Gündem

Arınç: Çevik Bir, YÖK Başkanı'nı arayıp talimat verdi

Bursa İmam Hatip Mezunları Derneği'nin kahvaltısına katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç burada bir konuşma yaptı.

07 Haziran 2011 03:00

T24 - Başbakan Yardımcısı Arınç, 28 Şubat sürecinde Çevik Bir'in dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ü arayarak, "Bana bak, zamanımız yok. Kanun manun bekleme. İHL mezunları için bundan sonra katsayı çok farklı olacak. Bunlar üniversiteye girmeyecekler. Ben emrediyorum olacak" dediğini ileri sürdü.

Bursa İmam Hatip Mezunları Derneği'nin (BİHMED) kahvaltısına katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç burada bir konuşma yaptı.

Meclis'e 1995 yılında girdiğini hatırlatan Arınç, ''Hemen bütün gazetelerde yani bu tür önyargılı gazetelerde Meclisteki İHl mezunlarının çetelesini tutmuşlar. İçlerinde ben de varım. Halbuki ben İHL mezunu değilim. Yüzüme bakmışlar, konuşmama bakmışlar, gümüş yüzüğüme bakmışlar, bıyığıma bakmışlar herhalde, 'bu adam olsa olsa imam hatiplidir' demişler. Hayır ben imam hatipli değilim, keşke olsam'' şeklinde konuştu.

Bülent Arınç, geçmişteki üniversiteye girişte katsayı uygulamasına da işaret ederek, ''Bakınız biz kazandık. Biz kazandık diyorum ama yüksek yargı kaybetti'' görüşünü dile getirdi.

Yargının içtihatlarla ayakta durduğunu belirten Arınç, şöyle devam etti: ''Şimdi düşünün işte gazeteciler de önümüzde. 1997-98, 28 Şubat süreci var. YÖK katsayı uygulamıyor. Her lise mezunu üniversiteye giriyor, aldığı puanın karşısında bir yerlere yerleşiyor. Ama bu süreçte İmam Hatip liselerini tehlike olarak gören bir zihniyet başka bir şey yapmak istiyor. YÖK'e söylüyor; YÖK önce olmaz diyor. Sonunda kanuna falan gerek yok. Telefon açılıyor Çevik Bir tarafından. İsmini de veriyorum. Kime, Kemal Gürüz'e... O kim, YÖK başkanı. Diyor ki, 'Bana bak, zamanımız yok. Kanun manun bekleme. Derhal İHL mezunları için hatta tamamını kapsayacak şekilde meslek lisesi mezunları için bundan sonra katsayı çok farklı olacak. Bunlar üniversiteye girmeyecekler'. Olur mu olmaz mı? 'Ben emrediyorum olacak'... Ve uygulama böyle başladı. Yönetmelik, kanun yok. Şu yok, bu yok. Ama tanklar yürümüş, 'Balans ayarı yapılmış' onlara göre. Telefonla balans ayarı yapıyorlar. 'Bu imam hatip okulları mezunları bundan sonra üniversiteye girmeyecekler'... 'Başüstüne'...''


'Böyle yüksek yargı olmaz'

Arınç, YÖK'ün katsayı uygulamasının ardından Danıştay'a müracaat edildiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

''O zaman doğrudan Danıştay'a gidiliyordu. Ya da önce İdare Mahkemesi sonrası Danıştay'a tam hatırlayamıyorum. Danıştay, konjonktüre göre karar verdi. Muhtemeldir ki bir telefon edilmiştir. Danıştay'ın verdiği karar şu tek cümleyle: 'Bu konuda tamamen YÖK yetkilidir. YÖK'ün kararını inceleme imkanımız yoktur'... YÖK nasıl karar vermişti, telefona göre; 'Bundan sonra şu, şu mezunları arasında şöyle bir makas var. Katsayı farkı var'. Kim verdi bu kararı, YÖK. Danıştay ne diyor, 'YÖK'ün kararı kesindir, ben ona karışmam' diyor. 'Katsayı işi YÖK'ün kararıdır' diyor.

Bunu bir kenara yazdınız mı? Diyor ki; 'bu iş YÖK'ün işidir' aradan sıyrılıyor. Şimdi devir değişiyor. Hesap dönüyor, keser dönüyor şu dönüyor, bu dönüyor. Sonunda işte geçen sene YÖK bir karar alıyor. Diyor ki; 'Ben sistemi inceledim, böyle bir katsayı farklılığı bu çocuklara büyük bir ihanettir, haksızlıktır ayrımcılıktır. Katsayı farkını ortadan kaldırdım' diyor, ilan ediyor. Herhalde bu belleklerde daha tazedir değil mi. 10 sene öncesini unutmuş olabiliriz. Şimdi hemen başkaları gidiyor Danıştay'a... Biz çok rahatız canım, Danıştay'ın içtihatı var kardeşim. Yani bunu unutmuş olamaz Danıştay. Ne demişti daha önceden; 'İş YÖK'ün işidir, YÖK ne yaptıysa doğrudur'. Şimdi YÖK bir şey yaptı, onun aleyhine gidiyorlar.

Danıştay'ın verdiği karar; 'bu iş YÖK'ün işi değildir. Biz ayrıca bir hesap yapacağız'. Çarptılar, böldüler topladılar iptal ettiler. Arkadaşlar, böyle yüksek yargı olmaz, böyle karar olmaz. Böyle inandırıcılık olmaz. Böyle hukuk devleti olmaz. Şimdi öyle içtihatları var ki sonuna kadar sahip çıkıyorlar ama buna sahip çıkmadılar. Neden, devir değişti çünkü. Haksızlık giderildi ama Danıştay dedi ki; 'bu iş YÖK'ün işi değildir benim işimdir' dedi. Bir defa, bir defa, bir defa derken artık dördüncüsünde; 'artık yeter ya. Bundan da artık mahcup oluyoruz' dediler ve bir karar çıktı. Ama bu istediğimiz bir karar değil. Olabilecek kararlardan bir tanesi.''


'Sonunda hak galip geldi'

Arınç, kendisini dinleyen imam hatiplilere, şöyle seslendi: ''Ama bu işe siz muvaffak oldunuz. Sabır gösterdiniz, metanet gösterdiniz. Gözyaşlarınızı içinize akıttınız. Üzüldünüz, 'benim aklım, zekam var, başarılıyım, şuraya gitmek istiyorum, ne kadar puan alırsam onun karşılığını göreyim, eşitlik olsun adalet olsun'. 'Hayır'. Koskoca bir duvar karşısında. O duvarı aşmak mümkün değildi. Dağa çıkmadınız imam hatipliler, kavga etmediniz, araç yakmadınız molotofkokteyli atmadınız. Eğer başka bir camia olsaydı bu haksızlıklar karşısında ortalığı birbirine katardı. Ama siz milletinizi seviyorsunuz, memleketinizi seviyorsunuz. Çok şükür mücadelenizi hukuk alanında yaptınız ve sonunda hak galip geldi.''