Dünya

Avrupa basınının gündeminde bugün ne var?

Bugün İngiliz basınının gündemini Suriye ile ilgili gelişmeler ve olimpiyatlar oluştururken Alman basınının gündeminde Avrupa Merkez Bankası'nın dün yaptığı toplantı öne çıkıyor

03 Ağustos 2012 12:02

İngiltere gazetelerinde bugün Suriye'yle ilgili gelişmeler Olimpiyatlar'la ilgili haberler kadar yer bulamasa da geniş bir şekilde işleniyor.

Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği'nin Suriye temsilcisi Kofi Annan'ın görevinden ayrılacağını açıklaması hemen hemen tüm gazetelerin birinci sayfalarında.

Annan, Suriye'de çatışmaların tırmanması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde birlik sağlanamamasını gerekçe göstererek görevini bırakacağını söylemişti.

Kofi Annan'ın bizzat kaleme aldığı bir yazı bugünkü Financial Times gazetesinde yer buluyor.

"Görevden ayrılırken dünyanın Suriye'yi nasıl kurtarabileceğine dair tavsiyelerim" başlığını taşıyan yazıda Kofi Annan, öncelikle Suriye'deki mevcut çatışma ortamının bir resmini çekiyor.

"Halep kuşatma altında ve Suriye'de binlerce sivilin hayatını kaybetmesi ihtimali çok yüksek. Birleşmiş Milletler bu iç savaşa gidişi kınadı, ancak çatışmalar Suriyeliler için hiçbir umut vermeksizin sürüyor. Ayrıca Suriye'nin kimyasal ve biyolojik silahlarının güvenliği konusunda duyulan derin kaygılar da var. Uluslararası toplum olayların bu vahşi gidişatını etkileme çabalarında yetersiz kalmış görünüyor. Ama bu gidiş önlenemez değildir."

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin de Suriye gibi çıkmazda olduğunu dile getiren Annan, yalnızca askeri yöntemlerle Suriye'deki krize bir çözüm bulmanın imkânsız olduğunu savunuyor.

Altı maddelik ateşkes planının uluslararası destek görmediğini, bu nedenle Suriye hükümetinin yeniden şiddet kullanmaya başladığını belirten Kofi Annan Haziran'da Suriye için Uluslararası Eylem Grubu vasıtasıyla ateşkese enerjiyi canlandırmaya çalıştığını, ancak bunun da bir sonuç vermediğini ifade ediyor.

Krizin çözümü için Beşar Esad'ın koltuğunu bırakmasının şart olduğunu yazan Annan; Rusya, Çin ve İran'ın Suriye hükümetini tutumunu değiştirmeye ve siyasi bir geçiş sürecine ikna etmeye çalışmaları; ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'ın ise kapsayıcı bir siyasi sürece girmesi için muhalefet üzerinde baskı kurması gerektiğini söylüyor.

Annan, yazısını şu sözlerle bitiriyor:

"Suriye hâlâ en büyük felaketten kurtarılabilir. Ancak bunun için cesaret, liderlik gerekli, özellikle de Başkan Obama ve Putin dahil olmak üzere Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinden... Uluslararası toplumumuz dünyanın en yardıma muhtaçlarının savunmasına gidecek ve yardım etmek için gerekli fedakarlıkları yapacak mıdır? Bu sorunun yanıtını Suriye'de önümüzdeki haftalarda yaşananlar verecek."

Financial Times başyazısında Annan'ın yazısıyla ilgili değerlendirmeler yapıyor. Annan'ın ancak görevden ayrılırken açıkça Esad'ın koltuğunu bırakması çağrısı yaptığına dikkat çeken gazete, Rusya'nın Suriye'yle ilgili tutumunu değiştirmesi gerektiğini belirtiyor.

Konu, Guardian'ın başyazılarından birinde de ele alınıyor. Yazının başlığı: Diplomasinin sonu.

"Annan muhalefeti silah ve eğitim vermek suretiyle destekleyen ülkeleri de en az Rusya kadar ağır bir şekilde itham ediyor. Annan'ın görevden ayrılması savaş tellallarını istedikleriyle başbaşa bırakıyor. Eğer istedikleri halihazırda 20 bin kişinin ölümüne yol açmış olan krize askeri bir çözüm bulunmasıysa, bu çözüm asla bulunmayabilir."

Times'da Suriye'yle ilgili yer alan bir haberde ise ABD Başkanı Obama'nın muhalifleri desteklemek için CIA'yi görevlendirdiği yazılı...

Haberde, birkaç ay önce imzalanan bir belgeyle CIA paramiliter güçleri ve istihbarat görevlilerinin muhaliflerin yanında hizmet etmesine izin verildiği belirtiliyor. Times, konuyla ilgili Beyaz Saray sözcüsünün kendilerine bir açıklama yapmayı reddettiğini de yazmış.


Beşinci sıra


İngiliz gazetelerinde Olimpiyatlar'da kaydedilen başarılar da beş gündür olduğu gibi bugün de geniş yer buluyor.

Times, manşetten gördüğü haberinde, İngiltere'nin Olimpiyat takımının dün üç altın ve üç gümüş madalya alarak, toplam madalya sayısını 15'e çıkarttığını ve böylece madalya sıralamasında 11'inci sıradan 5'inci sıraya yükseldiğini yazıyor.

Guardian yazarı Simon Jenkins ise madalyalarla yakalanan tüm iyimser havaya karşın geleceğin çok parlak görünmediği kanısında.

Jenkins, "Londra 2012 eğlenceli ve başarılı bir şekilde kotarılıyor. Ancak Olimpiyatlar'ın maliyetini karşılayabileceğimizi düşünmek Noel Baba'ya inanmak gibi bir şey..." diyor.


