Gündem
Deutsche Welle

'Asıl skandal gazetecilerin soruşturulmasıydı'

Bir internet sitesi hakkında başlatılan devlete ihanet soruşturmasının kapanması ve Yunanistan politikasının Alman Birlik partilerinde yol açtığı tartışmalar.

10 Ağustos 2015 23:28


Alman Anayasayı Koruma Teşkilatının gizli belgelerini yayınladığı zannıyla hakkında vatana ihanet soruşturması açılan internet sitesiyle ilgili tartışmalar Alman iç siyasetsinin gündemine yerleşti. Soruşturma başlatan cumhuriyet başsavcısının adalet bakanı tarafından görevden alınmasından sonra onun yerine atanan başsavcı dosyanın kapanmasına karar verdi. Kamuoyunda basın özgürlüğünü kısıtlama teşebbüsü olarak algılanan bu olay yorum sütunlarında geniş yer buluyor. Mannheimer Morgen gazetesinin yorumu özetle şöyle:

“Soruşturmanın kapatılması zaten gerekliydi. Daha önce diğer yayın organlarında çıkan gizli anayasayı koruma teşkilatı planlarının internetten yayınlanmasını Almanya'nın ulusal çıkarlarını tehlikeye atmak olarak tanımlamak için telaştan gözü dönmüş olmak gerekir. Asıl skandal iki internet gazetecisi hakkında resmen soruşturma başlatılmasıydı. Bu bakımdan, gizli bilgileri dağıtan milletvekilleri kadar medyaya da gözdağı vermek istendiğinden kuşkulanmanın yeridir. Kimin yönlendirdiği, haberi olduğu ve rıza gösterdiği mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. Soruşturmaya son verilmesi sadece bir ilk adım olabilir.”

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi skandalın henüz bitmediğini belirttiği yorumunda siyasi sorumluların ortaya çıkarılması için yüzde yüz şeffaflığa ihtiyaç olduğunu yazıyor:

“Hangi bakanlıkta kim neyi ne zaman öğrendi, öğrendikten sonra ne yaptı neyi yapmadı, içişleri mi yoksa adalet bakanlığı mı, bakan mı yoksa müsteşar mı? İşte bütün bunlar açığa çıkmalıdır. Bu arada başbakanlık ta unutulmamalı. Üstüne gidilmesi gereken ipuçları yok değil. Burada çok daha farklı soruşturmaların gerekebileceği unutulmamalı. Anayasaya ihanet gibi bir suç unsurunun bulunduğu doğruysa bu soruşturma gerekçesi olabilir. Öte yandan internet sitesinin iki yazarının geçen üç ay zarfında izlenip gözetlenmediğine de açıklık getirilmelidir. Bütün dosyaları incelemelerine izin verilmelidir. Bu haklı talebin geri çevrilmesi hukuk devletine yakışmaz.”

Alman koalisyon hükümetinin büyük ortağı Hristiyan Demokrat Birliğin meclis grup başkanı Volker Kauder'in Yunanistan'a ek yardım yapılmasına karşı olan partili milletvekillerini muhatap alan beyanatı yankılanmaya devam ediyor. Kauder üçüncü yardım programına genel kurulda ret oyu kullanan Hristiyan Demokrat milletvekillerinin bundan böyle önemli meclis komisyonlarında görevlendirilmeyebilecekleri şeklindeki sözlerini Düsseldorf'ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi şöyle yorumluyor:

“Kauder'in kaba saba çıkışı partili milletvekillerini kazanma şansları olmayan bir pozisyona zorluyor. Bundan sonraki oylamada parti yönetiminin isteği hilafına oy kullananların sayısı yine fazla çıkarsa, Kauder otoritesini tamamen yitirmiş olur. Sayıları azaldığı takdirde ise milletvekilleri kendilerine, vicdanlarından ve özgürlüklerinden ne kadar feragat etmeye zorlandıklarının hesabını vermek durumunda kalırlar. Başbakan Angela Merkel'in meclisteki adamı Kauder kaş yapayım derken göz çıkardı. Böyle kaba bir davranışa ses çıkarmayan parti meclis grubu kamuoyu önünde en az grup başkanı kadar rezil olur. Partinin meclis gurubu Kauder'in, Kauder de Merkel'in isteyince el kaldıran emir erine döner.”

Straubinger Tagblatt gazetesi aynı konuya ayırdığı yorumda, Volker Kauder'in sözlerinin parti bünyesinde yol açtığı sert tepkiyi ele alıyor:

“Gereksiz yere kıyamet mi koptu? Yaz tatilinin iç politikada yol açtığı boşluk mu kapatılmak istendi? Hiç de değil. Hristiyan Demokrat parti meclis grubu başkanının çıkışı ve Birlik partilerinden gelen tepkiler ana koalisyon ortaklarının durumu hakkında epey fikir veriyor. Berlin hükümetinin Yunanistan politikasına mecliste gösterilen direnişle birlikte bir sonraki oylama öncesinde asabiyet de artıyor.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle