Et ve Balık Kurumu’nun Brezilya’dan ithal ettiği etlerde şarbon basili saptandı. Ankara ve Sivas’ın ardından İstanbul’da da ortaya çkan şarbon vakası endişeye sebep oldu.
Evrensel'de Sedat Başkavak'ın imzasıyla yer alan haberde "Binlerce ton et ithalatı, yüz binlerce hayvan ithalatı üzerinden karşı karşıya kaldığımız şarbon vakası nedeniyle arpa, buğday, mısır, et, hayvan, saman derken en sonunda hayvanla birlikte hastalık da ithal etmiş oldu" yorumunda bulunuldu.
Haberin devamında şu bilgiler yer aldı:
"Et ve Süt Kurumu verilerine göre 2017 yılı büyükbaş hayvan eti üretimimiz yüzde 7 azalarak 988 bin ton oldu. Nüfus artarken üretimi düşen bir ülke olarak ithalatı çare gören Hükümet bunu da, halka ucuz et yedirmek için yaptığını söylüyor. İthalat politikasını eleştirenlere de dönemin Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba gibi “Bunlar halkın ucuz et yemesini istemeyen mihraklardır” deniliyor. Besilik hayvanın yüzde 19’u, kasaplık hayvanın ise yüzde 50’ye yakını Brezilya’dan ithal ediliyor. Brezilya’yı cazip yapan ise uluslararası piyasadaki et fiyatlarının ucuzluğudur. Et ve Süt Kurumu verilerine göre uluslararası ticarette ABD, Avustralya ve AB’de ortalama karkas et fiyatları 4 avro/kg. Brezilya’da ise ortalama 2.34 avro/kg en fazla 2.5 avro. Böylece AKP ve besleme şirketleri nerede ucuz et buldularsa alıp geliyorlar. Hastalık ve benzeri kusurlar ise her ithalatta olduğu gibi gönderen ülkenin insafına kalıyor.
Deli dana, mavi dil Afrika hastalığı
2010 yılından bu yana 6.5 milyon baş hayvan ve yüz binlerce ton et ithalatı yapan ülkemiz her dönem farklı bir hastalıkla karşı karşıya kaldı. 2011 ve 2012 yıllarında Polanya’dan ithal edilen kırmızı ette deli dana hastalığı olduğunu Polonya hükümetinin ihraç edilen hayvan ve etlerde deli dana olması sebebiyle kendisinin açtığı soruşturma ile öğrendik. 2014’te Afrika hastalığı gündeme geldi.
2015’te Dünya Sağlık Örgütünün hayvanlarda görülen mavi dil hastalığının Fransa kaynaklı bir hastalık olduğu ve Fransa’daki yaygınlığı üzerine raporu kamuoyuna yansıdı. O dönemler Avrupa Birliği ülkelerinde, Fransa kaynaklı hayvan ve et sevkiyatı yasaklandı. “Milyarlarca lira ödediğimiz hayvanları Fransa’da mı bıraksaydık” diyen Türkiye’deki yetkililer ve kimi uyanıkların Fransa’dan ithal ettikleri hayvanları karadan taşıyamayınca denizden aşırarak getirdiklerini duyduk.
2017’de 17 bin baş hayvan için anlaşma yapılan Romanya’dan gelen besilik hayvanlarda yüksek ateş ve solunum yetmezliği ile hayvanın ölümüne sebep olan sığır pasteurellozu hastalığına tanık olduk. Bir ayda 700 hayvanın öldüğü basına yansımıştı. Bulgaristan’dan koyun ithalatı yapıldığı günlerde ise Bulgaristan’dan da yaşanan “koyun vebasını” duyduk.
Ankara Gölbaşı başta olmak üzere İstanbul ve 3 şehirde daha şarbon vakasının görülmesiyle ortaya çıkan tablo sonrası geriye dönük 8 yılın ithalatı ve görülen hayvan hastalıklarını da göz önüne alınca sadece et ve hayvan değil, hastalığı da ithal ettiğimizi söyleyebiliriz. O zamanda akla iki soru geliyor. Bu işin bir denetimi yok mudur? Ya da ithalata mecbur muyuz?
Bosna’dan ithal edilen 20 ton et hastalıklı çıktı
Denetleyecek mekanizmalar yok
Tarım Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı derken en son Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile birleştirilerek adı Tarım ve Orman Bakanlığı oldu. Ne adı, ne kapsamı ne de liyakatlı personeli yerinde durmayan sürekli değişen, bakanlıkta her gelenin kendine göre yaptığı değişikliklerle geldiğimiz noktadır bugün yaşadıklarımız. 28 Nisan 2018 tarihli bir düzenleme ile ithal edilen hayvanların sağlık denetimlerinde ziraat mühendisi, orman mühendisi, kimya mühendislerine yetki verilmesini eleştiren veteriner hekimler, anatomi okumamış ve bilmeyen meslek gruplarının hayvan ithalatında denetleyici olmasını eleştiriyorlar. Belediyelerin çoğunda veteriner hekim bulunmadığını da belirterek yaşadığımız sorunların bir sebebini de veteriner hekimliğin etkin bir meslek haline getirilmemesi nedeniyle yaşandığını belirtiyorlar. Veteriner hekimler “Şarbon yeni duyduğumuz ve gördüğümüz bir hastalık değil, gerek besiciler gerekse de veteriner hekimler olarak müdahalede sorunumuz yok. Fakat bakanlıkların tek çatı altında birleştirilmesi sonucu taşra teşkilatlarında ziraat ve orman mühendisliği çıkışlı personelin ağırlığı karşısında veteriner hekimlerin azlığı ve etkin görevlendirilmemesi bu duruma yol açıyor” diyorlar."