Dr. Ahmet Ozansoy
Ülkemizde güzel şeyler oluyor.
Uzun bir süredir yaşadığımız atanamayan öğretmenler sorunu nihayet çözülüyor.
27 Mart 2013 tarihli Resmi Gazete’de “Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik” yayımlandı.
Eskiden vergi müfettişi olabilmek için en az dört yıllık lisans eğitimi veren siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler ile hukuk fakültelerinden mezun olmak gerekiyordu. Yapılan değişiklikle mühendislik programları ile eğitim, fen ve edebiyat fakültelerinin matematik, istatistik, fizik, kimya, biyoloji, fen bilimleri ile fen ve teknoloji bölümlerinden ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu’nca kabul edilen yurt içi ve yurt dışındaki öğretim kurumlarından birini bitirmiş olanların da vergi müfettişi olabilmeleri imkânı getirildi.
Bu düzenleme 2 nedenle son derece olumlu bir gelişme.
Birincisi; halen toplam 4.500 civarında vergi müfettişi bulunuyor. Oysa ülkemizde gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin toplam sayısı 3,5 milyondan fazla. KDV, ÖTV, Damga Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi gibi daha pek çok vergiyi de göz önüne alınca bu sayının yetersizliği apaçık ortada. Sadece siyasal, hukuk ve İİBF mezunları arasından seçim yapılınca sınava başvuru sayısı sınırlı kalıyordu ve yeterli sayıya ulaşmak mümkün olamıyordu. Eğitim fakültesi, fen edebiyat fakültesi ve mühendislik fakültelerinin eklenmesiyle artık yeterli sayıda başvuru elde edebilmek mümkün olacak.
İkincisi; daha teknik bir konu. Bilindiği üzere çok farklı sektörlerden firmalar hakkında vergi incelemesi yapılırken bu firmaların üretim yapılarının, içinde bulunduğu sektördeki çalışma şartlarının vs. bilinmesi gerekmektedir. Şu anda vergi müfettişleri önce inceledikleri mükellefin sektörünü anlamaya çalışmakta, sonra da vergi incelemesi yapmaktadır. İşin birinci kısmı, ikinci kısmından çok daha zordur. Özellikle üretim işletmelerinin incelenmesi, vergi müfettişlerinin bu alanda hiçbir altyapılarının olmaması nedeniyle problemli bir konudur. Şimdi mühendislerin de vergi müfettişi olmaları, bu müfettişlerin alanlarına göre sektörlerde görevlendirilmelerine olanak sağlayacak, bu da incelemelerin verimliliğini artıracaktır.
Öte yandan, kadro yetersizliği nedeniyle atanamayan öğretmenlerin küçümsenemeyecek bir kısmı, kadro elde edecektir. Aileleriyle birlikte, mağduriyetten kurtarılacak vatandaş sayısı birkaç bini bulacaktır.
Bu son derece olumlu gelişmeye cılız bazı itirazlar da vardır. İtiraz noktası genelde, muhasebe ve hukuk bilmeyen kişilerin vergi incelemesi yapamayacağı noktasında toplanmaktadır. Bu itirazın hiçbir geçerliliği yoktur. Zira vergi incelemesi “yüksek nitelik” gerektiren bir iş değildir. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere pek çok ülkede, vergi inceleme işi, bir müddet eğitim verilen lise mezunları tarafından yapılmaktadır. Büyük ölçüde yaratıcılık ve muhakeme gerektirmeyen, belirli kontrol listeleri üzerinden yapılabilecek bir iştir. Nitekim vergi müfettişlerinin grup değiştirme sınavlarında, başlangıçta öngörülenin çok üzerinde bir sayıda (cevap kâğıdı kadar iyi kâğıt vererek) üstün başarı gösteren müfettişler olmaktadır. Dolayısıyla, gerekenin çok üzerinde analitik düşünebilme yetisine sahip oldukları kolaylıkla varsayılabilecek mühendisler ve öğretmenler de, bu işi rahatlıkla yapabilirler.
Burada eleştiri konusu yapılabilecek tek husus, bu konulardaki gerekli eğitimlerini zaten almış ve yeterlik sınavıyla da yetkinliklerini kanıtlamış olan gelir uzmanlarının vergi müfettişi yapılmamasıdır. Bunu anlayabilmek gerçekten mümkün değildir.
Maliye koridorlarında, yakında yapılacak bir sınavla 5.000. vergi müfettişi alınacağı müjdesi konuşulmaktadır. Kuşkusuz bu olumludur ancak bu halde bile toplam vergi müfettişi sayısı 10.000’i bulmayacaktır. Oysa birkaç yıl içerisinde yapılacak sınavlarla sayının 20-25 bin civarına çıkarılması gereklidir. Yaklaşık 4.000 civarında mesleğe yarışma sınavı ile girmiş gelir uzmanı vardır. Bunların da vergi müfettişleri arasına katılmasıyla sayı (5.000 kişilik sınav sonrası) bir anda 14.000’e çıkarılmış olacaktır ki, bunların hali hazırda eğitilmiş olmaları çok büyük bir avantajdır.
Öte yandan, ihtiyacın ancak bir kısmına cevap verebilecek bu 5.000 kişilik sınava dahi karşı çıkanlar bulunmaktadır. Bunlar “statükonun devamı”nı savunan mevcut vergi müfettişleridir ve “Kralı öldürdük, tam yeni kral olacağımızı sanarken, başkası kral oluyor” diye feryat etmektedirler. Daha birkaç yıl önce başka bir “statüko”yu yıkarken kullandıkları argümanların, bugünkü statükonun yıkılmasında kendilerine karşı kullanılmasının şaşkınlığıyla, dün söylediklerini bugün çürütmeye çalışmaktadırlar. Eee, ne demişler: Ne oldum deme, ne olacağım de!