Gündem

Atv ve Sabah’ta grev başladı

Atv ve Sabah gazetesinin bağlı olduğu Turkuvaz Medya Grubunun Balmumcu'daki merkezinde grev başladı.

13 Şubat 2009 02:00

Atv ve Sabah gazete ve dergi gruplarının bağlı olduğu Turkuvaz Medya Grubunun Balmumcu iş yerinde grev başladı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, KESK Genel Başkanı Sami Evren, Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel, Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Haber-Sen Beyoğlu Şube Başkanı Engin Başçı ile greve çıkan gazetecilerin de aralarında bulunduğu sendikalılar, Sabah gazetesi ve ATV'nin bulunduğu Balmumcu'daki bina önünde bir araya geldi.

Sendikalılar, greve destek vermek için gelen "Bandista" adlı grubun müzikleri eşliğinde binaya "Bu iş yerinde grev vardır" pankartını astı.

Burada konuşan İpekçi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin "Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır", Anayasa'nın da "Sendikalara üye olmak ve üyelikten ayrılmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya, üye kalmaya ve üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz" hükümlerini içerdiğini anımsattı.

"Verdiğimiz kavga insan hakları, Anayasa, demokrasi kavgası, sendikal mücadele" diyen İpekçi, ATV ve Sabah grubundaki gazetecilerin, 2007'de özgür iradeleriyle sendikaya üye olduklarını, uzun bir mücadeleden sonra 26 Haziran 2008'de toplu sözleşme görüşmelerinin başladığını, 5 oturumda 22 madde üzerinde anlaşma sağlandığını, 37 madde üzerinde uyuşmazlığa gidildiğini anlattı.

Defalarca görüşme talebinde bulundukları halde işverenle bir daha görüşme imkanı bulamadıklarını ifade eden İpekçi, "Anlaşmak, bu işi masa başında çözmek istedik ama buna yanaşmadılar. Onun yerine klasik işveren baskıcı taktiklerini uygulamaya başladılar ve arkadaşlarımızı sendikadan istifa etmeye mecbur bıraktılar. Bütün bu gelişmeleri kamuoyunda herkes dikkatlice izledi" diye konuştu.

‘Dün bütün gün görüşme zemini yaratmaya çalıştık’

TGS Genel Başkanı İpekçi, 17 Aralıkta grev kararını ilan ederken yine işverene "Gelin bu süreci anlaşmayla tamamlayalım, bize bu kapıya grev pankartını asmak mecburiyetinde bırakmayın" çağrısında bulunduklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşverenden hiçbir yaklaşım görmedik. Bugün itibarıyla da artık 60 günlük sürenin dolmak üzere olduğunu ve grevi başlatmak zorunda olduğumuzu kendilerine bir kere daha hatırlattık. Dün bütün gün, bizim çabalarımızla, Türk-İş'in üst düzeyde yaptığı çabalar ve girişimlerle bir görüşme zemini yaratmaya çalıştık. Son gayretimiz, Ahmet Tezcan'ı bu konuda aracı yapmaktı. Bütün gün oturduk, konuştuk, uğraştık. Serhat Albayrak ve Ahmet Çalık ile görüşme zemini yaratılmasını, uyuşmazlıkları masada çözmek istedik. Ahmet Tezcan, Serhat Albayrak ve insan kaynakları ile görüşmeler yaptı ve akşam saatlerinde bize döndü. Akşam buluştuk.

Bize getirilen öneri şu: 'Sendika, işverene güven verebilmek için tek taraflı olarak grev kararını kaldırsın, bu kriz ortamında iyi niyetli yaklaşımını işverene göstersin, bunu deklare etsin. Sonra zaman içerisinde sendikaya güven artarsa oturup meseleleri konuşuruz.' Biz de onlara şunu söyledik. 'Tek taraflı grev kararını kaldırdığımızı hiç kimseye beyan edemeyiz. Eğer sendikadan bir iyi niyet bekleniyorsa oturalım konuşalım ve iyi niyeti masada görün. Eğer hala çözemediğimiz madde varsa bunu Serhat Albayrak ile kamuoyu önünde deklare edelim. Şu konularda anlaşılmıştır. Anlaşılmamış olan konularla ilgili müzakereler taraflar arasında devam edecektir. Protokolle düzenlenecektir. O zaman biz de grev kararını iki tarafın iradesiyle altına imza atarak kaldırmaya hazırız. Tek taraflı olmaz, iki taraf bu konuda anlaşmak zorunda. Biz grev kararını kaldırdıktan sonra ne güvencesi var görüşmelerin devam edeceğinin?' Ama buna yanaşmadılar. 'Toplu sözleşme istemiyoruz' dediler. Toplu sözleşme istemeyenler, grev istiyorlar demek ki. Grev pankartı da burada asılıyor bugün."

