Mustafa Kemal Atatürk, 9 Mayıs 1934'te Ankara Kız Lisesi’nin son sınıf öğrencilerini, okulun tarih öğretmeni Afet İnan mihmandarlığında köşküne davet eder. Öğrencilerin hayatlarındaki en anlamlı gün, havuz başında çekilen bu fotoğrafla tarihe mal olur. Ekibin belki de hayattaki tek üyesi Nermiye Tüzün Özkazanç (99), Atatürk'ün köşküne davet edildikleri günü, "Afet Hanım bizim sınıfı aldı Köşk’e götürdü. Atatürk’ün banyosuna, yatak odasına kadar girdik. O siyah gömme banyo hâlâ gözümün önünde. Sonra Atatürk bizi Çiftlik’teki havuzlu köşke de davet etti. Havuzun yarısına sınıfın bir bölümünü diğer yarısına da diğer bölümü koydu ve bize oyun oynattı. Havuzun içinde itişe kakışa harp oyunu oynadık" sözleriyle anlattı. Özkazanç, Atatürk'ün soğan salatasını çok sevdiğini söyledi.
Nermiye Tüzün Özkazanç, bu fotoğrafın en şanslılarından. Zira, arkadaşlarının belki de ilk ve son kez o gün gördüğü, genç Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa ile tanışıklığı bundan on yıl öncesine dayanıyor.
Yer Kırşehir. Takvimler 17 Ekim 1924’ü gösteriyor. Cumhuriyet henüz bir yaşını bile doldurmamış. Soyadı Kanunu ile Tüzün soyadını alacak ailenin ilk çocuğu olan Nermiye ise henüz 7 yaşında ve çok heyecanlı. Kurucu Meclis’e Kayseri Milletvekili olarak giren ve Kırşehir isyanını bastıran babası Mehmet Atıf Bey Kırşehir mutasarrıfı (vali) olduğu için, ‘Gazi Hazretleri’ evlerine gelecek. Hem de yeni evlendiği, eşi Latife Hanım’la birlikte. Hazırlıklar günler öncesinden başlıyor. Mustafa Kemal Paşa’nın sevdiği yemekler yapılıyor. Gazi Paşa ve yanındakiler “Yaşa büyük başbuğumuz” sloganları ve alkışlarla şehre giriyor. Akşam yemeği için Vali Konağı’na geçiyorlar. Nermiye Hanım, masanın en renkli anekdotunu gülümseyerek anlatıyor:
Soğan salatası yok mu?
“Gazi Hazretleri’nin geldiğini gördük ama biz çocukları ayrı yere oturttular. Diğer masada belediye başkanı, jandarma kumandanı gibi şehrin sayılı insanları var. Atatürk ‘Ah bir de soğan salatası olsa’ diyor. Çok seviyormuş. Babam da ‘Emret paşam’ diyor. Latife Hanım atılıyor, ‘Ama soğan kokar’ diyor. Rahmetli babam çok nüktedan bir insandı. ‘Hanımefendi odada yatak iki tanedir’ diyor. Gülüşülüyor. Atatürk. Jandarma kumandanına dönüyor: ‘Kumandan Bey Kırşehir’de asayiş nasıldır?’ Bu sefer rahmetli babam atılıyor: ‘Gazi Hazretleri müsaade buyurulursa bu soruya bendeniz yanıt vereyim.’ Paşa da ‘Peki vali bey o halde sizi dinleyelim’ diyor. Babam ‘Merkezi hükümette her şey yolundaysa, Türkiye’nin her yerinde de öyledir. Endişe etmeyiniz’ diye konuşuyor. Atatürk çok keyifleniyor. Bir hafta sonra babama haber geliyor: ‘AnkaraValisi oldunuz.”
Siyah gömme banyo
Nermiye Özkazanç, “Kırşehir’in durumu Ankara’dan iyiydi” diye başlıyor, Ankara günlerini anlatmaya: “Samanpazarı’nda bir eve taşındık. Işık yok. Köy gibi bir yer. Gaz lambaları ve mum yakılıyor. Derken eve elektrik hattı döşendi. Babam akşam eve geldiğinde, ‘Çevirin bakalım düğmeyi’ dedi, ışıklar yandı; muazzam bir şey.”
İlkokula Ankara’da başlayan Nermiye’nin Cumhuriyet bayramında doğan ‘Cumhur’ adında bir kardeşi daha oluyor. Ortaokulu Ankara’nın en köklü liselerinden biri olarak tarihe geçecek Ankara Kız Lisesi’nde okuyor. Okulun tarih öğretmeni, Cumhuriyet’in ilk tarih profesörlerinden Afet İnan. Daha önce tanıştığı Cumhurbaşkanı Atatürk’ün, Selanikli olmasının da etkisiyle manevi desteğini esirgemediği İnan, bir vesileyle Atatürk’ü okulda ağırlıyor. Atatürk de, Nermiye’nin de öğrencisi olduğu sınıfı Köşk’e davet ediyor. Özkazanç ‘hayatımın günü’ diye nitelediği o günü şöyle anlatıyor:
“Afet Hanım bizim sınıfı aldı Köşk’e götürdü. Atatürk’ün banyosuna, yatak odasına kadar girdik. O siyah gömme banyo hâlâ gözümün önünde. Sonra Atatürk bizi Çiftlik’teki havuzlu köşke de davet etti. Havuzun yarısına sınıfın bir bölümünü diğer yarısına da diğer bölümü koydu ve bize oyun oynattı. Havuzun içinde itişe kakışa harp oyunu oynadık. Ondan sonra oturdu, sırayla elini öptük. Şu anda o pamuk el hâlâ aklımdadır. Ve Atatürk’le olan bu fotoğraflar orada çekildi.”
Devrim şapkalarını annesi dikmiş
Atatürk, 1925’te Şapka Devrimi’ni ilan etmeden önce, her önemli kararda olduğu gibi yanındakilere danışıyor. Nermiye Hanım’ın babası, dönemin Ankara Valisi Mehmet Atıf Tüzün de devrimden, yapılmadan önce haberdar olanlardan. Sonrasını Nermiye Hanım anlatıyor: “Annem modadan anlayan çok marifetli bir hanım. Bunu Atatürk de biliyor. Babam bir gün anneme ‘Hanım şapka İnkılabı var; şapkaları sen dikeceksin’ diyor. 6-7 parçalı bej rengi keten yolladılar eve. Annem de komşuları çağırdı. Epeyce şapka diktiler, o şapkalar Kastamonu’da dağıtıldı.”