Gündem

"Askeri casusluk davasında Narin Korkmaz'ın evinde bulunan iç çamaşırları DNA'da eşleşmedi"

İzmir Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı bilirkişi raporundan detaylar...

27 Ocak 2016 10:17

İddianamesinde cinsel içerikli suçlamaların da yer aldığı ‘İzmir Askeri Casusluk’ davasında sanıklar ile evlerinde ele geçirildiği öne sürülen delillerdeki DNA örneklerinin tutmadığı iddia edildi. DNA eşleşmesi olmadığı ileri sürülen örneklerden birinin de davanın tutuklu sanıklarından Narin Korkmaz’ın evinde bulunan erkek çamaşırı olduğu iddia edildi.

Hürriyet'ten Fevzi Kızılkoyun'un haberine göre, davadaki delillerle ilgili, İzmir Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı bilirkişi raporunda bazı tespitlere yer verildi. Davanın iki numaralı sanığı emekli Albay Coşkun Başbuğ ile diğer sanıklardan Bilgin Özkaynak, Narin Korkmaz, Safiye Köten ve Filiz Albayrak’ın evlerinden alınan iç çamaşırı, denizci şapkası, ilk yardım çantası, harddisk, flaş bellek, mouse, kitapçık gibi materyaller üzerinde DNA çalışması yapıldı. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan testlerde, materyallerden alınan DNA örneklerinin, sanıklardan alınan DNA profilleriyle eşleşmediği iddia edildi.

 

"İki delil de aynı kişi
tarafından mı yerleştirildi?"

 

Albay Coşkun Başbuğ’un Marmaris’teki evinde bulunduğu iddia edilen ve davaya delil olarak sunulan harddisk ile davanın sanıklarından Meryem Bağcı’nın Ankara’daki evinde ele geçirilen flash bellekteki DNA örneklerinin de sanıklarla uyuşmadığı ileri sürüldü. İddiaya göre, farklı iki ilde ele geçirildiği iddia edilerek deliller arasına konulan harddisk ile flash belek üzerindeki DNA örneğinin aynı kişiye ait olduğu saptandı. Hürriyet'in haberine göre, iki delilin de aynı kişi tarafından yerleştirildiğinin güçlü bir ihtimal olduğunu ortaya koydu. 

 

"O DNA FETÖ'den çıkacak"

 

Sanıklardan emekli Albay Coşkun Başbuğ, "davanın kumpas olduğunun artık tüm açıklığıyla ortaya çıktığını" ileri sürerek, şunları söyledi:

“Marmaris’teki evimde bulunan harddisk ile Ankara’daki başka bir sanığın evinde bulunan flash belek üzerindeki DNA örnekleri aynı kişiye ait. İki farklı ilde delil bulduklarını söylüyorlar, ama aynı DNA örneğini bırakıyorlar. 2.5 yıl tutuklu kaldım. İddianamenin tamamı kişilerin özel hayatıyla ilgili günlük telefon konuşmalarından oluşmuş. Harddisk hariç hiçbir delil yok. Bu örgüt hiç mi bir araya gelmedi, hiç mi belge satmadı, hiç mi suçüstü yok, hiç mi para trafiği yok? Mahkeme tarafından bugüne kadar bana hiçbir soru ve suç yönlendirilmedi. İddianame okunurken tüm salon ve okuyanlar dahil kızardı utandı, okutanlar utanmadı. İddianamede savcı, bir türlü yatak odasından çıkamadı. İddianamedeki tüm cinsel içerikli yazılar sapıkça ve iğrençti. Bu yazıları şüpheli dedikleri kişiler yazmadıklarına göre geriye bir tek ihtimal kalıyor yazanlar kumpası kuranlar. Bunu da yazabilmek için insanın iç dünyasının bu hislerle dolu olması lazım. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) operasyonlarında tutuklanan, tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan ya da kaçan bütün polis, savcı ve hâkimlerden DNA örneği alınmasını talep edeceğim. Çünkü bu disklerin hepsi oynanmış, sonradan yerleştirilmiş suni delillerdi. Bu raporlar da bunu mühürledi. Göreceksiniz bu DNA profili, FETÖ mensubu savcı ya da polislerden birine ait çıkacak.”