‘Fiili anlamda etkili olamayacak ama…’

KESK Genel Başkanı Sami Evren, grevin, çalışma yaşamı, demokrasi mücadelesi açısından oldukça anlamlı olduğunu belirterek, basın patronlarının, grevden, işlerinde örgütlülükten, sendikadan korktuğunu söyledi.

Başbakan'ın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın bu haklı grev karşısında sustuğunu dile getiren Evren, "Şu anda çok haklı ve meşru olan bu grevin mutlaka başarıya ulaşması gerekiyor. Bu nedenle greve çıkan basın emekçilerini dayanışmamızla destekleyeceğiz. 15 Şubatta Kadıköy'de bu grevin yankısı yüz binlerce emekçi tarafından sahiplenilecektir" dedi.

Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel, 8 aydır devam eden bir sürecin sonunda Sabah ve ATV grubunda bugün fiilen ve resmen grevin başladığını kaydetti. Bu grevin çok önemli olduğunu ifade eden Türkel, şu görüşleri dile getirdi:

"Basın dünyasında yıllardır Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesi veren köşe yazarları, basının etkin kalemleri bundan sonra bu grev için ne yazacaklar bunu merak edeceğiz. Bu grev önemlidir. Türkiye'de demokrasiyi, şeffaflığı, hoşgörüyü, hesap sormayı eleştiren ve her gün kalemleriyle bir şeyler döktürenler bu grev için neler yazacaklar bunu ibretle izleyeceğiz."

Grevin fiili anlamda üretimde etkili olmayacağını, Sabah gazetesinin çıkmaya devam edeceğini, ATV'de yayınların süreceğini belirten Türkel, 1 Mayıs için Avrupa'dan gelecek 50'ye yakın konfederasyon genel başkanının burayı ziyaret edeceğini söyledi. Türkel, burasının adeta ziyaretgah olarak emek dünyası tarafından her gün ziyaret edileceğini ve grev başarıya ulaşana kadar da mücadelenin devam edeceğini kaydetti.

Türkel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Grevin, Türkiye'de demokrasi mücadelesinde basın yöneticilerinin tek yanlı ve sözde demokratik tavırlarını dünyaya göstermek için bir ibret belgesi olacağını ve tarihe öyle not geçeceğini ifade etmek istiyoruz. Yürekleri yetiyorsa etkili köşe yazarlarımızın kendi içsel sorgulamalarını bu grevle birlikte yapmaya başlamaları gerekir ve yürekleri yetiyorsa ayrım gözetmeksizin tüm basın ve yayın kuruluşlarının bu grevi sorgulamaları ve bu greve destek olmaları gerekiyor. Yoksa onları kendi utançlarıyla baş başa bırakacağız."

Sabah ve ATV grubu yöneticilerine, emeğe saygılı olmaları çağrısında bulunan Türkel, Sabah ve ATV çalışanlarının sendikalı oldukları için işten atıldıklarını, sadece ücret artışı, iş güvencesi istedikleri için greve gitmek zorunda kaldıklarını dile getirdi. Türkel, "Bunu tüm dünyanın, özellikle bu ülkeyi yönetenlerin görmesi için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Türk-İş camiası, bu grev başarılı bir şekilde sonuçlanana kadar aylar da yıllar da sürse bu grevin arkasında maddi ve manevi bütün gücüyle olmaya devam edecektir. Grevin Sabah ve ATV grubunda çalışanlara, tüm basında örgütsüz ve sendikasız çalışan arkadaşlarımıza, tüm işçi sınıfına başarılar getirmesini diliyoruz ve hayırlı olsun diyoruz" diye konuştu.

‘Kararlıyız’

Greve çıkan Sabah dergi grubunda foto muhabiri olan Alper Tunga Çatal, görüşlerini, "Patronla anlaşamadığımız için çıktık. Yola çıkarken amacımız greve çıkmak değildi. Toplu sözleşme istiyorduk. Greve çıkmaktan başka şansımız yoktu. Sonu, bütün medya çalışanları için hayırlı olur inşallah. Toplu sözleşme imzalamadan içeriye girmeyeceğiz" diye dile getirdi.

İş yeri temsilcisi Mete Öztürk de örgütlenmenin gereğine inandıkları için bu yola çıktıklarını ifade ederek, "Kararlıyız. Basın sektörüne sendikayı yeniden Sabah ve ATV ile sokacağız. Direne direne kazanacağız. Başka yolu yok. İşveren, sendikanın taleplerine karşılık bir teklif dahi yapmadı. Patron, sendikayı istemiyor. Bu da çok doğal, anormal değil ama biz de sendikayı istiyoruz ve kazanacağız" dedi.