Almanya, İtalya, İngiltere, İspanya ve Fransa'da bu sezon Türk futbolcuların fazlalığı dikkat çekiyor. Volkan Ağır, bu artışın gerekçelerini konunun uzmanlarına sordu.Türk futbolunun, Hakan Şükür'ün 90'lı yılların başındaki transferiyle Avrupa'ya açılması, Arda Turan'ın önce Atletico Madrid'e, ardından da Barcelona'ya gitmesiyle zirvesine ulaşmıştı. Son üç yılda tekrar artan transferlerin ardından 2019 yaz transfer sezonunda rekor sayıda futbolcu Türkiye dışına transfer oldu.
Arda'nın transferi sonrası bir süre duraksayan futbolcu ihracı, 2015 yılında Enes Ünal'ın 18 yaşında Manchester City'nin yolunu tumasıyla tekrar hızlandı. Ardından Çağlar Söyüncü'nün SC Freiburg'a, Cengiz Ünder'in AS Roma'ya transferleri buna ivme kattı. Onları Cenk Tosun'un Everton'a, Okay Yokuşlu'nun Celta Vigo'ya, Zeki Çelik'in OSC Lille'e transferleri takip etti.
18 yaşındaki Ozan Kabak 11 milyon euro karşılığında VfB Stuttgart'a transfer oldu. Cenk Şahin, 2016'dan beri Almanya'da St. Pauli forması giymekteydi. Merih Demiral'ın Juventus'a transferi için yarım sezonluk Sassuolo macerası yetti. Sassuolo Merih'e alternatif olarak Avusturya altyapılı Türkiye Milli Takımı oyuncusu Mert Müldür'ü kadrosuna kattı. Galatasaray ile Fenerbahçe Mert Çetin'in transferi için yarışırken AS Roma araya girerek oyuncuyu Gençlerbirliği'nden kendi renklerine katarken kadrosundaki Türk futbolcu sayısını ikiye çıkardı. Bir süredir Milan'da oynayan milli futbolcu Hakan Çalhanoğlu'nu Sinan Gümüş Genoa'ya, Koray Günter de Verona'ya giderek takip etti.
Fransa da Türk futbolculara ilgi gösterenlerden. OSC Lille, Trabzonspor'dan 22 yaşındaki Yusuf Yazıcı'yı 17 milyon euroya kadrosuna kattı. İkinci Lig takımlarından Le Havre ise Bursaspor'dan Umut Meraş ve Ertuğrul Ersoy'u toplam 2 milyon 50 bin euroya transfer etti. Belçika'dan KVC Westerlo takımı da Galatasaray'dan Recep Gül ve Fenerbahçe'den Berke Özer'i kiralık olarak kadrosuna kattı. Transferin son günlerinde de İsmail Köybaşı, İspanya Ligi ekibi Granada'yla sözleşme imzaladı.
Türkiye artık ucuz pazar
2019 yılı içerisinde dokuzu Türkiye'de futbol altyapı eğitimini almış olmak üzere, toplamda 11 futbolcu yurtdışına transfer oldu. Daha önceki yıllarda transfer olanların da eklenmesiyle 20 Türk futbolcuyu bu sezon Avrupa'nın önemli liglerinde izleyeceğiz.
Bu sayıdaki artışın birçok nedeni var. Bursaspor Oyuncu İzleme Komitesi Eski Sorumlusu Ilgaz Çınar, Türkiye'de futbolcuların çok iyi altyapı eğitimi aldıkları için Avrupa'ya transfer oldukları şeklinde bir yanılgıya düşülmemesi gerektiğini söylüyor. Daha önce Güney Amerika, sonrasında Polonya, Çekya, Hırvatistan gibi pazarlardan yararlanan yabancı kulüplerin, özellikle de İtalyanların Türkiye'ye yönelmesinin ardında ucuz pazar arayışı olduğunu ifade ediyor. FC Augsburg eski Sportif Direktör Yardımcısı Gürkan Karahan da Türk kulüplerinin maddi sıkıntılar nedeniyle de olsa genç oyuncu oynatmalarının, lige olan ilgiyi artırdığını ve bu açıdan Hırvatistan gibi ligleri geride bıraktığını söylüyor. Neymar'ın 222 milyon euroluk PSG transferinin de bonservis bedelleri açısından Avrupa'nın beş büyük ligiyle diğerleri arasında mâli bir uçurum yaratması Karahan'a göre Türkiye'ye yönelimin bir başka nedeni.
Bu oyuncular "hayal ettiriyor”
Oyuncu izleme ve spor pazarlaması alanlarında çalışan Academy Sportive'in kurucusu Gökhan Sezer de İtalya'ya yapılan çok sayıdaki transferi kulüplerin cömertliğine bağlıyor. Sezer, “İtalyan kulüpleri geniş oyuncu taramaları ve kiralık oyuncu rezervleri ile ünlüdür. Çok oyuncu transfer edip bünyelerinde tutar, oynatmasa da kiralarlar. Bu açıdan diğerlerine göre daha rahatlar. İtalya'ya daha fazla oyuncu ihraç etmeye devam etmemiz garip olmaz” diyor.
