Barcelona formasıyla ilk kez sahaya çıkan Arda Turan, "PlayStation'da bile Barcelona'yı alıyordum. Atletico'da çok iyi performans sergilersem Barcelona'ya, biraz daha altında kalırsam Arsenal'e giderim diyordum" dedi. Arda, ilk defa açıkladığı bir sırrını paylaşarak "Letonya maçında yırtık tendonla oynadım. Kimsenin haberi yok, tendonum yüzde 70 yırtıktı" diye konuştu.
"Futbol sonrası federasyon başkanı olmak istiyorum" diyen Turan, "Teknik direktörlük de olabilir ama benim hocalığım Türkiye'de zor" ifadesini kullandı.
Sabah gazetesinden Bülent Timurlenk'e konuşan Arda Turan'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
"Beni tanıyan herkes bilir, futbol mantalitem her zaman Barcelona'ydı. Messi mi, Ronaldo mu dediklerinde fikrim hep belliydi. Hep Iniesta'ya hayrandım. Iniesta, Xavi, Busquets… Atletico Madrid'de oynarken bile onların futbolunu övdüğüm, onlara yönelik sözler söylediğim bir sürü röportajım var. PlayStation'da oynarken bile Barcelona'yı alıyordum. Çocukluğum değil de PAF takımdan A takıma geçerken, profesyonel olurken Frank Rijkaard dönemi vardı: Ronaldinho, Eto'o, Giuly… Sonradan Henry geldi, David Villa geldi. Messi kanattan santrfora geçti...
Atletico Madrid'de iyi gittikten sonra Barcelona'yı hayal etmiştim. Tabii hayatta hiçbir şey Galatasaray hayaliyle kıyaslanmaz. O bizim çocukluk aşkımızdı, sevdamızdı. O ayrı. Atletico'da çok iyi performans sergilersem Barcelona'ya, biraz daha altında kalırsam Arsenal'e giderim diye düşünüyordum. Atletico'daki misyonum Şampiyonlar Ligi'ni 1 dakikayla kaçırdığımızda tamamlanmıştı. Bir sene daha kulübün sahibi Miguel Angel Gil'le konuşup devam ettik ama harika bir dört sezon geçirdim. Atletico muhteşem bir kulüp. Yaşadıklarım inanılmaz, her düşündüğümde tüylerim diken diken oluyor ama şöyle bir şey var, benim de Atletico'ya kattıklarım ortada. Diego Simeone'nin oyuncuları olarak Atletico Madrid formasını tekrar yukarı taşıdık, önem sahibi yaptık. Orada 10 numarayı bana iyi top oynamam getirdi. İlk gittiğim sene herkes şüpheyle bakıyordu, 12-13 milyon Euro büyük paraydı. Fabregas ve Falcao'dan sonra en maliyetli transferdim o sezon. Bir önceki sezon Galatasaray'da çok az maç oynamıştım, sakatlıklarla boğuşmuştum. O yüzden zordu, insanların fikirleri, bakışları… Sonradan kendimi kanıtladım, ilk sene muhteşemdi, Avrupa Ligi'ni aldık, sonra ben de özellikle sezonun ikinci yarısında iyi oynadım. Hemen her şeyi kazanmıştım. O yüzden Barcelona'da herkes bana saygı gösteriyor. Onlar ne kazandıysa aynılarını kazanmıştım ben de. Onların sahasında şampiyonluk kazandım. Real Madrid'in sahasında Copa Del Rey'i aldık. Allaha şükür, kazandığımız her kupanın arkasında destansı bir hikaye var. Bernabeu'da 50 bin Real Madrid taraftarı önünde Copa Del Rey'i almak ne demek, yıllar sonra… İspanya'da gördüğüm saygıyı hak ettim. Sahada ne kadar işimi yaparsam burada bu kadar saygı görüyorum. Ben Messi'nin takım arkadaşı böyle oldum. Çalışarak, tırnaklarımla kazıya kazıya... Her gün başka bir mücadele verdim. İlki inancım ve futbol sonra aile sonra sevdiklerim.
"Yırtık tendonla oynadım!"
Milli Takım için yaptıklarım çok saygıyı hak ediyor aslında. Hiç kimse göstermese bile annem ve babam bu konuda bana saygı gösteriyor, benim kıymetini biliyorlar. Hele son yaptıklarım… Letonya maçında yırtık tendonla oynadım. Kimsenin haberi yok, tendonum yüzde 70 yırtıktı. Acıbadem'de Mesut abi tedavi etti. Aslında yaptığım bir serzeniş değil, daha çok bir eleştiri… Şundan dolayı: Skorla ölçüyorlar yaptıklarımı. Benim yaptıklarım skorla ölçülmemeli. Tıpkı performansımın asist rakamlarıyla vs. ölçülemeyeceği gibi.
TFF başkanlığını istiyorum
Futbol sonrası federasyon başkanı olmak istiyorum. Teknik direktörlük de olabilir ama benim hocalığım Türkiye'de zor. Ben futbolculuğumdaki gibi teknik direktör olacağım. Haksızlık karşısında kavga eden… İnandıkları için yaşayan. Biraz Simeone, biraz Fatih Terim, biraz Luis Enrique, biraz Hagi, biraz Hiddink, biraz Rijkaard. Hepsinden bir şeyler öğreniyorum. Sadece hafızamda değil, çok not aldım. Fakat isimlerle değil, fikirlerine inandığım insanlarla devam edeceğim. Mesela bizim Mert Çetin'i yanıma alacağım. Onu, zekasını kullanacağım. Bir gün bir yerlerde bir şey olursam yöneticiler sadece tebrik etmek için, başarı dilemek için gelebilir. Yönetici holding yönetsin, inşaat yapsın. Kulübün maddi işini yapsın. Sportif tarafı işi bilene bıraksın. Yönetici teknik direktörden, spor akademisi bitirmiş adamdan nasıl anlar? Biz şimdi kuma, tuğlaya karışsak bozulmaz mı adam? Bunu değiştirmeli Türkiye…