Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, dün yaptığı yazılı açıklamada, orantısız güç kullanmakla eleştirdiği Türk polisinin Gezi olaylarına sert müdahalesini kınadı. Letonyalı bürokrat, mesajında insan hakları vurgusu yaptı.
Türkiye’nin de aralarında olduğu 47 üyesi bulunan uluslararası kuruluşun insan hakları konusunda en yetkili ismi olan Muiznieks, dün basın organlarına gönderdiği yazılı mesajında “Türk polisinin göstericilere ve gazetecilere karşı kullandığı orantısız gücü kınıyorum.” ifadelerine yer verdi.
Tanınmış Letonyalı insan hakları savunucusu, yaşanan şiddet olaylarının Türkiye’de son zamanlarda endişelerini artıran tutumunun bir devamı niteliğinde olduğu yorumunu da getirdi. Zaman'da yer alan habere göre Muiznieks “Güvenlik yetkililerinin görevlerini kötüye kullanması hukukun üstünlüğüne karşı doğrudan bir tehdittir ve bu tutum hoş görülemez.” dedi.
İnsan hakları, ırkçılık, ayrımcılık ve azınlık haklarıyla ilgili yayımlanmış birçok çalışması bulunan bürokrat, Türk yetkililere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin emsal niteliğindeki kararlarına ve 2013 yılının Kasım ayında kaleme aldığı raporun içeriğindeki tavsiyelere göre hareket etme çağrısında bulundu. Muiznieks, gösterilerin ancak bu yolla barışçıl toplantı hakkı, ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere insan hakları standartlarına bağlı bir şekilde yürütülebileceğini belirtti.
Geçen yıl temmuz ayında Ankara ve İstanbul’u ziyaret eden Muiznieks, dört ay sonrasında yazdığı raporunda insan haklarına riayet etmemekle suçladığı polisi uluslararası standartlara bağlı kalmaya çağırmıştı. Türkiye’nin geçtiğimiz yıllarda ‘işkenceye sıfır tolerans’ kararıyla gelişme kaydettiğini teslim eden Avrupalı bürokrat, Gezi olaylarındaki uygulamaların ise tam tersi istikamette cereyan ettiğini belirtmiş ve Türk polisine insan haklarına riayet sicilini yükseltmenin tam zamanı olduğu tavsiyesinde bulunmuştu. İnsan hakları komiseri, demokratik standartlar kıstas alındığında Türkiye’deki toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarıyla ilgili kanunların kısıtlayıcı olduğunu ve yasal bir düzenlemenin gerektiğini de yazmıştı.