Ilgaz Çınar “Genç futbolcu izlerken önemli olan izleyene hayal kurdurabilmesidir” diyor. Çınar sözlerini “Ozan mesela Bundesliga için gelişime açık ideal bir stoper hayali kurdurdu. Bundan sonra Dortmund'a gidebilir. Merih Juventus'a 'Bu çocuk sonuna kadar ayakta kalıyor, savunmaya hızlı geri döner', Cengiz Roma'ya 'Bu çocuk sağdan driplingle gelir, sol ayağıyla golü atar' hayalleri kurdurabiliyor. Karşılığını da veriyorlar” şeklinde sürdürüyor.
Şimdikilerin vizyonları farklı
Hakan Şükür'ün 1995'te Torino'ya transferiyle başlayan ve sonrasında Hami Mandıralı, Tugay Kerimoğlu, Okan Buruk, Emre Belözoğlu gibi oyuncuların ivmelendirdiği 2002 Dünya Kupası'nda kazanılan üçüncülük sonrasında Rüştü Reçber, Hakan Ünsal, Nihat Kahveci, Necati Ateş, Ümit Davala, Alpay Özalan, Ümit Özat, Tayfun Korkut gibi oyuncularla hız kazanan benzer bir transfer süreci yaşanmıştı.
23 yaşında transfer olduğu Real Sociedad'ta çok başarılı bir performans sergileyen eski milli futbolcu Nihat Kahveci, son dönemde giden oyuncuların kendi dönemindekilere göre daha genç yaşlarda yurtdışına açılmalarını vizyon değişikliği ile açıklıyor: “Gençlerimiz Türkiye'de kalıp daha çok para kazanacak olsa bile Avrupa'ya açılmak istiyor. Haklarında 'Gitti, yapamadı, döndü' dedirtmemek için saha içindeki ve dışındaki şartlara, gittikleri yerin dilini de öğrenerek adapte oluyorlar. En önemlisi bunu kafalarında yaşıyorlar. Çalıştıkları sporcu yöneticileri de onları doğru yönlendiriyor.”
Son dönemde giden oyuncuların istikrarlı performanslar sergilemelerinin diğer transferleri de etkilediğini düşünüyor. Türkiye'ye gelip giden yabancı futbolcuların da bunda etken olduğunu, İsmail Köybaşı'nın Granada'ya transferinde Roberto Soldado'nun etkisini de hatırlatıyor.
Mâli yaptırımlar ve yabancı kuralı önemli etken
Lig Radyo programcısı Emrah Kayalıoğlu ise iki jenerasyon arasındaki farkı, kendini kanıtlayıp gidenler ve potansiyelini kanıtlamaya gidenler olarak tanımlıyor. Avrupa'ya transfer yapan yeni jenerasyon futbolcuların kariyer planlamalarını doğru kişiler ve ekiplerle çalışmalarına da bağlıyor. Kayalıoğlu, 14 yabancı kuralının etkisiyle yerli oyuncuların bonservis bedellerinde düşüş yaşanması gibi döviz kurundaki değişimin yabancı takımların Türkiye'den oyuncu almak konusunda ellerini güçlendirdiğini vurguluyor. Kulüplerin yerli oyuncu yetiştirip satmak konusunda kendilerini geliştirdiğini düşünmüyor: “UEFA'nın finansal yaptırımları kulüpleri bunu yapmaya zorunlu kıldı.”
Kayalıoğlu, kulüplerin futbolcu satışını mâli açıdan avantaja çevirip çeviremeyeceklerini, kulüplerin sezona sabıkalı başladıklarını hatırlatarak açıklıyor: “Kulüpler Bankalar Birliği'nin sunduğu kolaylıkla oluşan kaynağı bile çok kötü kullanıyor. Genç oyuncu satarak bütçelerini iyi yönetebileceklerinden de şüpheliyim.”
Sayı artar ama pasaport hâlâ engel
Gürkan Karahan ise, Türkiye'den Avrupa'ya gerçekleşen transferlerin az olmasını Avrupa Birliği üyesi olmamaya bağlıyor ve isim vermeden Avrupa'daki birçok büyük kulübün Türkiye'de birçok genç yeteneği izlediğini, Ozan Kabak gibi mantıklı yatırım transferlerinin kapıda olduğunu belirtiyor. Gökhan Sezer'in beklentisi ise, bu transferlerin etkisiyle yakında Avrupa'dan büyük bir kulübün, Türkiye'deki bir kulübe pilot kulüplük teklif ederek iş birliği içine girebileceği yönünde.
Volkan Ağır
© Deutsche Welle Türkçe