Bonn'un 32 kilometre güneyindeki Ahr Vadisi'nde 130'dan fazla can kaybı oldu.
Belçika'daki Vesdre Vadisi'ni sel suları vurduğunda da 38 kişi daha hayatını kaybetti. Felaketin ardından ülkede, sonbahar ayları boyunca baraj yönetimi tartışmaları yapıldı ve yetkili makamların AB'nin sel uyarı sisteminin bildirimlerine karşın harekete geçmemesi iddiaları yüzünden ölüme sebebiyet vermekle suçlanmaları çağrıları yapıldı.
Thalheimer böyle bir sistemin ABD'de çok işe yaradığını söylüyor ve Almanya'nın veri mahremiyeti kaygıları nedeniyle benzer bir sistemi geliştirmekte yavaş kaldığını düşünüyor.
Uyarılarla birlikte, acil fonların derhal serbest bırakılması ve evlerini, iş yerlerini terk etmek zorunda kalan insanların bilginin yanı sıra kaynaklara da erişim sağlayabildiğinden emin olunması gerektiğini vurguluyor.
Siegen Üniversitesi'nden inşaat mühendisliği profesörü ve sürdürülebilir kentsel gelişim konusunda Alman hükümetine danışmanlık yapan Lamia Messari-Becker de buna katılıyor ve risk altındaki mülklerde sel alarmlarının, yangın alarmları kadar yaygın olması gerektiğini söylüyor.
Messari-Becker bu alarmların olmamasının "Almanya gibi sanayileşmiş bir ülke için bir felaket olduğunu" ifade ediyor.
Çok sayıda Alman, hatalardan ülkenin yerel, eyalet ve ulusal yönetim sisteminin karmaşıklığını sorumlu tutuyor. Bazılarıysa hiç biri bu haber için röportaj vermeyi kabul etmeyen yerel liderleri, bazıları da hava tahmincilerini.
Alman Ulusal Meteoroloji Hizmetleri, aşırı yağış geleceğini tahmin ettiklerinde ısrarcı. Ancak kuruluşun Frankfurt'taki merkezinde araştırma ekibinin başkanlığını yapan Profesör Sarah Jones BBC'ye yaptığı açıklamada, bu tahminlerin spesifik yerel sel uyarılarına dönüşmesinin, çok sayıda farklı kuruluşun yer aldığı "karmaşık" bir süreç olduğunu söylüyor.
"Meteorolojik değişkenler anlamında iyi bir tahmin hala yerel düzeyde neler olacağı konusunda yüksek düzeyde bir belirsizlik barındırıyor" diyor ve "Sistemlerimizi geliştirmek zorunda olduğumuz açık" diye de ekliyor.
"Daha isabetli tahminler yapmamız gerekiyor."
Bilim insanları acilen harekete geçilmesi gerektiğini söylüyor. Henüz hakem heyetinden geçmemiş bir araştırmaya göre, bu sel felaketinde iklim değişikliğinin rol oynamış olabilir.
Daha genel anlamda, sera gazları havada ısındığı ve daha sıcak hava daha çok nem tuttuğundan, uzmanlar bu tür hava olaylarının küresel düzeyde daha sık ve tehlikeli gerçekleşeceğinden pek şüphe duymuyor.
Geçtiğimiz aylarda yayımlanan Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) raporuna göre 1950'lerden bu yana şiddetli yağışların sıklığı ve yoğunluğundaki artışın arkasındaki "başlıca itici güç büyük ihtimalle insan faaliyetlerinden kaynaklanan iklim değişikliği".
Raporda ayrıca "Ek küresel ısınmayla, çoğu bölgede ağır yağışların yoğunlaşması ve daha da sıklaşması çok büyük ihtimal" diye de ekleniyor.
Prof. Messari-Becker "Sadece Almanya değil, Avrupa altyapısını güncelleme anlamında dev bir uğraşla karşı karşıya" diyor.
Akademisyen, suyun hasara yol açmadan daha çok yayılabilmesi için sel düzlüklerindeki yerleşimlerin terk edilmesi uyarısında bulunuyor.
Ancak Fransizka Heil'ni nehir kenarındaki evinde yeniden inşa şimdiden başlamış halde. Kamyonlar Ahr üzerindeki geçici metal köprüden yapı malzemelerini taşıyor.
Ekonomi zora girmişken, güvenli yeniden inşa ve çabuk yeniden inşa arasında bir gerilim var.
Sonbahar aylarında genelde bölge, yıllanmış yerel pinot noir şaraplarını tadan ve hasat festivallerine katılan turistlerle dolu olurdu.
Bunun yerine, ailesi yüzyıllardır burada şarap imal eden Michael Kriechel, kayıplarını tespit etmeye çalışıyor. Kriechel 30 bin şişe şarabını ve buna ek olarak varillerdeki 40 bin litre şarabını kaybetti.
Kreichel Almanca "Tüm altyapı harap oldu" diyor.
Ahr Vadisi'nin insanlar iklim değişikliğini duymadan önce bile büyük sel felaketleriyle karşılaştığını ve buna 1910'da tahminen 200 kişiyi öldüren selin de dahil olduğunu anlatıyor.
İronik bir şekilde, Almanya'nın en kuzeyindeki kırmızı şarap üreticilerinden biri olarak, yaz aylarının daha sıcak geçmesi aslında rekoltesini artırabilir. Bu tespiti IPCC de destekliyor ve gelecekteki değişiklilerin Batı ve Orta Avrupa'daki şarap kalitesini yükseltebileceğini söylüyor.
Ancak bu durum, şu anda pek bir teselli vermiyor.
Flutwein (sel şarabı) adlı bir programı yöneten Daniel Koller, selden kurtarılabilen çamur kaplı şarap şişelerini satarak, kurbanlar için para toplamaya çalışıyor. Koller, vadideki şarapların yüzde 15'inin kaybedildiğini ve sektörün toplam kaybının 450 milyon euroyu bulabileceğini tahmin ediyor.
Koller "Böyle felaketler gelecekte daha sık yaşanacak" diyor ve yeniden inşada yeni teknolojilerin kullanılması gerektiğini düşünüyor.
Prof. Messari-Becker, daha derin temeller kazılması, binaların alt katlarının da sel sırasında suların akabileceği şekilde tasarlanması gerektiğini, aynı zamanda daha yüksek ve güçlü köprülere ihtiyaç duyulduğunu düşünüyor.
Messari-Becker, "sünger kentler" şehir planlama konseptini savunuyor. Suyun emilmesi için, barajlar, bentler ve drenaj tesisleri yerine, çatı bahçeleri, geçirgen kaldırımlar ve kent ormanlarından yana.
İklim değişikliği, insanoğlunun dayanıklılığını sınıyor, ancak şimdi daha yüksek bir noktadaki bir restoranı işleten Linda Kleber umutlu.
Almanca "Wir schaffen das," diyor ve İngilizce'ye geçiyor.
"Biz hep böyle deriz. Wir schaffen das. Başaracağız."