelir. Bir örnek verirsek, Türkiye'de organik pamuk üretimi yapılmaktadır. Hindistan'da ise geni değiştirilmiş bir biçimde pamuk üretilmektedir. Fakat bu mukayesede Türkiye'nin ekili alanları Hindistan'dan yüzde 25 daha verimlidir. Diğer bir deyişle toprakları düzgün kullanırsak o verimi bize sağlayacaktır" diye konuştu.Aydın, sağlık açısından da "Bir zararını görmedik" diyenleri eleştirerek "Şimdi temel soru bu çalışmaları kim yapıyor? Bir problem tespit edildiği zaman bunu açıklayacak mısınız? Bir de ben bir doktor olarak diyorum ki: 'GDO'lu ürünler kanser yapar.' Ama bu bugünden yarına değil ki! Bunların etkileri sigaradaki gibi 20 yıl sonra da ortaya çıkabilir" ifadelerini kullandı.GDO yönetmeliğinin 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, "GDO'lu ürünlerin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır" ifadesi yer alıyor. Bu açıklamanın "tehlikeyi alenen kabul etmek" anlamına geldiğine dikkat çeken Aydın, "Bir de bu ürünlerin etiketlenememesi yine temel sorun. Hamile bir kadın nereden bilecek ne aldığını?" sorusunu soruyor.