HÜLYA KARABAĞLI T24/ ANKARA
Atatürk araştırmacısı Eriş Ülger, yayına hazırladığı ‘Damladaki Deniz’ adlı son kitabında, Mustafa Kemal’in kendisine mal edilen “İstikbal Göklerdedir” ve “Beni Türk hekimlerine emanet edin” sözlerini söylemediğini ileri sürdü. “Atatürk’ün söylemediklerini O’na söyletmenin sorumluluğu büyük olduğu kadar tarihi de çarpıtmaktır” diyen Ülger, bu sözlerle ilgili tüm araştırmalara rağmen belgelere rastlanmadığına dikkat çekti.
Eriş Ülger'in albümünden hiç yayımlanmamış Atatürk fotoğrafları
Ata’nın “İstikbal Göklerdedir” sözünün belgesi yok
Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını, belgelerle edebiyat dünyasına kazandıran Eriş Ülger, son kitabında çok tartışılacak konuları gündeme taşıdı. “ Bu hem vatandaşlık hem de sorumluluk gereğidir” diyen Ülger, tüm araştırmalara rağmen Atatürk’e mal edilen “İstikbal Göklerdedir” sözüne ait bir belgeye rastlamadıklarını söyledi. Ülger, “ Ayrıca bu anlama gelecek veya bu ifadeyi çağrıştıracak bir başka belge de bulamadık” dedi.
Anı defterinden mi çıkıyor bu söz?
Bu sözün çıkabileceği gezilerden örnek veren Ülger’e göre, Atatürk’ün imzaladığı anı defterleri ve gezi konuşmalarında ‘İstikbal Göklerdedir’ sözüne zemin hazırlayacak bir şey yok. Ülger, o gezilerden birini kitabında yer veriyor:
Atatürk, Bursa’dan Ankara’ya dönerken 8 Haziran 1936 tarihinde Eskişehir’e uğruyor. Yeni uçak filolarının uçuşunu izlemek için Eskişehir Tayyare Alayı’na gidiyor. Orada anı defterine günümüzü hayrete düşürecek satırları yazıyor:
“Geleceğin en tehlikeli silahı da, aracı da hiç kuşkunuz olmasın ki, uçaklardır. Bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize sinyaller yollayacaktır. Bu mucizenin gerçekleşmesi için iki bin yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji bize şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev ise Batı’dan bu konuda geri kalmamayı temindir”. Ülger’e göre, Gazi’nin Eskişehir’de hatıra defterine yazmış olduğu belgeden de “ İstikbal Göklerdedir” vecizesine çağrışım yapacak bir ifade yok.
‘Beni Türk hekimlerine emanet edin’
Ülger, böyle bir ifadeye ve söze ait herhangi bir belgeye rastlanmadığını anlatırken, Atatürk’e yanlış teşhis koyan hekimleri hatırlatıyor ve “Böyle bir belgenin varlığını kanıtlamak şöyle dursun, Atatürk’ün müdavim (devamlı) doktorlarının, Gazi’nin böyle bir vecizesini hak edip etmedikleri dahi bir sorudur”.
‘Kaşıntıları sinek ve böceğe bağladılar’
Atatürk’ün yanından ayırmadığı hekimlerin yanlış teşhislerini kitapta anlatan ve Eriş Ülger, “En yakınında bulunan hekimler tüm vücudundaki kaşıntıların nedeninin sinek ve böceklere bağlamışlar. Kaşıntıların geçmesi için Çankaya Köşk’ünü boydan boya sivrisinek ve böcek ilaçları ile temizlenmesini önermişlerdir. Denilen yapılmasına rağmen Gazi’nin kaşıntıları artarak devam etmiştir. Çünkü, kaşıntıların nedeni böcekler değil karaciğerdedir”.
Atatürk: Sağ kaburgamın altından sırtıma ağrı
Kitapta, Ata’nın hastalığı sırasında çektiği acı kendi sözlerinden konuluyor. “Çocuklar iştahım yok. Sağ kaburgamın altından sırtıma vuran ağrılar da bazen beni çok rahatsız ediyor. Birkaç hafta önce giydiğim pantolonlarım dar geliyor” diyor. Hekimler, Gazi’ye Yalova kaplıcalarında sıcak banyo yapmasını öneriyor.
Burnundaki kana ‘güneş çarpması’ teşhisi
“Karaciğerinin tedaviye cevap veremeyecek hale gelinceye kadar teşhis koyamayan burnu dibindeki hekimlerine mi kendini, harap olmuş bedeninin emanet edecekti” diye soran Ülger, hastalığın son safhasında Atatürk’ün burnundan kan geldiğini hekimlerin bu kanı ‘güneş çarpmasına’ bağladığını yazdı.
‘Ne kadar Gripin verildiği Köşk arşivlerinde’
Araştırmacı- yazar Ülger, kitabında Atatürk’e hastalığı sırasında en çok ‘Gripin’ adlı ilacın verildiğini açıklıyor. “ Karnındaki şiddetli ağrıları bugün bile yutulması çok zor olan Gripin ile durdurmaya çalışan hekimler mi Gazi’nin bu vecizesini hak edecekti. Atatürk’e hastalığı sırasında en çok verilen ilaç Gripin’dir. Bugün yerinde yeller esen Taksim’deki Pamuk Eczanesi’nden alınan Gripin’lerin sayısı ve ne kadarının kullanıldığı Cumhurbaşkanlığı arşivlerinde bulunmaktadır”.
Eriş Ülger kimdir
13 Aralık 1938'de Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Ankara'da tamamladı. 10 Kasım 1953'te Atatürk'ün naaşının Etnoğrafya Müzesi'nden Anıtkabir'e nakli sırasında, Türk gençliği adına 'Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni okudu. İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun olduktan sonra askerlik görevini yapan Ülger, bir süre Türkiye'de mimar olarak çalıştı. 1967'de İsviçre'ye, 1972'de Almanya'ya giderek mimar, danışman ve inşaat amiri olarak görev yaptı. 1998'de Avrupa Atatürkçü Düşünce Derneği'ni kurdu ve ilk başkanlığını yaptı. Milliyet gazetesinin düzenlediği 'Örsan Öymen' yarışmasında Atatürk ile Röportaj isimli eseriyle üçüncülük ödülü aldı. Çeşitli gazete ve dergilerde inceleme yazıları ve makaleler yazdı. Yurtiçinde ve yurtdışında Atatürk ve laik cumhuriyet konularında konferanslar verdi. Avrupa'da Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili arşiv çalışmaları yaptı. Bu çalışmalar daha sonra Kültür Bakanlığı tarafından iki cilt halinde Almanca olarak yayımlandı.
1993'te Mustafa Kemâl'den Atatürk'e adlı Türkçe, Fransızca, İngilizce ve Almanca olarak hazırlanmış ve 870 adet hiçbir yerde yayınlanmamış Atatürk fotoğraflarını da içeren iki ciltlik kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı. Türkiye'de üst düzey bürokrat olarak kısa bir süre çalışan Ülger'in Atatürk'le ilgili 10'dan fazla kitabı yayımlandı. Başlıcaları şunlardır:
Avrupa Basınında Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti–Özgün Belgelerle Atatürk (Türkiye Büyük Millet Meclisi Basımevi, 1994-95); Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk (Denizler Kitabevi, 1996); Türk Rönesansı ve Anılarda Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (İnkılap Kitabevi, 1999); Lâtife Gazi Mustafa Kemâl (İnkılap Kitabevi, 2004).