Avrupa Sayıştayı, Avrupa Birliği'nin (AB) sığınma başvuruları reddedilen göçmenleri ülkelerine geri gönderme konusunda başarısız olduğunu bildirdi.
Sayıştay'a göre, 2008 yılından bu yana her yıl yaklaşık 500 bin AB vatandaşı olmayan kişinin sığınma başvurusu reddediliyor ve bunların sadece beşte biri ülkelerine geri gönderilebiliyor.
Bu da AB'ye yönelik yasa dışı göçü caydırmak yerine, teşvik ediyor.
AB'nin mali kaynaklarının gereğince yönetilip yönetilmediğini kontrol eden kurum olan Lüksemburg merkezli Avrupa Sayıştayı tarafından yayımlanan, "düzensiz göçmenlerin geri gönderilmesi" konulu raporda, Brüksel yönetimi ve AB ülkelerinin geri göndermedeki başarısız tutumu nedeniyle, her yıl sığınma izni şansı bulunmayan çok sayıda kişinin birlik ülkelerine geldiği vurgulandı.
AB yönetimi 2015-20 yılları arasında Cezayir, Fas ve Irak'ın da aralarında bulunduğu birlik üyesi olmayan ülkelerle geri kabul anlaşmaları imzaladı.
Avrupa Sayıştayı'na göre tüm yasal yolları tükenmiş kişilerin, geldikleri ülkeye geri gönderilmesini öngören bu anlaşmalar konusunda sadece sınırlı bir ilerleme sağlandı.
AB mevzuatı da, üçüncü ülkelerin geri kabul yükümlülüklerine uymalarını sağlayacak şekilde yeterince modernize edilemedi.
Sayıştay'a göre, 2008'den bu yana her yıl, AB dışından gelen yaklaşık yarım milyon kişiye, kaçak durumda oldukları gerekçesiyle ülkelerine geri dönmeleri emri verildi. Ancak bunların beşte birinden daha azı ülkelerine geri döndü.
Bunun nedeni ise, sığınmacıların geldiği ülkelerle yeterince işbirliği yapılamaması. AB'nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, şu ana kadar 18 geri kabul anlaşması imzaladı.
Altı ülke ile de resmi görüşmelere başlandı.
Ancak Avrupa Sayıştayı Üyesi Leo Brincat'a göre bu adımlar yeterli değil. Mevcut AB geri gönderme sisteminin, amaçlanan etkinin tam tersine yol açan verimsizliklerden büyük ölçüde zarar gördüğünü belirten Brincat, bunun da yasa dışı göçü caydırmak yerine teşvik ettiğini söyledi.
Rapora göre, yasa dışı göçmenlerin geri gönderilmesi konusundaki zayıflık, sadece geldikleri ülkelerden değil, AB içindeki çok başlılıktan da kaynaklanıyor.
AB ülkeleri, birlik dışındaki ülkelerle her zaman "tek sesle" konuşmuyor.
Üye ülkeler kendi inisiyatifleriyle, AB dışındaki ülkelerle farklı anlaşmalar imzalıyor.
Bu da Brüksel yönetiminin elini zayıflatıyor.
Ancak AB, bu durumdaki üye ülkelere yaptırım uygulamaya cesaret edemiyor.
Avrupa Sayıştayı, bu nedenle yasa dışı göçmenlerin sınır dışı edilmesi konusunda ortak bir AB yaklaşımının önemine vurgu yaptı.