T24 - Başbakan Yardımcısı Arınç, "Gizli oylamalarda fire ihtimali her zaman vardır. Bu CHP, MHP ve BDP için de varittir. Yönetim ambargo koymazsa ‘evet’ oyu veren CHP’lilerin sayısı 20 - 25 olur" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nü tanıtmak amacıyla gazetelerin Ankara temsilcileriyle dün kahvaltıda bir araya geldi. Koordinatör İbrahim Kalın’la birlikte planlanan faaliyetler hakkında bilgi verdi. Arınç, gazetecilerin güncel konulardaki sorularını da yanıtladı.
‘Siyaseten yanlıştır’
Arınç, anayasa değişikliği teklifinde TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in de imzasının bulunduğuna ilişkin tartışmaların sorulması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
“CHP’nin iddiasına göre, burada Sayın Başkan’ın da imzası var. Bu doğru ise, yani Sayın Başkan bu anayasa değişikliği teklifini imzalamışsa bu siyaseten yanlıştır. Niye siyaseten diyorum, hukuken demiyorum? Neden yanlıştır? Çünkü anayasa değişikliği konusu olsun, bir başka mesele olsun, oy hakkı olmayan ve kısmen tarafsız olması gereken Meclis Başkanı’nın, ‘Bu benim konum değil, ben bu konuda tarafsızlığımı koruyacağım’ demesi lazım. Aklı başında herhangi bir insan -bırakın Mehmet Ali Şahin gibi birisini- sıradan bir milletvekili arkadaşımız da olsa, böyle bir şeye imza atmayacağını bilir ve imza atmadığına da yüzde yüz inanıyorum. Mehmet Ali Şahin Bey’i geçmişten bu yana tanıyorum. Ha, bir tek imzaya ihtiyaç olsa o zaman belki imzalamış sayabiliriz. Bir de sıhhat şartı değildir. Yani 215 imzanın bulunduğu bir yerde bir imzanın imza olmaktan çıktığı veya yanlışlıkla imzalandığı, bir başkasının imzası taklit edilerek yapıldığı ortaya çıkmışsa, o 215 içinde bir imza eksilmiş sayılır. Yoksa bunun görüşülmesine vesairesine engel bir konu olmadığını düşünüyorum. Benim kanaatim kesinlikle böyle bir imza yoktur. Meclis Başkanı da ‘ben bu değişikliğe imza atmadım’ dediğine göre bunu tartışmak mümkün değildir.”
Boş imza alırız
Arınç, milletvekillerinden boş imza almanın yaygın bir uygulama olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Peki ne olabilir? Uygulamadan gelen insan olarak söyleyeyim: Grupta imzalar toplanmıştır, grupta her zaman milletvekillerinden imza alınır. Biz, Fazilet Partisi zamanında Meclis tatile giderken en az üç dört tane imza alırdık. Boş imza. CHP’nin bugün yaptığını o gün biz yapıyorduk. Kanunlar için Anayasa Mahkemesi’ne gidiyorduk. En az şu kadar imzanın toplanması gerekiyordu. Ola ki, haziranda, temmuzda, ağustosta Anayasa Mahkemesi’ne gidilebilir. İkinci defa imza toplanıyordu, mesela Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırmak ihtiyacı olabilir. Ve bu imzalar sadece bu amaçlar için alınmaz. Bazen hazirun cetvelleri imzalanır. AKP grubunun girişinde kapıda imza listeleri vardır. Ya siz imza atarsınız ya da ‘Başkan’ım gördüm, ben işaretliyorum’ der arkadaş, içeri girersiniz. Dünyayı yeniden icat etmedik. Böyle bir imza geçmişte alınmış da grup elemanları teklife eklenmişse bu yanlıştır, özensiz davranıştır, hatadır. Ondan sonra farkına varıp, ‘Ya bunu değiştirin, burada Mehmet Ali Şahin Bey’in imzası var, yeni liste getirin’ denmiş olabilir. Bu kötü niyetli olmayan bir yanlışlıktır. Yani imza listeleri arasına Mehmet Ali Şahin Bey’in imzasının eklenmiş olması, grubun çok dikkatsiz davranışı sonucu olmuştur. Kanunlar Kararlar’a geldiğinde; diyelim baktılar Şahin’in imzası var, oradan biri gruba telefon açıp, ‘yanlışlık olmuş, bize yeni imza listesi getirin’ demiş, o arada değiştirilmiş olabilir.”
Çirkin ihtimal
Arınç, bunun dışında çirkin bir ihtimal daha olabileceğini belirterek şöyle dedi:
“Çok daha kötü, çok daha çirkin, çok daha yaramaz bir ihtimal daha var; onu hiç aklıma getirmek istemiyorum. Yani komplo yapmaya niyetlenen birisi veya birileri, bu süreci baltalamak isteyen, süreç üstünden tartışma açmak isteyen birisi ve birileri, bir yerden elde ettiklerini araya koymak suretiyle bunu yapmış olabilirler.
Bunun için insanlar bulunabilir; Bir yerlerden imza elde edilebilir. Bu Sayın Okay (CHP Grup Başkan Vekili Hakkı Suha Okay) hiçbir zaman olmaz, olmamalı diye düşünüyorum. Ama öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki, öyle şeyler olabilir ki, Türkiye’de böyle bir ihtimali de göz ardı etmemek lazım.”
