Gündem

Assange: Türk medyası kendi içinde utanç duymalı!

WikiLeaks sitesinin kurucusu Julian Assange, Doğuş Yayın Grubu’nun düzenlediği "Yeni Medya Düzeni" Konferansı'na video sistemiyle katıldı...

05 Ekim 2011 03:00

T24- WikiLeaks sitesinin kurucusu Julian Assange, video sistemiyle katıldığı Doğuş Yayın Grubu’nun düzenlediği "Yeni Medya Düzeni Konferansı"nda gerçekleri öğrenmenin reform yapmaya yetmeyeceğini ancak “yanlışları düzeltmek için birçok şeyi değiştirme umudu vereceğini söyledi. Türk medyasının batı medyasına kıyasla utanmaması gerektiğini belirten Assange,  “Ama kendi içinde utanç duymalı, birçok reforma ihtiyaç var” diye konuştu. Assange, “Şimdi Kurtlar Vadisi’ni gördüğümde garip bir şekilde şaşırdım ama haz alarak şaşırdım. Gerçekten başka bir Hollywood filmi, Müslümanları öldürmekten ziyade konu İsrail üzerineydi” dedi.


NTV’nin haberine göre, Konferansa katılanlar Julian Assange'a büyük ilgi gösterdi. Katılımcılar Assange'ı uzun süre alkışladı.
 

Julian Assange, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Şu anda ev hapsinde tutuluyor olmasaydım Türkiye'de olmak isterdim.
 

Çocuğa gerçekler söylenmeli mi? Geriye dönüp baktığımda bana sorarsanız öğrendiğim şu oldu, bu her zaman açık değildi. Bugüne kadar gerçekle olan ilişkimiz son derece karışık, mali meseleler, entrikalar ve politik varlıklar içerisindeki karmaşık ilişkiler sonucunda karışık bir şekilde saklanabiliyordu. Gerçek hakikaten reform yaratmaya yeter mi? Hayır yetmez, sorun da bu. Gerçekle her şeyi değiştiremeyiz, ama gerçekle birlikte birçok şeyi değiştirme umuduna sahip olabiliriz. Bu umut birçok ülkede yeşerdi. Daha geçen hafta WikiLeaks 5. yılını doldurdu.

 
Türkiye’nin medyası dolayısıyla utanmasına gerek yok, batıya kıyasla tabii. Medyası kendi içinde utanç duymalı, birçok reforma ihtiyaç var. 
 

Bunlardan bir tanesi de Kürt taraftarı, gazetecilerin hapiste tutulmaları gibi. New York Times, Guardian gibi yalancı peygamberleri, El Pais’i, Fox News’i de katmak lazım. Aslında Türk medyası daha güçlü ve daha tutarlı. Bu bence Türkiye’de bir trend. Bu sadece Taraf Gazetesi tarafından ortaya çıkartılan yeni bir şey değil. 
 

Kendi kendine Türkiye’de çıkmakta olan farkındalık hissinin dışa vurumu. Gelişmekte olan ülkelerde  medya sadece basın toplantıları için AP veya New York Times tarafından öne sürülmüş bildirgeleri toparlayan bir araç değil artık. 
 

Kitleler Hollywood tarzı agresyonu ön plana alan motiflere yakın hissediyorlar. Kendi tabloid basınınız var mı? Kendi kültürünüzün dünyaya bakışını gösterebilen, Hollywood tarzı olsa da olmasa da medyanız, sinemanız var mı? Yoksa agresif bir şekilde üstünüze dayatılan Hollywood tarzı kültürün aynısını kopyalamak mı istiyorsunuz? Ki burada kopyalanan şey o ülkelerdeki dominant elitin gücü. 
 

Şimdi Kurtlar Vadisi’ni gördüğümde garip bir şekilde şaşırdım ama haz alarak şaşırdım. Gerçekten başka bir Hollywood filmi, Müslümanları öldürmekten ziyade konu İsrail üzerineydi.  Bu kontrast yüzünden gerçek olabilecek bir şey ışıyor sanki. Birbiriyle çelişki arasında. 
 

Dünyanın nasıl bir geleceğe doğru yol aldığını düşünmeye başladığımda, gazeteciliği düşünmeye başladığımda son derece umutlu olduğumu düşünmeye başlıyorum. İletişim, telekomünikasyon ve devlet yardımları sayesinde birçok perspektifi alabileceğiz. 
 

Fox News’i de göreceğiz ama öteki tarafta da Kurtlar Vadisi olacak. Küresel anlamda bütün bunların altında bireylerin birbirileriyle iletişebildiği bir dünya olacak. Yazdıkları şeyleri iletebildikleri bir ortam olacak.
 

Aşağıdan yukarıya gelen gazetecilik türü, yani insanların kendi deneyimlerini birbirleriyle paylaşabilmelerine fırsat veren bir teknolojiyle beraber devlet menşeli gazetecilik arasında birçok kutuptan perspektifleri bir araya getirebilecektir. Hem yöneten elitlerin bakışları hem de iktidara yakın olamayan kesimlerin de perspektiflerini hesaba katıp bize gösterebilecektir. Bunun mühendisliği de son derece zordur.

 
Visa kartıyla bağış yapamayacaklar


WikiLeaks 5 sene önce benim tarafımdan en zor bazı noktalara temas etmeye çalıştı. O zamanlar sansür, yani yayınlanmadan önce ve yayınlanmadan sonra son derece sansüre açık bu malzemeyi kamuya açmak fikriyle başladık yola ve bu zor bir işti. Açıkçası birçok gazetecinin deneyimlerine göre bizim işimiz daha kolaydı. Biz hükümet belgeleriyle ilgileniyorduk. Bu ya bir gerçekti ya da yanlıştı. Tabii ki arada yorum kattığımız oldu. Temelde biz bastırılan, gizlenen, tehditlerle bastırılan bilginin medyaya, kamuya ve agresif saldırılara karşı bir cephe olarak ortaya koyduk.
 

Buradaki saldırıların agresif olduklarını söylemeliyim. Evet başarılı olduk ama çok da acı çektik. Kurum olarak finansal bir ambargo altındayız. Hiçbir devlet söylemi beklemeden bizim bütün finansal desteğimiz sabotajlandı. Ceplerinde VISA kartı olan arkadaşlar, bir gün gelip WikiLeaks’teki faaliyetlerini desteklemek isterlerse bunu yapamayacaklar.
 

Siz cebinizde ABD dış politikasının söylenmeyen bir silahını taşıyorsunuz. Aslında burada sadece ABD dış ilişkilerden bahsetmiyoruz. Bu, Washington elitinin saman altından yürüttüğü herhangi bir hukuki tümseğe kesinlikle dokunmadan yürüttüğü bir ambargodur. Bu benim ev hapsinde geçirdiğim 498'inci günüm, herhangi bir hukuki dava sonuçlanmadan. Ben herhangi bir şeyle suçlanmadım. Ancak şimdi ev hapsindeyim.