Gündem

'Atatürk'e hakaret'te Sinan Çetin'e takipsizlik

11 Nisan 2009 16:43

Konya'da emekli öğretmen, 49 yaşındaki Mustafa Karaçiftçi, Sinan Çetin'in yazıp yönettiği, Türk Halk Müziği sanatçısı Cansu Koç, Ahmet Koç ve Ali Koç'un rol aldığı `Mutlu ol, bu bir emirdir' adlı kısa filmde Atatürk'e, Cumhuriyet'e ve askerlere yönelik hakaret içerdiği iddiasıyla, yönetmen Sinan Çetin hakkıda Konya Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Savcılığın sevk ettiği dilekçeyi inceleyen İstanbul Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı, `Unsuru oluşmayan suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına' karar verdi. Mustafa Karaçiftçi takipsizlik kararından dönülerek, Sinan Çetin hakkında kamu davası açılması için Konya Cumhuriyet Savcılığı kanalıyla Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na itirazda bulundu.

Sinan Çetin'in çektiği kısa film, 2 Kasım 1934 yılında Anadolu'da bir köyde geçiyor. Filmin başlangıcında, ``O yıllarda T.C. Hükümeti radyolarda Türk müziğinin çalınmasını yasakladı. Amacı, batı müziğinin yaygınlaşmasını sağlamaktı. Genç cumhuriyet, alaturka yerine alafrangayı yani Batı kültürünü topluma yetiştirmek istiyor'' yazısı yer aldı. 5 dakikalık filmde askerler, köy halkı ile birlikte bağlama eşliğinde Türk Halk Müziği söyleyenlerin bulunduğu eve baskın yapıyor. Köylülere ve türkü söyleyenlere doğru silah doğrultan askerler, türkü söylemenin yasak olduğunu belirterek Batı müziği söylemeleri konusunda uyarıyor. Askerler gruba, Klasik Batı Müziği'nden Mozart ve Beethoven'den bir beste söylemesini istiyor. Grupta, bağlama eşliğinde Mozart ve Beethoveen'den birer beste söylüyor. Bu sırada grup, türkü söylemeye başlıyor. Askerler de, türkü eşliğinde oynamaya başlıyor. Film, `İnsanların müziğine, kültürüne, yaşam tarzına yasaklar koyan siyasi otorite, hayatın karşısında daima tuhaf duruma düşmüştür' yazısı ile sona eriyor.

Sinan Çetin'in yazıp yönettiği `Mutlu ol, bu bir emirdir' adlı kısa filmi, internetdeki bir video paylaşım sitesinde izleyen Mustafa Karaçiftçi, 1 Ekim 2008 tarihinde Konya Cumhuriyet Savcılığı'na başurdu. Karaçiftçi dilekçesinde, filmin Atatürk'e hakaret içerdiğini ve Ulu Önder'in yasakçı bir zihniyete sahip olmadığını, filmdeki askerlerin de Nazi askerlerine benzetildiğini iddia etti. Konya Cumhuriyet Savcılığı dilekçeyi, suçun işlendiği yer olduğu için İstanbul Beyoğlu Cumhuriyet Savclığı'na sevk etti. İstanbul Beyoğlu Cumhuriyet Savclığı yaptığı değerlendirme sonucunda, `Unsuru oluşmayan suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına' karar verdi. Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'nın verdiği kararda, şöyle denildi:

``02 Kasım 1934 tarihinde Şükrü Kaya'nın İçişleri Bakanlığı zamanında Alaturka müziğin radyolarda ve gazinolarda yasaklandığı, Eylül 1936 tarihinde bu yasağın Atatürk tarafından kaldırıldığı bir tarihi gerçektir. Askerlerin kıyafetleri de resmi kıyafettir, bir Nazi askerine benzeltilme gibi bir görüntü yoktur. Alaturka müziğin radyolarda yasaklanması Türk müziğinin çok sesliliği adaptasyonu amacı ile konulmuştur. Bir yenileştirme hareketidir, bu filmde bu yasağın olumlu sonuçlar vermediği anlatılmaktadır, bir bakıma karar eleştirilmektedir. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı emanetinin 2008/4424 sayısında bulunan CD'nin dosyada delil olarak bırakılmasına karar verilmiştir. Unsuru oluşmayan suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına, kararın ihbarcıya tebliğine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na itirabı kabil olmak üzere 5271 sayılı CMK'nun 172 ve 173'üncü maddeleri gereğince karar verildi.''

Mustafa Karaçiftçi, filmin konu alındığı tarihte Atatürk'ün Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü'nün de başbakan olduğuna dikkat çekerek, ``Film izlendiğinde açıkca görüleceği gibi askerlerimiz Nazi askerlerine benzetilmekte ve aşağılanmaktadır. Filmin içeriği tarihimize, ülkemize, cumhuriyetimize, askerlerimize, ulusal değerlerimize açık hakeret ve aşağılamaya yönelmektedir'' iddiasında bulundu. Karaçiftçi, şöyle devam etti:

``Tarihi gerçeklere uyuşmayan bu görüşü bir an için kabul etsek bile askerlerin bir radyoya ya da gazinoya değil de Anadolu da bir köye baskın düzenlemeleri, silah doğrultmaları üstelik Alaturka değil, türkü söylemenin yasak olduğunu genç Cumhuriyet askerine yakışmayacak, Nazi askeri ifadesi ile söyletilmesi açıkça ve tartışmasız suç unsurudur. Filmi tarihçi olmadan, çıplak ve ön yargısız bir gözle izleyen sade vatandaş bile filmin Atatürk'ün uygulamalarını aşağılamak, askerleri küçük düşürmek, genç Cumhuriyet'in ilk yıllarını alaya almak istenmekte olduğunu görür. Bu yüzden bu kara itiraz da bulunuyorum. Yönetmen hakkında kamu davası açılmasını talep ediyorum.''