Arınç, şöyle devam etti:
“Meclis Başkanı’nın ve Meclis başkan vekillerinin tarafsızlığı konusu Anayasa’nın 94/4 fıkrasıyla teminat altına alınmıştır. Bunu çokça söylüyorum ama pek yazılmıyor. Belki Sayın Güldal Mumcu ile ilgili olduğu için. Sayın Baykal’ın yanında, grup toplantısında oturup da kürsüye çıktığı zaman çılgınca alkışlayan hanımefendi ne kadar hata yapıyorsa, Meclis Başkanı da bu teklifi imzalamış olsaydı o kadar büyük hata olacaktı.
‘Ben imzaladım’
Meclis Başkanı kanun teklif edebilir mi, imza koyabilir mi? Evet, koyabilir. Çünkü benim başıma geldi. Ben içtüzük değişikliği hazırladım. Bunu kim imzalayacak diye sordum. ‘Efendim, siz imzalayacaksınız’ dediler. ‘Ya ben Meclis Başkanı’yım’ dedim. ‘Olsun efendim’ dediler. Ta Cindoruk’tan bu yana Köksal Toptan da dahil hepsi kanun teklifleri imzalamışlardır. Ama sundukları kanun teklifinin görüşülmesinde oy hakkı olmamıştır ve bulunmamışlardır.”
Arınç, Deniz Baykal’a, Hakkı Suha Okay’a ve Kemal Anadol’a yanlış yaptıklarını söylemek istediğini belirterek, “Şık olmayan davranış, siyaseten yanlış bir davranış, diyebilirsiniz ama bunu Meclis’te İstiklal Savaşı gibi var olmak yok olmak kavgasına götürmeniz çok yanlıştır” dedi.
Fire herkes için varittir
Arınç, anayasa değişikliği oylamasında fire ihtimalinin sorulması üzerine de şöyle konuştu:
“Samimiyetle, içtenlikle söylüyorum; gizli oylamanın olduğu her yerde bu bir ihtimaldir. Eğer tüm partiler katılırsa, bu ihtimal CHP için de MHP için de BDP için de herkes için varittir. Fire dendiği zaman başlar sadece AKP’ye dönüyor. İddia ediyorum; CHP, milletvekillerine ambargo koymayacaksa, Genel Kurul’a gelmelerini temin edecekse, evet oyu kullanacakların sayısı 20-25’ten az olmaz. MHP için de böyledir. Rahmetli Ecevit’in sağ olduğu zaman, 5 artı 5 oylamalarında ‘Bize ıskartaları getirin, ne oy attığınızı bilelim’ dendiğinde, Hüsamettin (Özkan) Bey’in ve arkadaşlarının gözcü olarak sıralara yakın yerde konuşlandığı günleri bilirim.”
Çılgınlık olur
Arınç, muhalefetin referandum sonuçlarını Anayasa Mahkemesi’ne götürmenin “çılgınlık” olacağını da söyledi. Bunun hukukun dışına çıkma çabası olacağı yorumunu yaptı. Arınç şöyle dedi:
“2007 Nisan ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa’nın yazdığı gibi yapılabilseydi, Türkiye ne Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesini düşünür ne milletvekilliği 4 yıla iner ne de Türkiye’de süreç hiç arzu etmediğimiz şekilde cereyan ederdi ne de AKP yüzde 47 oy alırdı. Her şey normal mecrasında devam etmeli. Bunlar çılgınlıktır. Referanduma giderken yürütmeyi durdurma kararı alacağız, diyorlar. Sanki anlaşmışlar. 9’a karşı 2. Sezer’in atadıkları, Özal’ın atadıkları. Fotoğraflarıyla bu insanlar meşhur ediliyor. Çok yazık, yanlış. O insanlara da saygısızlık. Benim inancıma göre, ne yürütmeyi durdurmayla referanduma giden süreci engellemek ne de yüzde 60 veya daha fazlayla millet buna evet dediğinde; biz bunu Anayasa Mahkemesi’nde 11 kişiyle çözeriz diye düşünmek mümkündür. Bu çılgınlıktan başka bir şey olmaz. Bunun sonucu da yüzde 47 falan olmaz. Attıkları taş başlarını yarabilir. Benim tahminim, referandumda en az yüzde 60’la geçer.”
Başkan imza atabilir
Arınç, Anayasa’ya göre sadece Cumhurbaşkanı’nın mutlak tarafsız olduğunu, Meclis Başkanı’nın ise mutlak tarafsız olmadığını belirtti. Arınç, Meclis başkanlarının kanun tekliflerine imza atmalarına engel bir durumun olmadığını da kaydetti. Arınç, şöyle konuştu:
“Sayın Meclis Başkanı’nın değil, Sayın Cumhurbaşkanı’nın imzası bulunsaydı. O da üç sene evveline kadar Dışişleri Bakanlığı yapan biriydi. Yani bu yanlışlık çok daha geçmişten kalan bir imza sirküleri oraya eklenerek, Sayın Gül’ün imzasıyla bir fiyasko olarak ortaya çıksaydı, o zaman mutlak tarafsız olması gereken bir insan böyle bir şeye nasıl imza atabilir, tartışması başlatılabilirdi. Olmaz ya.”