Çeviri: Nil Karaca
Euro bölgesi ekonomisi, 2011 yılının ikinci yarısından itibaren daralma eğiliminde. Euro bölgesinin dışında yer alan İngiltere de ekonomik büyüme konusunda parlak bir dönem geçirmiyor. Özellikle Birleşik Krallık ve Kuzey Avrupa’da yatırımda yaşanan hızlı düşüşler gelecekteki muhtemel büyüme rakamlarını tehdit ediyor.
İşsizlik rakamları da endişe verici: Euro bölgesinde 19 milyonla yüzde 12’ye ulaşan işsizlik, tüm Avrupa Birliği ülkeleri genelinde 26 milyon kişiyi bulmuş durumda.
Kemer sıkma politikalarının savunucuları, uygulanan politikaların borç oranının düşürülmesi için gerekli olduğunu savunurken özellikle kemer sıkma politikalarının en katı şekilde uygulandığı Birleşik Krallık ve Euro bölgesi çevresi başta olmak üzere tüm AB ülkelerinde 2008’den itibaren borç/GSYH oranı yükselmekte. Kemer sıkma politikası taraftarları, kötü ekonomik analizler ve daha da kötü matematik hesaplamalar nedeniyle hem borç hem de büyüme krizlerinin çözümlenmesini daha güç ve maliyetli hale getirdiler.
Bu politikaların alternatifine gelince… Almanya’da devlet, ücretlerde artışı teşvik etmek suretiyle tüketimi ve Avrupa’dan ithalatı artırabilir. Bugün Almanya gibi gelişmiş bir ekonominin herhangi bir asgari ücret politikasının olmaması şaşırtıcıdır. Neyse ki hem Sosyal Demokrat Parti hem de Yeşiller, bir asgari ücret politikası teklifi hazırlamakta. Almanya’da mali konsolidasyon da hem federal düzeyde hem de eyaletler düzeyinde fazla hızlı uygulanıyor.
Birleşik Krallık açısından da mali konsolidasyonda bir miktar yavaşlama, GSYH büyümesi açısından faydalı olacaktır.
IMF’nin de vurguladığı gibi maliye politikası çarpanlarının kriz dönemi veya sonrasında aşırı yüksek olduğu ve riskten kaçınma eğilimi nedeniyle özel banka borçlanmalarının yetersiz olduğu durumlarda tasarruf politikalarının erken uygulanması, doğru bir yaklaşım değildir.
Avrupa çevresinde yer alan ülkelerde de mali konsolidasyon politikalarının yavaşlatılması gerekmekte. Özellikle GSYH’nın çeyrek puan düşmekte olduğu Yunanistan’da bunun acilen gerçekleşmesi gerekiyor.
Ulusal tedbirlerin önemi kabul edilmekle birlikte Avrupa Birliği düzeyinde daha fazlasının yapılmasına ihtiyaç var. Avrupa’nın kamu kalkınma bankası olan Avrupa Yatırım Bankası’nın ödenmiş sermayeyi iki katına çıkarma kararı, AB liderleri tarafından alınmış basiretli bir karar olmakla birlikte henüz yeteri kadar etki gösteremedi. Avrupa Yatırım Bankası, küçük ve orta ölçekli firmalara verdiği borçları daha da artırmalıdır. Nitekim bu firmalar, önemli bir istihdam kaynağı teşkil etmekteler.
Avrupa Yatırım Bankası kredilerinin finansmanında ulusal kalkınma bankalarının da katkıda bulunması, bu kredilerin çoğaltan etkisini yükselterek ulusal kamu kaynaklarını güçlendirecektir. Bugün Almanya’da etkili ve karlı bir Kalkınma Bankası (KfW) mevcut. Fransa da yakın zamanda bir kamu kalkınma bankası oluşturdu. İngiltere’de İşçi Partisi, hem altyapı hem de küçük ve orta ölçekli işletmelere fon sağlamak amacıyla bir İngiliz Kalkınma Bankası kurulması teklifi sunuyor. Yunanistan ve İrlanda gibi krizin vurduğu ülkelerde de ulusal kalkınma bankalarının acilen kurulması gerekiyor.
AB bütçesinin, büyüme ve yatırıma ayrılacak payın artırılması için yeniden yapılanması gerekiyor. Özellikle genç istihdamını artıracak tedbirlere öncelik tanınması şart.
Prof. Stephany Griffith - Kolombiya Üniversitesi
Matthias Kollatz - Avrupa Yatırım Bankası eski Başkan Yardımcısı
The Guardian (16 Ağustos 2013)