Rol dağılımı


Financial Times'ın manşetinde ise Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'nin açıklamaları var.

Manşet: "Draghi Avrupa Merkez Bankası'nın hemen harekete geçeceği beklentilerini öldürdü"

Gazete, Draghi'nin Merkez Bankası'nın tahvil piyasalarına herhangi bir müdahalesinden önce euro bölgesi ülkelerinin mevcut kurtarma fonlarından yararlanmasını talep etmesi gerektiğini söylemesi karşısında mali piyasalarda bir tedirginlik yaşandığını, İspanya ve İtalya'nın borçlanma maliyetlerinin yeniden tırmanışa geçtiğini yazıyor.

Gazetenin başyazısında ise şu görüşler dile getiriliyor:

"İtalya Başbakanı Mario Monti ve İspanya Başbakanı Mariano Rajoy dün zaman kazanmayı tercih etti. Ancak gerçek şu ki önlerinde çok bir seçim şansı yok. Avrupa Merkez Bankası euro bölgesindeki rekabet gücü problemini kendisi çözemez. Draghi, euro dramında bu liderlerin ve Merkez Bankası'nın oynaması gereken rolleri açıkladı. Şimdi tüm seçilmiş liderlerin üzerlerine düşeni yapmaları gerekiyor." (BBC Türkçe)


Alman basını


Alman gazetelerinde bugün Avrupa Merkez Bankası'nın dün yaptığı toplantı ile Suriye'deki gelişmelere ilişkin yorumlar öne çıkıyor.

Tagesspiegel gazetesinde yer alan yorumda, Avrupa Merkez Bankası’nın toplantısının sonuçlarının beklentileri karşılamadığı vurgulanıyor:

“Dünyanın her yerinde televizyonlardan canlı olarak takip edilen 1 saatlik konuşma, ticaret odaları ve bankalarda hayal kırıklığı yarattı. Euro’nun değeri düştü, borsalar tepe taklak oldu. Finans dünyasının beklentileri daha büyüktü. Mario Draghi esas önemli olan mesajı, kâğıda bakmadan verdi: Gerekli olan önlemler ile tatminkâr önlemler arasında bir fark var. Euro ülkelerine biraz zaman kazandırmak ya da İspanya ve İtalya’nın yüksek borçlanma maliyetine karşı harekete geçmek gerekli olabilir. Avrupa Merkez Bankası böylelikle kendisini itfaiye yerine koyuyor, nasıl bir itfaiyeci yangını söndürmek için önce küçük adımlar atıyorsa, Avrupa Merkez Bankası da bu prensiplere göre hareket ediyor. Ancak tüm bunların tatminkâr olduğu söylenemez.”

Mannheimer Morgen gazetesinin yorumunda ise Draghi’nin başarılı olmaktan başka seçeneği olmadığına dikkat çekiliyor:

“Angela Merkel açısından Draghi’nin yönteminin büyük bir avantajı var. Ortaklaşa hazırlanan kurtarma fonlarına yeniden para aktarılması konusunda Merkel artık meclisin desteğini alamaz. Ancak krizin etkisini artırması halinde de Avrupa borç krizinde yol alamamış olur. Ne var ki Draghi’nin kendi yöntemleri ile Euro’yu istikrara kavuşturmayı başaramaması durumunda ise tüm bu yapılanlar beyhude çabalar olacaktır. Avrupa İstikrar Mekanizması ya da Avrupa Merkez Bankası’nın başarısızlığa uğramasının hiçbir anlamı kalmaz, olanların faturası yine vergi mükelleflerine kesilir.”

Frankfurter Rundschau gazetesinde ABD’nin Suriyeli isyancıları desteklediği yorumuna yer veriliyor:

“Şu nokta artık resmiyet kazandı: ABD Başkanı Obama Amerikan Haber Alma Teşkilatı CIA’i Suriyeli isyancılara telsiz, tıbbi malzeme ve para yardımı yapılması için görevlendirdi. Normalde CIA’in yöntemleri fazla güven vermese de, teşkilat bu kez doğru davranıyor. Ne yazık ki Batı Suriye’de feci bir açmazın tetikleyicisi oldu. Birleşmiş Milletler kararı olmadan müdahale ederse, Irak’ta olduğu gibi işgalci olarak değerlendirilecek; müdahale etmezse alanı radikal İslamcılara terk etmiş olacak. Rusya, Çin ve İran Şam’daki katil rejimi desteklediği sürece, Batı’nın muhalifleri para, askeri teknik ve lojistik olarak desteklemesi doğrudur. Hem ahlaki hem de kendi çıkarları doğrultusunda… Hatta bunun için CIA devreye sokulsa bile…”

Süddeutsche Zeitung gazetesi, Suriyeli isyancıların internete yansıyan vahşet içeren görüntülerini yorum sütunlarına taşıyor.

“ABD’nin yaptığı gibi gerçekten de böyle insanları desteklemeli mi? Peki böyle suçlar işlemeyen isyancı da var mı? Ve Esad sonrası dönem, şu anki katliamlardan daha mı farklı olacak? Bu sorular siyasi ve askerî açıdan yanıtlanabilir. Ancak ahlakî açıdan biraz zor. İsyancılar neredeyse 6 ay işkence ve cinayete tahammül etti, ta ki silahlanmaya başlayana kadar. Birkaç ay sonra da işlenen suçların bir kısmının onların cephesinden geldiği ortaya çıktı. İsyancıların acımasızlığı kınanabilir, bu acımasızlıktan üzüntü duyulup olanlara ağlanabilir. Ama aranızdan kim onlara direnebilir?” (Deutsche Welle Türkçe)